MENÜ

Sana ne!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun öncelikle. Bize bu günleri değil de, daha öncelerini göstermek için; akıllarını, fikirlerini, bilgilerini, hayatlarını, kanlarını ve canlarını akıtanlar, nur içinde yatsınlar. Başlarında, Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere...
Eşlerinin, çocuklarının alnından, yanaklarından öperek, ölüme gittiler bile bile; yüzbinler...
Biz ise, en ufak bir maddi kaybın endişesiyle yaşamaktayız; yediğimizin önümüzde, yemediğimizin arkamızda olduğu, günümüzde...

Bir futbol karşılaşmasını bile, hayatla eşdeğer tutacak boyutlarda, saçmalamaktayız; şımarıkça!
Sporu bile çirkinleştirebilecek kıvamdayız; kimlik arayışlarımız, kültürümüz, ikili ilişkilerimiz, çıkarlarımız söz konusuysa...
Eski, temiz denizlerin büyüsüyle büyüyen, eski devlet veya spor adamlarının hikayeleri ile tepeden tırnağa bürünen, sonraları Rambo’larla, şimdilerde ‘Heroes’larla, eriyen bir ırkın ahvadıyız...
Biz, bir penaltı kazanmak için kendimizi yere atmaktan utanmayan, bir penaltıyı, penaltı olduğu halde reyting ya da tiraj için yalanlayan ve/ya doğrulayan; bir kazanç için doğruyu yanlış göstermekten sıkılmayan dönemin insanlarıyız...
Bankamatik, kredi kartı ve net’ten alışveriş devrinin çocuklarıyız. Haberimiz bile olmadan artırılan vergiler, yapılan zamlar, harçlar, faturalar ve dahasının getirdiği yükler nedeniyle ‘ilk hedefiniz kazanç’ bilinciyle bireylik taslayanlarız; ‘profesyonellik’ mesajıyla!

Yılmaz Vural’ın kendini yerden yere atışı, Aragones’in eli alnında sürekli yere bakışı, Fatih Terim’in maaşı, bir futbolcunun sakatlanışı, bir diğerinin yerde numaradan yatışı, bir hakemin çok rahat gösterebileceği bir kırmızı kart nedeniyle panik yapışı, çarkın içindeki bazılarının çaktırmadan kaçışı; bizim için hangi anlamlar taşıyor mesela!
Düşünebiliyor muyuz yeterince ve derince! Hani, insanlık gereğince, dürüstçe...
Paranoyaklık mıdır moda! At gözlüğü müdür, bilinç midir, bilinçsizlik midir, aymazlık mıdır, kültürsüzlük müdür, beyinsizlik midir!

Sebep-sonuç ilişkisi hiç mi öğretilmemiş veya öğrenememişiz ya da kafamız basmıyor buna!
Herkesin elindeki kendine değil mi veya parmağı ve herkes insan değil mi sonuçta, eğrisi, doğrusuyla!
“Bak! Ayşe’nin çocuğu 100 almış” veya “..o gün bir gelsin göreceksiniz!” laf mı ya!
“Bak var ya, bunun babası çok zengin ha!”... Ee, sana ne!

YORUM YAZ