'Çifte şampiyon ama yetmez...'
Mehmet Demirkol, Tunç Kayacı, Cem Dizdar ve Erman Özgür'den oluşan 'FANATİK TRANSFER KOMİTESİ', yeni sezon öncesi son 2 yılın şampiyonu Beşiktaş'ın kadrosunu yorumladı.

Mehmet Demirkol, Tunç Kayacı, Cem Dizdar ve Erman Özgür'den oluşan 'FANATİK TRANSFER KOMİTESİ', yeni sezon öncesi son 2 yılın şampiyonu Beşiktaş'ın kadrosunu yorumladı.
(Mehmet Demirkol) Yılın transferi:Hoca
Aslına bakarsanız ‘Şampiyon’u değerlendirmek hepsinden zor... Ya da bir başka bakış açısıyla, en kolayı! Çünkü konu transferse, Beşiktaş’ta merak ettiğim tek kişi Şenol Güneş’ti. O konu da çözüldü. Şenol hoca, diğer teknik adamlara pek benzemiyor. Oyuncu belirlemiyor. Ona oyuncu teslim ediliyor. Transferde sadece son onayı veriyor. Çok farklı oyunculardan faydalanabilen bir ‘usta’yla karşı karşıyayız.
Bu sezonu, geçen sezon başından sadece 3 adamla şampiyon bitirdi
Beşiktaş’ta en son bu şekilde çalışan teknik adam Vicente Del Bosque’ydi. Elde edilen sonuçlar, kuşkusuz farklı oldu. Çünkü İspanyol teknik adam, hazır bir okulu kullanıyordu. Şenol hoca ise detaylarla uğraşıp, her şeyi kendisi kuruyor. Hem bireysel koçluk yapıyor hem oyunu planlıyor. Ve kolay anlaşılabilen, çok uyumlu bir insandan da bahsetmiyoruz. Hoca zor bir kişilik. Buna rağmen Şenol hoca bir performans maksimizasyonu üstadı...
İkinci, hatta üçüncü şanslarında yıldızlaşıp kariyerleri değişen oyuncuları saymak için bayağı zaman harcamak lazım. Bununla da kalmıyor. Geçen sene başının ideal kadrosundan 3 adamla bu seneyi bitirdi. Ne kadar kaliteli oyuncular alınmış olsa da, böyle bir kadro yenilenmesini idare etmek önemli bir iş. ‘Yenilenme’ diyoruz. Başka sonuçlarla ‘erozyon’ da diyebilirdik. “Şenol hocayı çok övüyorsun, abartıyorsun” diyenler, bunun farkına varmıyor. Talisca çok büyük yetenek mi? Kuşkusuz...
Ancak 2 asistle santrfor arkası, 10 numara oynadığını unutmamak lazım. Bu kadar değil. 2.5 savunmacıyla şampiyon bir oyun kurulabildi. Hem de Sosa’nın yerine 2 asistle oynayan birini koyarak... Ve bu hamlesinin sonucunda Talisca, 25 milyon Euro’luk bir performans gösterdi.
Aboubakar bence kalmalı... tosiç oluyorsa Pepe de olur
O zaman mesele ne? Kuşkusuz 1 ya da 2 üst düzey golcü/forvete kimse ‘hayır’ demez. İsmi geçen adamlar kim diye sorarsanız; Lloerente ve Modeste’ye ‘hayır’ demem. Aboubakar’ın tam ritme girmişken ayrılması, ‘Gomezvari bir yıpranma’ yapar mı? Mümkün... Hocanın 2 yıldır ısrarla istediği, hızlı bir sol stoper de takımı değiştirir. Pepe o oyuncu mu? Hayır. Peki gelse kullanılır mı? Tosiç oluyorsa Pepe de olur. Ancak asıl önemlisi Beşiktaş’ın oyununu bir üst seviyeye çıkaracak ‘takviye’ ya da ‘gelişim’...
Şenol hoca ilk şampiyonluğunda daha çok merkezden hücum eden, ama kanada da dönebilen bir takım yapmıştı. Atiba- Oğuzhan-Sosa’yla oyunu farklılaştırıyorlardı. Töre ya da Q7’yle oyunun genişliğine büyük katkı yapıyorlardı. İkinci şampiyonluk kanattan geldi. Özellikle de Quaresma’nın kanadından... Şimdi ‘hibrit bir oyun’ bulmak lazım. Bu ya Oğuzhan veya Tolgay’ın 10 numara oynama konusunda artık yüksek arzu duymalarıyla olacak, ya yeni bir Sosa bulmakla, ya da, en güzeli Talisca’yı daha da büyük yapacak bir gelişimle. Talisca kalır da 10 asistin üzerine çıkacak bir dönüşüm sağlarsa, değeri 25 milyondan da fazla olur. Beşiktaş da ligin en büyük favorisi. Tekrar...
(Erman Özgür) Gomez=Llorente
Beşiktaş’ın önümüzdeki sezon için hedef olarak kendisine artık lig şampiyonluğundan fazlasını koyması gerektiği düşünüldüğünde, bugün itibarı ile transfer görmemiş kadro oldukça eksik. Aslında Şenol hoca, geçtiğimiz sezon başı Sosa-Gomez- Töre üçlüsü gittiğinde, “Bu kadro Avrupa için yetersiz” dedi ve haklı çıktı. Şimdi de aynı durum söz konusu. Yani, Tosiç’in iyi performansına, Aboubakar ve Cenk’in ligdeki gol sayılarına bakınca ‘idare eder’ gibi gözükse de, özellikle Lyon maçı bize dedi ki; “Kadro kalitesi tamam, ama kadro genişliği yetersiz...”
Marcelo ve Pepe ile iki savunma lideri süper olur
Şimdilik transfer yapılmadığına göre, geri dönen oyuncular üzerinden bir değerlendirme yapmak gerekir. Yine oynamadan geçirdiği sezona rağmen Gökhan Töre; bu takımda Quaresma’nın özelliklerine sahip tek isim ve artık yaşı ilerlediğine göre zaman zaman Portekizli’yi rotasyona sokabilecek bir oyuncu olduğu gerçek. Yaşının genç olması, uzun süredir oynamamasına rağmen bu dezavantajı atlatmasını sağlayabilir. Yani kısaca iyi bir Gökhan Töre, Beşiktaş için yeni transfer etkisi yaratabilir. Mustafa Pektemek ise Başakşehir’de özellikle hamle oyuncusu olarak çok faydalı olabileceğini gösterdi.
Şenol hoca, olası transferler gelmezse, mutlaka Pektemek’i bilhassa ligde değerlendirecektir. Gündemdeki isimlere Pepe ile başlayalım. Maliyetine ve yaşına bakınca (kariyeri ne kadar iyi olursa olsun) ister istemez biraz karamsarlığa kapıldım. Takımın ihtiyacını, ancak Marcelo’yu takımda tutarsanız net bir şekilde karşılayabilir. Çünkü ‘savunma lideri’ gözüken Marcelo’ya göre daha agresif, fakat bu agresifliğin dozunu ayarlamakta zaman zaman zorlanan bir isim. Fakat yine de ‘tecrübesi ve kazanma hırsı’yla, uzun zamandır pozisyonun lideri 2 stoper ile oynayamayan Beşiktaş’ın bu sıkıntısını çözebilir.
Şenol hocanın hücumcu takımı için mutlaka santrfor alınmalı
Bir diğer dikkat çeken isim ise Llorente... Eğer bir Mario Gomez etkisi arıyorsanız, o isim kesinlikle Llorente... Ceza sahası bitiriciliği, rakip stoper sırtında oynamayı seven tam bir pivot santrfor profili. Beşiktaş’ın kanayan yarası; savunmanın göbeği için stoper ve Aboubakar olsun ya da olmasın, Avrupa Kupası için üst düzey bir santrfor. Şenol hocanın hücum oynayan takımı için şu an takımın en önemli sorunları, hayati kabul edilebilecek işte bu iki mevkiide. Şampiyonluk adayları arasında hocafutbolcu ilişkisini en iyi yaşayan iki takımdan biri Beşiktaş...
Şenol Güneş’in saha içinde topa sahip olmayı seven, hücumu çok fazla düşünüp set hücumunda dikine oynamayı benimsemiş kadrosunda özellikle Caner, Gökhan Gönül ve Adriano oyunu geriden kurarken fark yaratan oyuncular. Ayrıca Tolgay-Oğuzhan gibi ofansif ön liberolar sayesinde, topu öne oynamakta zorlanmayan Beşiktaş, skor aldığı kadar keyif vermeyi de başarıyorsa, bunu hoca-futbolcu ilişkisine borçlu.
(Cem Dizdar) Bu yaş artık zorlar
Beşiktaş, mevcut kadrosuyla Süper Ligi (şampiyon olur olmaz bilemem ama) yine domine eder. Çünkü takviye de edilecek bu kadro, ligin seviyesinin üzerinde. En büyük sorun, Beşiktaş’ın yaşında. Takımın yaş ortalaması kimi maçlarda 30’un üzerine çıkıyor. Genç oyuncularla çıktığında bile 29 civarlarında. Hâl böyle olunca, örneğin takımın kilit taşı Atiba da dahil bir çok oyuncu birer yaş daha ‘büyüyecek.’ Bu da tüm takım olarak başta koşu mesafeleri olmak üzere genel performansı olumsuz etkileyecek.
Pepe gelir, Marcelo giderse aynı sıkıntılar yine sürer
Bu kadar ‘tecrübeli’ oyuncu ile ‘dinamik yeniler’ arasında dengeli ve planlı bir revizyon şart. Ne var ki, pembe hayallere rağmen finansal sorunlar bu revizyonun en büyük engeli. Elbette, alttan oyuncu geliştirilemediği gibi gelişme potansiyeli yüksek yabancı futbolcuları izleyecek bilgiye sahip olmayan izleme ekipleri ya da yöneticiler de bir diğer sorun. Yani iş her zaman olduğu gibi menacerlerin eline kalmış görünüyor. Bu da zaman zaman sonuç veriyorsa da genel bütçe açığını her zaman büyütüyor. En çok yazılan transfer haberi, başta Pepe olmak üzere stoper pozisyonuna! Lakin haberler Marcelo’nun da gidebileceğini belirtiyor.
Yani biri gidip diğeri gelirse aynı sıkıntılar sürecek. Kaldı ki, Pepe için yazılan çizilen ücretler dudak uçuklatacak cinsten. Bir başka sorun ise yayınlanan ‘gidecekler listesi’ ile ‘71 milyon TL’lik oyuncu satış geliri’nin bütçelenmiş olmasında. Gideceklerin kim olacağı önemli! Örneğin, Beck giderse bu sezon daha zorlanacağı açık olan Gökhan Gönül’ü, hırçın karakterli Quaresma’yı, salınımlı performans gösteren Babel’i kimlerin yedekleyeceği belirleyici olacaktır. Garanti ‘ikinci oyuncular’ olarak Necip, Tolgay, Gökhan Töre ve Cenk Tosun görünüyor. Takımın Şampiyonlar Ligi grubundan çıkma hedefi de düşünülünce hem tabelayı değiştirme hem de istatistikleri daha yukarı çekecek kanat ve orta saha oyuncuları da elzem görünüyor.
Amerika ligi, makul ücretli yüksek potansiyelli yıldız dolu
Aboubakar’ın kalıp kalmayacağı da belirleyici önemde. O pozisyon için yine kiralık çözümüne başvurulacaktır büyük ihtimal. Tuhaf gelebilir ama Amerika Futbol Ligi (MLS) makul ücretli yüksek potansiyelli oyuncularla dolu. Benim epeydir dikkatimi çeken iki santrfor Cyle Larin (22) ve Jordan Hamilton (21) izlemeye almaya değer diye düşünüyorum. Şenol Güneş bu ligde hangi formülün sonuç verdiğini en iyi bilen teknik adamların başında geliyor. Genellikle ilk devre oyun kontrolünü elde tutup ikinci devre yükseltilen tempo ve Talisca, Quaresma, Sosa ya da Gomez gibi özel yeteneklere alan yaratan oyun planlarıyla istediğini almayı biliyor.
Bence Beşiktaş’ın en büyük avantajı Şenol Güneş’in oyun anlayışı. Yine de bu yıl geçen sezonlara göre daha zor geçecek gibi görünüyor. Şampiyona karşı oynama motivasyonuna ek olarak fark yaratan oyuncuların bireysel özellikleri rakiplerce daha doğru analiz edilecek. Hatırlanırsa geçen sezonun ikinci yarısında Atiba bölgesine baskı kuran ve bu planı uygulamayı başaran takımlar, Beşiktaş’ı hayli zorlamıştı. Ancak genel olarak ligin temposu Beşiktaş’ınkine yetmediğinden ipi göğüslemeyi başardılar.
(Tunç Kayacı) Pepe eşik atlatır
Beşiktaş bundan 4 yıl önceki ‘Feda’ sezonundaki Beşiktaş değil. Kara Kartal, çıtayı yükseğe koydu. Açıkçası koymak zorundaydı zaten. İki yıl üst üste şampiyon olan bir takımdan, taraftar da haklı olarak daha büyük başarılar bekliyor. Ama başarı istemeyle olmuyor, bunun gerekleri var tabii ki... Bu gerekleri yönetim fazlasıyla yerine getirdi ve başarı geldi. Ancak ‘sürdürebilir başarı’ için devamlı daha iyi olmak, devamlı kadroyu daha da güçlendirmek gerekiyor.
Talisca ve Aboubakar tutulmalı Pepe gibi bir stoper alınmalı...
İşte o nedenle ‘bu kadro yeni sezonda yeter mi’ sorusunun cevabı önemli. Bu sorunun cevabı, aslında geçen sezonda saklı. Bu kadro taraftarları çok mutlu ederken, (zafer sarhoşluğu demeyelim ama) bazı aksaklıklar hoşgörüldü, tolere edildi. Özellikle ‘bireysel performanslar’ öne çıktı ve zaferler geldi. Ama bazı dönemlerde de ‘bireysel zaaflar’ başarısızlığı getirdi. Beşiktaş özellikle Avrupa kupalarında bunun acısını yaşadı ve final beklentisi olan taraftar, sezonu, şampiyonluğa rağmen buruk kapattı dersek yalan olmaz. Biz şu an bu satırları yazarken, kadroya henüz katılan olmamıştı. Çünkü yönetim, başarılı kadroyu tutmanın da bir transfer olduğunu düşünebilir. Ama göründüğü kadarıyla; hem Talisca ve Abubakar gibi isimler kadroda tutulmalı hem de başta savunmanın göbeğine yani stoper mevkiine kaliteli isimlerle takviye yapılmalı. Pepe ismi önemli tabii ki... Belki bizim kamuoyunda ‘itici ve sorunlu’ bir isim gibi gözüküyor, fakat ‘kumaşı ve kariyeri’ Beşiktaş’a özellikle savunma anlamında eşik atlatır. Transferde çaba gösterilen mevkilere bakarsak, Beşiktaş Yönetimi’nin doğru yolda olduğunu söyleyebiliriz. Stoper mevki için adı geçen bir diğer oyuncu, Milan’dan Adil Rami... Bu iki isim olur veya olmaz, fakat Beşiktaş’ın oyuncu standardı açısından transfer hamlelerinin doğru olduğu kesin.
Beşiktaş’ın ‘olmazsa olmazı’ Şampiyonlar ligi olmalıdır
Orta alanda bolluk var gibi gözüküyor, ama bu havuzda da özellikle Atina’nın bir yıl daha yaşlandığını görmek lazım. Kanadalı oyuncunun bu yükü yeni sezonda kaldırma ihtimalini düşünmek gerek. Öte yandan Tolgay ve Oğuzhan’ın yeni sezonda daha da üstüne koyacağını söyleyebilirim. Orta alanda Talisca kalırsa (ki kalacak gibi) Beşiktaş’ın elini fazlasıyla rahatlatır. Forvette Abubakar’ın durumu da çok önemli. Kamerunlu farklı bir forvet tipi ve yeni sezonda Siyah-Beyazlı formayla gözkamaştırıcı bir performans yapabilir. Ama belirsizlikler halinde Beşiktaş’ın bir ‘B Planı’ değil yine aynı kalibrede ‘A Planı’ olmalı ve ‘10 numara bir golcü’ alınmalı, hem de tüm fedakârlıklar yapılarak... Tabii ki iki yerli, yani Cenk Tosun ve Mustafa Pektemek çok kaliteli ve takıma katkıları yüksek olacaktır. Bana göre, Beşiktaş’ın rakiplerine göre oturmuş kadrosuyla yeni sezonda farkını koyma avantajı var. Ancak bu avantaja karşın, nokta transferlerle kadro takviye edilmezse, rakiplerinin de güçlendiği bir ligde işi kolay olmaz. Her şeyden önemlisi, Beşiktaş’ın ‘olmazsa olmazı’ Şampiyonlar Ligi olmalı ve bütün yapılanma bu ölçüde organize edilmelidir. Elbette son sözü Şenol Güneş söyleyecek. Mesleki kariyerinde zirve yapan tecrübeli hoca, çok iyi bildiği takımıyla üstüne koyarak sezona girecektir.