MENÜ

EURO 2016 Grup Analizleri: A Grubu

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

A GRUBU

PLATINISIZ FRANSA İÇİN OYUN VAKTİ

1990 ve 1994 Dünya Kupaları'na katılamayan Fransa için talihin döndüğü an Gerard Houllier'in gönderilip yerine Aime Jacquet'in getirilmesiydi şüphesiz. Cantona, Papin, Ginola gibi milli takımın azı dişi olmuş isimleri gözünü kırpmadan kesen Jacquet, Fransız futbolunu Zidane ve Thuram gibi genç yeteneklerin yörüngesine oturtarak devrimin fitilini ateşlemişti. Tabii bu tip değişimler, hele de Fransa gibi eleştirel kültürün gelişmiş olduğu ülkelerde biraz sancılı olur. L'Equieppe başta olmak üzere tüm medyanın savaş açtığı Aime Jacquet, Zidane devriminden geri adım atmayarak İngiltere 96'da yarı finale kadar götürdüğü Fransa'yı 98 Dünya Kupası'nda şampiyon yaparak Napolyon'un feodalizmi yok eden siyasi devrimine eşdeğer bir etkiyi yeşil sahada yaratmıştı. Cezayir asıllı bir Fransız vatandaşı olan Zidane'ın etkisi stadyumun dışına da taşmıştı. Fransız hükümeti bir Cezayirlinin Fransa için yaptıkları karşısında ülkedeki tüm göçmenleri kapsayacak sosyal reformlar gerçekleştirdi. Paris'teki nişan anıtına silüeti yansıtılan Zizou sosyal bir devrimin simgesiydi artık Fransa'da.
Turnuvanın ardından milli takımı Jacquet'den yardımcısı Roger Lemerre devraldı ve o da Zidane'ın omuzlarında yükselmeye devam etti.

Zidane'dan sonrası tufan

Zidane ve arkadaşlarının 2000 yılındaki Avrupa şampiyonluğu Fransız'ların son kupası oldu. 2006 finalinde hem Materazzi'ye kafa atan Zizou'yu hem de kupayı kaybettiler. Artık Zidane'sızlığa alışmaları gerekiyordu. Platini, UEFA başkanlığının tüm imkanlarını seferber etmesine rağmen Zidane'ın sahada yaptıklarının yerini dolduramadı. 2010'da Afrika biletini alırken İrlanda'yı, 2014'e giderken Ukrayna'yı hakem desteğiyle eleseler de ilahi adaletten kaçamadılar.

UEFA Başkanı Platini, 1984 Avrupa Şampiyonası finallerine ev sahipliği yaptıktan sonra 1998 Dünya Kupası'nı düzenleyen ülkesine bir de 2016'yı verince Fransa'nın dünya futbol kamuoyundaki sempatisini tüketti.
Elbette Plati'nin çabaları bununla sınırlı kalmadı. Fransa, 2016'da ev sahibi olduğu için eleme grubu maçları oynamadan finallerde yer alacaktı. Fakat Platini tarihte görülmemiş bir icraata daha imza atarak ülkesinin milli takımını Portekiz, Danimarka, Arnavutluk, Ermenistan ve Sırbistan'ın yer aldığı gruba koydu ve resmi hazırlık maçları oynattı.

Ne var ki, Platini de ilahi adaletten kaçamadı, yolsuzluk gerekçesiyle futboldan men edildi. Yani Horozlar bu turnuvada Platini'nin desteğinden yoksun olacak. Kim bilir, belki de Didier Deschamps bu sayede milenyum ruhunu ve sempatisini yeniden kazandırır.

Arka taraf sıkıntı veriyor

Benzema'nın Valbuena'ya yaptığı şantajı saymazsak Fransız forvetler için 2015-2016 sezonu hayli bereketli geçti denilebilir. Leicester'ın Premier Lig şampiyonluğu Deschamps'a nur topu gibi bir orta saha oyuncusu (Kante) kazandırırken, gözden ırak Gignac'ın Meksika Ligi'nin tozunu atması, Griezman ve Pogba'nın yükselen performansları ev sahibi Fransa'yı yaşlı defansına rağmen umutlandırıyor.
Yaş ortalamasını düşürmesi beklenen Deschamps, Fransız futbolunun Zidane sonrası yapılanmasında önemli rol oynayan alt yapı profesörü Pierre Mankovski'nin 2013'te dünya şampiyonu olan U20 takımından sadece Pogba ve Digne'yi 2016 kadrosuna çağırdı.

Son bir yılda stoper tandemini Varane-Sakho ile kuran Deschamps'ın başı savunmadan yana biraz ağrıyacak. Sakatlığı sebebiyle 2013'teki U20 Dünya Kupası'nı kaçıran Real Madrid'li Varane yine aynı dertten muzdarip. Mamadou Sakho'nun doping cezası da düşünüldüğünde Fransa için Umtiti-Koscielny tandemi en mantıklı seçenek olacak.

Sadece grubun değil turnuvanın favorisi gösterilen Fransa'nın açılış maçını, Arnavutluk ve İsviçre dururken, eleme gruplarının en iyi savunma performansına ulaşan Romanya ile oynayacak olması Deschamps'ın uykularını kaçırmaya başladı bile.

2006 Dünya Kupası'ndan bu yana finallerde tek bir büyük takım yenemeyen Fransa için 2016 mazeretlerin ortadan kalktığı bir turnuva olacak.


BİR SAVUNMA BAŞARISI: ROMANYA

Size biri Leicester'ın Premier Lig şampiyonluğunda Romanya Milli Takımının payı var dese eminim bağlantı kurmakta çok zorlanırsınız. Ama öyle. EURO 2016 elemelerine başlarken Yunanistan'ın başında olan Cladio Ranieri'ye ilk yumruğu atan Victor Piturca'nın Romanya'sı olmuştu. Sonrası malum, Faroe Ada'ları hezimeti ve Ranieri'nin Yunanistan'dan terlikle kovalanması.

Piturca, elemelerin başında Arap yarımadasının cazibesine yenik düşünce takımın başına efsane antrenör Anghel Iordanescu'yu getiren Rumenler grubu hiç yenilmeden ve sadece 2 gol yiyerek tamamlayınca Fransa biletini alanlar arasında en iyi savunma takımı oldular.

Yaşı 40'a dayanmış futbolseverler hafızalarını yokladıklarında Iordanescu ile 1988-89 sezonunda Galatasaray'ın yolunun kesiştiğini hatırlarlar. Dönemin Hagi ve Piturca'lı Steau Bükreş'i Şampiyon Kulüpler Kupası yarı finalinde Galatasaray'ı 4-0 ve 1-1'in ardından elemiş ama finalde Arrigo Sacchi'nin Milan'ına fena çarpılmıştı.

Rumenler, Fransa'nın ardından gruptan çıkmanın hesaplarını yapıyorlar. Iordanescu için öncelik iyi savunma yapmak olduğu için stoper tandemindeki Chiriches-Grigore ile orta sahadaki Pintili-Hoban uyumu Romanya'nın turnuvadaki seyrini belirleyecek. Zira bu sezon Fiorentina formasını sadece bir maçta üzerinden çıkaran kaleci Tatarasunu'nun, elemeler boyunca kalesine gelen 24 şutun 22'sini kurtararak yüzde 92'lik başarı oranına ulaşması da kayda değer bir istatistik olsa gerek.

ÇİKOLATAYLA DA BİR YERE KADAR

İsviçre'nin adını dünyaya duyuran futbolcuları, kazandığı kupaları olmadı elbette. Ünlerini, dünyanın finans merkezi olmalarına ve tabii ki çikolataya borçlu olduklarını düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Ama artık neredeyse tüm Balkan'ların ve Türklerin ekmeğini yiyen bu çok uluslu yapının futbolda sıçrama yapmasının vakti geldi de geçiyor bile.

Ev sahibi oldukları 2008 Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye'ye çarpıldıktan sonra 2010'un açılış maçında İspanyol'lara taş koymuşlukları var. Ama İsviçreliler için 2014 Dünya Kupası 2. turunda Arjantin'e karşı oynadıkları maçın yeri çok ayrıdır. Messi'nin asistini Di Maria 118. dakikada gole çevirmese maçı penaltılara taşıyabileceklerdi.

İsviçrelilerin, Ottmar Hitzfeld gibi dominant bir antrenörün ardından 2011-12 sezonunda Samsunspor'u 6 ay çalıştıran Vladimir Petkoviç'i kabullenmeleri çok kolay olmadı. Fakat eleme grubunda hiç berabere kalmadan 21 puan toplayarak Fransa biletini aldılar. Elemelerde, 11'i San Marino'ya olmak üzere 25 gol attılar. Yani gol sıkıntısı çektikleri söylenemese de golcü sıkıntısı çektiklerini söylemek mümkün. Bayer Leverkusen sonrası Gladbach'ın yolunu tutan, fakat sezonu Hamburg'ta bitiren Drmiç bu sezon Bundesliga'da sadece 2 gol atabildi. Sakatlığı sebebiyle kadroda olmayacak. Drmiç'in yerine Leverkusen'e gelen Mehmedi ise 2 Bundesliga golüne 5 de Şampiyonlar Ligi ekleyerek vaziyeti kurtardı. Fakat Eren Derdiyok'un muadili olarak düşünülen Seferoviç'in 3 gollük Frankfurt performansı gerçekten içler acısı. Görünen o ki, bu sene 14 lig golü atarak kariyer rekorunu kıran Eren Derdiyok, sağlığı müsade ederse Petkoviç'in Fransa'daki banko santrforu olacak. Belçika ile oynanan hazırlık maçının 41. dakikasında sakatlanarak çıkmak zorunda kalan Eren'in durumu tüm İsviçrelileri yakından ilgilendiriyor.

ARNAVUT İNADI SÜRERSE...

Arnavutluk tarihinde ilk kez uluslararası bir turnuvaya katılmanın heyecanını yaşıyor. Arnavut'lar için Fransa'da olmak futboldan çok öte şeyler ifade ediyor. Arnavut'ların eleme grubu performansları dalgalı olsa da Sırbistan'ı altlarına alarak Fransa'ya gitmeleri mutluluklarını başka bir boyuta taşıdı. Sırpların Balkan coğrafyasında yaptığı zulümden etkilenen toplumların gösterdiği doğal bir tepkinin yansımasıydı bu aslında. FIFA'nın yüksek riskli maç sınıfına soktuğu Belgrad'taki müsabaka Sırp taraftarların çıkardığı olaylar sebebiyle tamamlanamasa da Arnavut'lar bu maçta 3-0 hükmen galip ilan edildiler. Tabii Sırbistan'ın 3 puanının silinmesi cabası oldu.

İtalyan hoca Giovanni De Biassi'nin çalıştırdığı Arnavutluk elemelere fiyakalı bir Portekiz galibiyetiyle başladıktan sonra Danimarka'ya 2 maçta da yenilmedi. Bu sonuçlar Arnavut'ları turnuvada favori yapmıyor elbette. Ama yine de dikkate değer bir kadro gelişiminden bahsetmek mümkün. 94'lü sağ bekleri Elseid Hisaj bu sene Napoli'de 37/37 ilk 11 oynadı ve Serie A'da fırtınalar estirdi. Kendinden bir yaş küçük kardeşi Granit Xhaka İsviçre Milli Takımını tercih etse de, babasının ülkesini seçen Basel'in ön liberosu Taulant Xhaka Arnavutluk'un peri masalını sürdürmek için çalışacak.

Abdullah Avcı okulunda Mehmet Batdal'dan formayı alamasa da gelişimini sürdüren Cikalleshi, Biassi'nin forvetteki umudu. Arnavut'lar elemelerde gösterdikleri inadı Fransa'da da gösterebilirlerse çıkamasalar bile kimlerin çıkacağını belirleyebilirler.

YORUM YAZ