"Boks asla boks değildir"
Haber Müdürümüz Mehmet Demircan'dan boks dünyası ile ilgili sıradışı bir yazı...

Mehmet Demircan'ın bugünkü yazısı şöyle;
Dünyaca ünlü yazar Simon Kuper yazmıştı; Futbol asla sadece futbol değildir. Kitapta da belirtmişti, bu futbolun basit bir topla oynanmadığını!
Las Vegas’ta düzenlenen 49’uncu WBC Kongresi’nde boks sporunda da bunun geçerli olduğunu öğrendim. Boks sporu da görüldüğü gibi değil. WBC yönetiminin tekelliği, TV yöneticilerin baskısı ve menacerlerin etkisi. İnanın bizim futbol dünyamızla o kadar çok benzerliği var ki boksun, insan şaşırıp kalıyor! Şimdi sizlerle paylaşacağım satırlarda WBC sıralamasının nasıl berilendiğinden tutun da, bir boks müsabakasında kimlerin nasıl ve niçin kimlerle kapıştırıldıklarını çok açik ve net öğreneceksiniz.
Üç kemer sahibi Selçuk Aydın, menaceri Ahmet Öner ve başarılı sporcumuza desteğinin hiç esirgemeyen İbrahim Hacıosmanoğlu sayesinde boksa bir hayli ilgi duymaya başladım. Ahmet Öner, Las Vegas’taki WBC kongresine gelmemi tavsiye etti; Dananın kuyruğu asıl orada kopuyor dedi...
Yeni kurallar, boş boş konuşmalar
Las Vegas’taki Mandalay Bay Oteli’nin evsahipliği yaptığı kongrenin ilk 2 gününün biraz sıkıcı geçeceği tüyosunu almıştım Ahmet Öner’den. “Yeni kurallar , hakemlerle ilgili yeni bilgiler ve uzun süre boş boş konu?acaklar” demişti bana. Yine de merak edip dev salona giriş yaptım ve ne olursa olsun daha yeni ısınmaya başladığım bu spor dalıyla ilgili enteresan bilgiler edindim. Katılım üst düzeydeydi. Dünyanın her yerinden sporcular, menacerler, hakemler, basın mensupları pür dikkat başkan Jose Suleymain’ı dinliyordu. Suleymain ayrıca TV yayınlarıyla ilgili konuya değinirken, sporseverlerin gün geçtikçe TV’den uzaklaşıp interneti kullanmaya başladığını ve bu nedenle boks maçlarının yakın gelecekte internette daha cazip hala geleceğini dile getirdi.
‘Ben yukarı, sen aşağı...’
Evet, kongrede asıl önemli konuların başında gelen sıralama tartışmalarına gelmişti sıra; Öner de bu önemli günde söz alacaktı zira Dünya Ağır sıklet unvan maçında Kübalı boksörü Odlanier Solis, Vitali Klitschko karşısında ilk raundda nakavt olmuş ancak Türk menacer sporcusunun dizinin döndüğü ve bu nedenle maçı kaybettiğini söylemişti. Öner söz alarak “Sayın Başkan. Solis o maçta nakavt olmadı. Dizi döndü ve sağlık nedenleriyle maçı bıraktı. Solis iyileşti. Size sağlık raporlarını sunduk. Sporcumun sıralamada tekrar ilk 10’a girmesini talep ediyorum” diye konuştu. Öner ilk 15’e girmesi halinde de memnun kalacaklarını, taleplerinin ciddiye alınması için başkandan ilk 10 sözü istediğini bana birkaç gün önce iletmişti. Ve WBC yönetimi oy çokluğuyla (oylama, talebin ardından anında yapılıyor) Öner’in isteğini kabul etti, Solis’i 12’nci sıraya yerleştirdi... Şaşırdım, genelde sporcuların kaç maça çıktığı, kaç maç kazandığı, bunların kaçını nakavtla tamamladığına bakılmıyor, mikrofonu alan, saygı gören ve yerinde mazereti olanlar istediğini alabiliyordu; Size bir örnek daha vermek istiyorum; Bir menacer çıktı ve ba?kana şu şekilde bir talep sundu; Başkanım benim sporcum genç ve ilerisi için umut vaadediyor. Son 3 maçını nakavtla kazandı. Artık daha büyük rakiplerle dövüşmek istiyor ve bunun için kendini hazır hissediyor. Biz sporcumuzun 4’üncü sırada olmasını sizin de onayınızla istiyoruz ve bekliyoruz ... Evet, bana göre usul çok komikti ama WBC yöneticileri bu menacerin boksörünü 5’inci sıraya koydular! İsteyenin bir yüzü kara, istemeyenin iki yüzü misali tüm sıkletteki sıralamalar ben yukarı, sen aşağı gibilerinden kongrede bu şekilde değişti...
“Selçuk’un zamanı geldi!”
Sıra, bir çok tartışmanın yaşanacağı zorunlu maçların (Mandatory Fights) onaylanmasına gelmişti. Kongrenin en önemli günüydü. Öner Vegas’a, bu kongreye asıl bu konuyu, Selçuk Aydın’ın rakibini belirlemek ve onun haklarını korumak için gelmişti. Selçuk sıkletinde 1 numarayı 3 maçtır koruyurdu. Devlerle kapışmayı hakediyordu ve kemer sahibi Mayweather’in karşısına zorunlu olarak çıkmalıydı... Ahmet mikrofonu aldı ve yüksek sesle konuşmaya başladı; Bizi 3 kez kenara ittiniz. Tamam bunun için para ödediniz ancak Selçuk artık Mayweather’i istiyor. Selçuk şu an 1. sırada ve WBC kurallarına göre, yani sizin kurallarınıza göre bu maç gerçekleşmeli! Konuşan tabii ki sadece Öner değildi. Mayweather’in menacerleri atağa geçti; Boks dünyası bir şov dünyası. Burada TV yayınını da gözönünde bulundurmamız gerekiyor. Selçuk’u Amerika’da kimse tanımıyor. Tanınması için önce başka maçlar yapması gerekiyor. Sayi Selçuk Amerika’da hiç dövüştü mü? Türk menacer yerinde durur mu, hemen kontratağa geçti; Selçuk’un üç kemeri var. Ayrıca dersini hiç çalışmamışın. Selçuk Amerika’da dövüştü, hem de burada Vegas’ta , Qualy’i 12 raund sonunda yendi. Burada TV veya başka bir şey bizi ilgilendirmiyor. Selçuk şu an 1 numara. Kurallar 1 numaranın sizim boksörünüzle dövüşmesini söylüyor, o kadar!
“Kuralları uygulayın başkan!”
Selçuk Aydın konusunda son sözü Öner’in ABD’deki ortağı efsane menacer Don King söylemeliydi ve öyle de oldu; Sayın Başkan! Burada sıralamada 1 numaradan bahsediyoruz. Bu çocuk zirveye hakederek, güçlü rakiplerini yenerek geldi. Beklesin dediniz, bekledik, 1 kez daha dediniz sesimizi çıkarmadık ancak artık yeter! Siz WBC başkanı olarak kural ne diyorsa onu yapın. Yaklaşık 50 yıldır bu camianın içindeyim. Herkes burada haddini bilecek. Siz TV’ye, Selçuk’un ABD’de tanınmamış olmasına bakarak karar veremezsiniz. Siz kitapta ne yazıyorsa onu yapmalısınız. Lütfen gerekeni yapın... Don King’in bu sözleri salondakilerce ayakta alkışlandı. Ahmet Öner’in keyfi yerine gelmişti. Başkan Suleymain açıkladı; Mayweather Eylül’e kadar Selçuk’la dövüşmeli yoksa kemerini sporcumuza teslim edecek. Davon Alexander ve ekibi Selçuk’u istiyor. Ahmet Öner ve Don King bu teklifi değerlendirecek...
“Tartışma çok, kavga yok”
Kongre boyunca dikkatimi çeken ba?ka bir olay da bir çok sporcunun, menacerin ve yetkililerin birbirleriyle kıyasıya tartı?tıktan sonra bir araya gelip anla?arak el sıkı?malarıydı. Kısacası kavga gürültü çoktu ama kin hiç yoktu. Kongreye Sugar Ray Leonard, Larry Holmes, Evander Hollyfield ve Mike Tyson gibi efsaneler de renk kattı. Koridorda bir ara Mike Tyson, Don King’i gördü. Servetini yok eden King’e Tyson şu şekilde bağırdı: Yoooo Don! Ünlü menacer cevap verdi: Yooo Mike... Kısacası geçmişte yaşananlar, çoktan unutulmuştu...