MENÜ

Kazanmayı istemek!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Neydi bu farklar? Önce taraftar tabii ki. Tribünler Dinamo Kiev maçındaki kadar dolu değil ama coşkulu. Hatada uğultu yerini alkışa bıraktı. Futbolcu kendine güven kazandı, “hata yaparsam” korkusunu attı, rahat oynadı. Petkoviç; çarşamba akşamı iki yan topta kale çizgisine çakılı kaldı. Dün akşam tüm ceza alanını kontrolünde tuttu. İnanılmaz kurtarışlar yaptı, kurtardıkça devleşti. Bire birde, biri hariç tüm serbest vuruşlarda, yan toplarda, uzaktan atılan şutlarda- Velhasıl savunmayı geçen her topu mıknatıs gibi çekti. Gökdeniz; Dinamo Kiev maçı sonrası 30 bin kişiyi değil de, 3-5 çapulcuyu dikkate aldı, moralini bozdu. Başkan Aktuğ ve Ziya Doğan ile başlayan taraftarlarla devam eden terapiler işe yaradı. Maça ağırlığını koydu. İki muhteşem gol attı, “Ben buyum” dedi. Hüseyin, Fatih, Mehmet Yılmaz ikişer kişilik mücadele etti. Emrah sağda dinamo gibi çalıştı. Thijs yine ayaklarını değil, zekasını koşturdu. Beşinci maçında dördüncü asitsini yaptı. -Ama bu muhteşem pasların sayısını artırması gerekiyor.- Gelelim en önemli farka; Trabzonspor mutlak kazanması gerektiği maça çok daha iyi motive oluyor. İşte Dinamo Kiev maçının kaybedilmesinin en önemli nedeni de bu. Lig liderliğinin devamı ve bozulan morallerin düzeltilmesi için Gençlerbirliği maçının mutlaka kazanılması gerekiyordu, İşte sonucu: Takım halinde iyi mücadele, kazanma arzusu, yeniden kazanılan özgüven! İsmet Arzuman, geçen sezonki performansını henüz yakalayamamış. Halbuki, ligin en güvenilir hakemlerinden biri olduğunu biliyoruz. Ama dün Mehmet Yılmaz’ın düşürülmesini sezemedi, Boliç’inkiyle telafi etti. Faul kararlarında da standardı yoktu.

YORUM YAZ