MENÜ

Kocaman dönüşüm

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Fenerbahçe’nin ve doğal olarak Aykut Kocaman’ın ilk yarı performansını olumlu ya da olumsuz görmek için büyük fotoğrafa bakmak gerek. Aykut Kocaman için ligin ilk yarısını ‘Advocaat Fenerbahçesi’ni’ dönüştürme çabası olarak nitelemek sanırım en doğrusu. Topun karşısında durup bireysel çabalarla sonuç alan ve Kadıköy’de 21 puan yitiren Fenerbahçe’den Süper Lig’de rakip yarı sahada pas yüzdesi en yüksek (%78) takıma evrilişin hikayesini es geçmemek lazım.

İstifadan devrime
Fenerbahçe sahada büyük bir dönüşüm yaşıyor, bu da doğal olarak beraberinde bazı sancıları getirdi. Aykut Kocaman’ı Osmanlı beraberliğinden sonra istifaya sürükleyecek kadar güçlü bir sancıydı bu. Fenerbahçe’nin sezonun ilk yarısında bireysel hatalardan tam 6 gol yiyerek bu alanın lideri olması şaşılacak bir durum elbette. Advocaat’ın bireysel hücum takımı, bireysel hata takımına dönüşmek üzereyken tekerin altına takoz kondu. Fenerbahçe adına sezonun kırılma noktası; Kocaman’ın istifa sinyali verip ‘erişimsizlik’ moduna geçtiği milli takım arası oldu. Dönüşte Valbuena ve Ozan’ın dışarıda kaldığı, Giuliano’nun sağ kanattan 10 numaraya geçtiği, Topal ile Souza’nın dahil olduğu bir oyun izlemeye başladık.

Giuliano senaryoyu değiştirdi
Fenerbahçe için sezonu tam ortadan kıran ve kötü gidişi durduran birinci adam Giuliano’dur. İlk 11 hafta sahanın sadece sağ tarafına mahkum oluşu Dirar dışında kimsenin işine yaramamıştır. Giuliano, Lucescu ile Zenit’te harika bir ‘10 numara’ performansına imza attıktan sonra Brezilya Milli Takımı’na yeniden seçilmeyi başardı. Fenerbahçe de 7 milyon Euro bonservisi ‘10 numara’ Giuliano’ya verdi. Zira sağ kanattaki Giuliano’nun o kadar etmeyeceği kesindi. Sivas maçıyla forvet arkasına geçen Giuliano, Rus Ligi’nde 28 haftada attığı gol sayısına henüz 15. hafta sonunda ulaşabildi. Böyle devam ederse kariyerin altın sezonunu Fenerbahçe’de yaşayacak.

Topal ve Souza artık faydalı virüs
Fenerbahçe’ye çift ön libero virüsünü bulaştıran ve dominant oyundaki deformasyonu başlatan Vitor Pereira’ydı. Son iki sezonda Topal ile Souza’nın yan yana oynadığı maçlar sıklıkla bir ızdıraba dönüşebiliyordu. 11. haftadan sonra Aykut Kocaman’ın Ozan’ı kesip Topal’ı oyuna sürmesi benzer endişeleri harlasa da aynı oyunculara yazılan farklı rol filmi değiştirdi. ‘Topal ile Souza yan yana oynadıklarında üretim durur’ önermesinin gerçekliği tecrübeyle sabitken Kocaman, aynı ikiliyi arkalı önlü oynatarak takımdaki bir çok çatlağı tamir etti. Yeni rolüyle Josef ligin en fazla top kapan ismi olurken (26), Topal son üç haftada 2 gol 1 asistle kurtarıcı rolüne büründü. İlginçtir bu ikili Fenerbahçe’yi hasta eden bir virüsken artık takımın bağışıklık sistemini güçlendiren faydalı bir virüse dönüştüler.

Fenerbahçe'den gol kralı çıkmaz
OPTA verilerine göre Fenerbahçe bu sezon Süper Lig’de rakip ceza sahasında topla buluşma sayısında 4. sırada (350). Galatasaray’dan sonra ligin en çok gol atanı (34). Muhtemelen sezon sonunda da en çok gol atan 3 takımdan biri olabilir. Ama Fenerbahçe’den bir gol kralının çıkması çok zor. Çünkü Fenerbahçe santrfor odaklı bir takım değil, ligde en fazla farklı oyuncusu gol atan takım. Skor yükünü tam 12 farklı oyuncu paylaşmış. Janssen güçlü, stoperi sırtına alan ve alan açan ama çerçeveye vuramayan bir santrfor. Soldado ise arkaya sarkan, hızlı ve daha bitirici bir forvet ama onun da dayanıklılık ve devamlılık sorunu malum. Atılan 34 golün tamamı ceza sahası içinden olmasına rağmen santrforların rolü az. Sezon sonunda muhtemelen Giuliano’nun gol sayısı 15’i geçer ama şampiyonluk için Janssen ve Soldado’nun yüke ortak olması şart.

Valbuena'nın yeni rolü
Valbuena 9 puan geri düşen takımın başrol oyuncusuyken farkı 3’e indiren yeni oyun modelinin hamle oyuncusuna dönüştü, daha doğrusu dönüştürüldü. Bu Valbuena’yı mutlu etmese de Fenerbahçe’de önemli bir sorunu giderdi. Fransız oyuncu geçen sezon Lyon’da da benzer akıbetle karşılaşmıştı. Bruno Genesio, Depay’ın da katılımıyla Valbuena’yı 30 maçın 15’inde ilk 11 oynattı ve ondan harika bir hamle oyuncusu yarattı. Fenerbahçe ilk 11 haftada golü attıktan sonra istemsiz bir şekilde geri yaslandığı için önde top tutmak en büyük sorundu. Valbuena hoşnut olmasa da, Antalya, Bursa ve Kasımpaşa maçlarını tutan bir hamle oyuncusuna dönüştü. Bu rol ne kadar sürdürülebilir ona Kocaman ve Valbuena karar verecek. Lakin bu durumun sulh içinde devamı Fenerbahçe’nin yararına olacak.

Dirar fazla düz
Sağ kanatta Lens’in birebir oyununa alışmış bir takım için elbette Dirar fazla düz bir oyuncu. Nitekim Monaco’daki son sezonu Bernardo Silva’nın arkasında neredeyse oynamadan geçirmiş daha az yetenekli bir sağ kanat. İlk 11 haftalık süreçte önünde Giuliano arkasında Isla ile sağ iç kulvarda fena performanslara çıkmadı. Fakat Oyun 4-2-3-1 evrildikten sonra sağ kenardaki rolü daha belirgin olmalıydı. Sağ forvet olarak oynadığı süreçte 1 gol (Sivas’a) 2 asistlik (K.Paşa) performansıyla değil, Antalya, Bursa, Karabük ve Konya maçlarındaki etkinlik sorunuyla anılması gayet normal. Zira OPTA verilerine göre bu sezon Fenerbahçe’nin en fazla isabetsiz pas atan (135) ve top kaybı yapan (269) ismi Nabil Dirar.

İyi bir sol bek şart
Fenerbahçe sezonun akışında sahadaki birçok defosunu giderse de hala en zayıf karnı sol beki. Bu işin şakası yok. 12. haftadan itibaren ‘doğru oyun’u arayan Aykut Kocaman için hücumda sadece sağ bekle genişlemek önemli bir sorun. Sadece doğru değil ‘güçlü oyun’ için iyi bir sol beke ihtiyaç var. Kim alınır onu bilemem ama orta kalitesi vasatın hayli üstünde bir sol bekle oyunun rengi değişir. Hasan Ali Kaldırım’ın 22 orta girişiminden sadece 3’ünün isabetli olduğu bir oyunla şampiyonluk kolay değil.

Van Persie'den fenalık geldi
Ligin en kariyerli oyuncusunun düştüğü durum içler acısı gerçekten. Arsenal ve United’ta gol krallığı yaşamış, her daim iş ahlakıyla anılmış Van Persie’nin Fenerbahçe performansı! tam bir hayal kırıklığı. Pereira’yla anlaşamadı, yönetim arkasında durdu. Vatandaşı Advocaat hayata döndüremedi, Aykut Kocaman döneminde idmanda bile yok. Ligin en çok kazanan oyuncusunun sözleşmesi 2018 haziranında bitiyor. Kafasında futbol olmadığı davranışlarından çok belli. En azından sosyal medya paylaşımlarından öyle anlaşılıyor. Van Persie ile hemen vedalaşmak en doğrusu, zira kaldıkça herkesin moralini bozuyor.

Ozan Tufan'a ne oldu?
Ozan Tufan, çok değil 2 yıl önce tüm büyüklerin uğruna savaştığı bir oyuncuydu. Çok genç yaşta ‘yıldız’ damgasını yediğinden beri ilerleyemiyor. Ozan futbolu Bursa’daki kadar hayatının merkezine koyduğu gün sanırım durduğu yerden gelişimine devam edecek. 18 yaşından itibaren A Milli Takım’da banko oynayan Ozan, ‘Bana fırsat verilmiyor ki’ deme hakkına sahip değil. İstediği her şey verildi; bol sıfırlı bir kontrat, ilgi, şöhret, Milli forma ve istediği dakikalar... Bundan sonrası Ozan’a bağlı. Ya erken yaşta sönen yıldız olmayı seçecek ya da pes etmeyip futbolu hayatının merkezine alacak. Tercih onun...

YORUM YAZ