Engin Baltacı'dan Divan Kurulu seçimi öncesi açıklama: Asıl Proje Beşiktaş Olmalıdır

Beşiktaş Jimnastik Kulübü, yarın gerçekleşecek olan Divan Kurulu Başkanlığı seçimi öncesi adaylardan Beşiktaş eski ikinci başkanı Engin Baltacı ile bu önemli seçimi, Divan Kurulu'nun misyonunu ve projelerini açıkladı.

‘’ Beşiktaş değerlerini gelecek kuşaklara aktaracağı son seçim’’

Bu seçim, aslında bundan sonraki divan kurullarının da seçimi olacak. Şunu belirtmek gerekir ki, Beşiktaş’ın akil insanlarının yer aldığı, en az 25 yıllık üyelerden oluşan mevcut Divan Kurulu, bu seçimle birlikte artık 2000 yılı sonrası üyelerin de katılacağı yeni bir döneme geçiyor. 1960 yılında kurulan Divan Kurulu'nun mevcut üyelerinin büyük çoğunluğu Süleyman Seba ve Mehmet Üstünkaya döneminin üyeleri. Bu üyelerin, yani Beşiktaş gelenek ve teamüllerini özümseyen ve bugünlere taşıyan divan üyelerinin bu seçimi, Beşiktaş değerlerini gelecek kuşaklara aktaracağı son seçim olarak görülüyor. Bu nedenle seçimin önemi çok büyük.

'En büyük projemiz, değerler, ilkeler ve teamüllerdir’

Bizim en büyük projemiz, değerler, ilkeler ve teamüllerdir. Elbette pek çok palyatif proje öne sürülebilir ama asıl proje Beşiktaş olmalıdır. Beşiktaş için bir şeyler yapmak isteyen birinin, divan başkanlığına veya kulüpte herhangi bir makama talip olmasına bile gerek yok. Bakın, mesela bir yol arkadaşımın girişimiyle, bir hastane grubundan tüm divan kurulu üyelerine tedavi ve cerrahi müdahalelerde %50 indirim aldık. Hastaneden gelen bu yazıyı Beşiktaş yönetimine ilettik ve tüm divan üyelerine SMS ile iletilmesini bekliyoruz.

Ancak, Beşiktaş Divanı'nın son yıllardaki tutum ve davranışları, bu makama talip sayısını arttırmıştır. Beşiktaş tarihinde hiç görülmemiş bir durumdur bu kadar divan başkan adayının çıkması. Bu da gösteriyor ki, Divan Başkanlığı görev ve sorumluluklarını yerine getirememiştir. Tarafsızlığını ve mesafesini koruyamamıştır. Beşiktaş'ın kaosa sürüklenmesine seyirci kalmıştır.

‘İkinci Başkanlık dönemimde Divan Kurulu bizi yalnız bırakmış, üstüne bizim hak davamızda karşımızda yer almıştır’

Bunun en büyük tanığı benim. Beşiktaş’ta 2. Başkanlık yaptığım dönemde yönetim kurulumuz, dönemin TFF ve MHK kurullarında Beşiktaş haklarını savunurken, maalesef Divan Kurulu bizi yalnız bırakmış, üstüne bizim hak davamızda karşımızda yer almıştır. Beşiktaş için mücadele etmesi gerekirken, Beşiktaş’a karşı mücadele etmiştir. Bizim için Beşiktaş Divan Makamı, Beşiktaş'ın beyazı kadar saf ve temiz olmalıdır.

‘Beşiktaş Divan Başkanlık makamının Beşiktaş ile davası ihtimal olmamalı, davası Beşiktaş olmalı’

2009 ile 2019 dönemlerini kapsayan KPMG raporu önümüze geldiğinde her konuyu inceledik. Raporla ilgili konuları hem Sermaye Piyasası Kurulu'na hem de T.C. İçişleri Bakanlığı’na gönderdik. Yönetimde olduğumuz dönemde Bakanlık müfettişleri kulübe gelip incelemeler yaptı ve KPMG raporuna bağlı olarak Bakanlık da nihai bir rapor hazırladı. Geçtiğimiz ay kulübe gelen bu raporun açıklanması gerektiğine inanıyoruz. KPMG raporunda benim ismim yok, ancak Bakanlık raporunda re’sen ismim olabilir endişesiyle Kulübe yazı yazdım ve bu konuyla ilgili bilgi talep ettim. Zira raporda ismim geçmiş olsaydı Divan Başkanlığı adaylığından çekilecektim. Kulüpten gelen yazıda da ismim geçmediği tarafıma iletildi. En başta dediğim gibi; Beşiktaş Divan Başkanlık makamının Beşiktaş ile davası ihtimal olmamalı, davası Beşiktaş olmalı! Ben Beşiktaş'ta doğmuş büyümüş, her sokağında nice hatıralar biriktirmiş ve Köy İçi'ni çocukluğumdan beri arşınlayan bir Beşiktaşlıyım. Hem Beşiktaş camiasının akil, ak saçlı büyüklerinden hem de semtten çocukluk arkadaşlarımdan gelen yoğun teveccüh ve bu makama beni layık görmelerinden dolayı aday oldum. Benim adaylığım bir zaruretten doğmuş ve Beşiktaş camiası beni bu makama layık görmüştür. Camianın sesine kulak tıkayamazdım, Beşiktaş’a verilecek hizmetten kaçamazdım. Unutmayın: Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben Beşiktaş için hiçbir zaman umudumu kaybetmedim.

Divan Başkanı olduğumuzda ilk yapacağımız ve başlayacağımız vazifelerden biri, Beşiktaş itibarını eski günlerine taşımak olacaktır. Üstünkaya döneminde olduğu gibi, Seba döneminde olduğu gibi Devletin güvendiği ve devlet nezdinde saygın bir camia olduğumuz günlere dönmeliyiz. Devlette yıllarca görev yapmış ve devletin rahleyi tedrisatından geçmiş, aynı zamanda Kuleli mezunu bir hukukçu olarak bunun nasıl yapılması gerektiğini ve nasıl yapılacağını iyi biliyorum. Bu sebeple her zaman ve her platformda söz verdiğim gibi. Benim sözüm bir hukukçu sözüdür, Benim sözüm bir asker sözüdür, En önemlisi de, Beşiktaş’ta doğmuş büyümüş ve yine Beşiktaş’ta toprak olacak bir Beşiktaşlı olarak benim sözüm bir Beşiktaşlı sözüdür.