MENÜ

Yine başaramadık!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Adı anons edildiğinde Tuncay’a kale arkasındaki bir grubun cılız, alkışların arasında kaybolan çirkin protestosu. Gereksiz çıkarılan Haluk Ulusoy posteri. Kendi isteğiyle seçimlere girmeyen Ulusoy için atılan anlamsız, “Ulusoy Başkan Türkiye şampiyon” sloganları. 2. yarının ortalarına doğru kale arkasındaki aynı grubun Fenerbahçe’yi hedef alan üzücü küfürleri. Bazı futbolcuların yakındığı hatalı pas, isabetsiz orta ve kötü şutlara yönelik olumsuz tepkiler. Maç sonrası: En yetkili ağızlardan, coşkunun yetersizliğine, Gürcü Bayrakları’nın fazlalığına, Trabzon’a bir daha maç verilmeyeceğine yönelik tehlikeli açıklamalar. Dikkatlerden özellikle kaçırılan teknik hatalar yerine kaybedilen iki puanın Trabzon kentine fatura edilmesi. Trabzon’a saldırmanın dayanılmaz hafifliği! Bizim görüşümüz: Maçın Trabzon’da oynanmasına yönelik eleştirilere ilk aşamada saflık derecesinde iyi niyetle “olabilir” dedik. Ulusoy’un giderayak, “kıyağı” görüşlerine başta katıldık. Ama gördük ki, iş kan davasına dökülmüş! Tahrikte, maç sonrası söyleneceklere zemin hazırlama gayretlerinin ulaştığı boyut, gerçekleri görmemizi sağladı. “Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek!” dedik. Maç içinde yapılanlar çirkin. Kimsenin bunu onayladığı yok. Ama ilginçtir kale arkasındaki o grup, bugün belli çevrelerce bilinçli biçimde hedef alınan Trabzon’un ve Trabzonspor’un da belalısı. Özkan Sümer, stat terörünün başbakan düzeyindeki destekle Tahkim Kurulu’nda ödüllendirilmesine tepki olarak istifa ettiğinde, bugün o gruba veryansın edenler, onları “haydut” diye niteleyen Sümer’i de eleştirmişlerdi, anımsatırız! Tribünler herkesi rahatsız etti. Ama bunu sadece ve özellikle Trabzon’da yapılıyor diye sunmanın gayretkeşliğidir tepki gösterdiğimiz. Eğer stat terörüne yönelik eleştirilerde taraf olursak, gerçekleri göremeyiz. Hadi Trabzon taşra. Orada tribünler kontrol altına alınamıyor, küfürler ediliyor, önlenemiyor diyelim! Ama hiç olmazsa Taksim Meydanı’nda iki İngiliz’i katledip dünyaya rezil olduğumuz gibi yeni şoklarla karşılaşmayalım! Ayrıca kişiler bir yana kitlelerin milliyetçilik derecelerini ölçmek gibi bir yanılgıya düşmeyelim. Bayrağı bu işlerde kullanmayalım. Hele bu işi futbolcuların bu duygularını 50 trilyonluk primle kabartmaya çalışanların Türk Bayrağı - Gürcü bayrağı kıyaslamalarına izin vermeyelim. Onların bu tehlikeli sözlerini manşetlere çekip, koca bir kenti tahrik etmeyelim. Gelin stat terörüne elbirliğiyle karşı çıkalım, İstanbul’da, Trabzon’da, İzmir’de, Ankara’da, nerede olursa olsun, aynı tepkiyi gösterelim. Tiraj ve reyting kaygısıyla gerçeklerle yüzleşmekten kaçmayalım. Futbolcu ıslıklanması sadece Trabzon’da olduğu zaman değil, istanbul’da olduğunda da aynı tepkiyi gösterelim. Federasyon Başkanlarımız bir grup holiganın seviyesine inerek koca bir kenti karalamasın. Görülüyor ki; bu son olayı yine iyi değerlendiremedik. Yansız, tutarlı, eyyamdan uzak bir adım atmayı başaramadık. Ama henüz her şey bitmiş değil. Hafta sonu Trabzon’da oynanacak Akçaabat Sebatspor-Fenerbahçe maçı öncesi Fenerbahçe’nin yararına olsun diye yangına körükle gitmeyelim, Fenerbahçe de, Sebatspor da bu ülkenin takımı. Sizin için Fenerbahçe ne anlam ifade ediyorsa, kendi taraftarları için de Sebatspor aynı değerdir, unutmayalım! Medyadan izlediğimiz kadarıyla doğruysa Aziz Yıldırım’ın attığı ilk adımı destekleyelim. Bir düşünün, çok şey istemediğimizi göreceksiniz.

YORUM YAZ