MENÜ

Trabzonspor'da neler oluyor?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Mustafa Yumlu
Asların sakat olduğu bir Beşiktaş maçında ilk 11’de başlayıp attığı golle Trabzon’a 3 puan getiren oyuncu olarak tanıdık Mustafa Yumlu’yu. Sonrası için merak içindeydik; o golün ekmeğini ne kadar yiyecek diye. Ancak Mustafa Yumlu, tam tersine o golü unuttu, yenilerine kafa yordu. Uzun süre yedek bekledi, küsmedi, sürekli kendisini geliştirdi. Ve geçen sezon kariyerinin zirvesine çıktı, acemi-çaylak-çırak, her ne derseniz hepsini aştı, usta gibi davrandı. Az para alıyordu, bunu da malzeme yapmadı, yaptırmadı. Yönetim de Mustafa işini uzatmadı, gerekli iyileştirmeyi yapıp, sadece Mustafa’yı değil, aslında bir projenin, 1461 geleneğinin, gençlerin en iyi örneklerinden birini ödüllendirdi. Yapılan jest değil, hakkın teslimidir. Tolga Zengin geleneğinden sonra artık alt yapı gençleri için birçok açıdan başarılı bir örnek daha var Trabzon’da.


Başkan Hacıosmanoğlu Halilhodziç’i seçti...

Çünkü Başkan Hacıosmanoğlu, kendisi de itiraf ettiği üzere (Şu an ilk anlarda yaptıklarımın yüzde 50’sini yapmazdım demişti) artık yüzde yüz güveneceği, sıfır kuşku duyacağı isimlerle çalışmakta kararlı... Örneğin; Burak Gürdal, örneğin Halilhodziç. Çünkü Başkan Hacıosmanoğlu, her sezon 1-2 üst kalibreli yabancı getirmek istiyor, bu isimlerin de teknik kadroda karşılık bulmasını, kariyerlerin krizler doğurmamasını istiyor. Örneğin; Malouda-Hami Mandıralı gerilimi... Çünkü Başkan Hacıosmanoğlu, Trabzon kanadında asbaşkan ya da yönetici hakimiyetinin takım üzerinde olumlu etki yarattığına inanmıyor. Takımı sadece 1 isme, Vahid Halilhodziç’e emanet etmek istiyor. Örneğin; geçen sezon yaşanan gerekli-gereksiz yönetici açıklamaları ve takıma sıfır katkı sıkıntısı...

Trabzonspor asla başkansız kalmaz!

Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu 1 yılı yeni dolarken eleştirilerin hedefi oldu. Asla tek boyutu olmadığını düşündüğüm durumlar var, haklılıkları da, haksızlıkları da.
Bir kere şunu unutmayalım, Başkan Hacıosmanoğlu -Son dönemde gelişen Başbakan Erdoğan ile dostluğu dışında- hiç değişmedi. Hep yüksek tonda, son söyleneceği ilk söyleyen, her sözüyle manşet veren, başkan olmadan da seçim kaybetme pahasına camianın içinde ‘temizlik’ yapılması gerektiğini söyleyen, dozu artsa da Faruk Özak’ı hep eleştiren bir tavrı vardı. Zaten bu tavrı, net ve pek değişmeyen söylemleri sebebiyle seçildi, camia bir tutum ve ton değişikliği istedi. Şimdi o eski dozu biraz daha artırdı. Ancak bu tavırdan, sanki her kulüp çok demokratik yönetiliyormuş gibi, başkan eksenli bir politikadan ötürü eleştirmek tuhaf, pek de tutmaz.
Hataları yok mu... Tabi ki var. Tekrarlıyorum, kendisinin bizzat, “Yüzde 50’sini yapmam” dediği işler oldu. Bugün en çok yüklenilen nokta ayrılan yöneticiler ve giderken söyledikleri. Ya onlar Hacıosmanoğlu’nu tanıyamamış ya da Başkan onları. Asla tek taraflı olamaz böyle durumlar. Ve bir gerçek de şu ki, bizim kulüp seçimlerimizde ilk dönem yönetimleri istisnalar dışında süreklilik göstermez, ustalık dönemine doğru kongre ekipleri gider, daha uyumlu yönetimler gelir. Bunu da her kongreci bilir.

Başkanın en çok eleştirildiği bir başka konu... Başbakan ve dolayısıyla iktidar ile dostluğu. Bizim ülkemizde kurumları yöneten kişilerin tutumlarını kurumlarından tamamen ayırmak söz konusu değil. Başkan Hacıosmanoğlu da buradan gelen eleştirilere kızamaz, kızmamalı. Yorulmadan anlatmalı, Trabzonspor’un iç huzuru bunu gerektiriyorsa mesafeyi bile açmalı.

Ve final... Evet, Başkan Hacıosmanoğlu ve 1 yılı eleştirilebilir. Kendisi ve işleri emanet ettiği isimler de sportif-idari gelişmeleri, icraatları anlatabilir, yol haritasını ortaya koyabilir.

Ancak böyle gergin, kırılıp dökülmeye hazır bir kongre atmosferi ne kadar işe yarar bir de bunu sorgulamalı Trabzonsporlular. Ya da bu şekilde paldır-küldür mü olmadılır hep oturumlar? Sportif açıdan 2010-2011 sezonundan
en büyük yarayı almış, yeni bir sportif hareketlilik sezonuna girerken... Hangi çağrılar gerçekten samimidir, hangileri ‘kongre aşıklarının’ alttan alta körüklediği bir iştir bunları iyi tartmak lazım. Kimin ne projesi, çözüm yolu vardır. Tek projesi ‘o gitsin de bakarız’ olanlar ne kadar mantıklıdır.

Daha 1 yıl öncesinde Sadri Şener’i ‘yeter artık’ diye tef çalarak yerin dibine batıranların şimdi yine kongre için tek vücut olması ne anlam taşımaktadır?

Yoksa elbette ki, Hacıosmanoğlu gider, başkaları gelir, ama o ‘başkansız kalmaz’ söylemi bir gün bu tavırlar sebebiyle değişir, gerçekten de Trabzonspor bir ilke imza atabilir!

YORUM YAZ