MENÜ

İte kaka değil oynaya oynaya

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bunun en önemli göstergesi de Mersin maçı oldu. Oyun içinde çok fazla kırılma anı yaşandı, maç geldi, gider gibi oldu, sonra tekrar fark bulundu... Tüm bunlar olurken Bordo- Mavililer, ilk kez 'seçme takımı' gibi değil, gerçek bir takım gibi hareket edip refleks gösterdiler. Yardımlaştılar, zorladılar, küsmediler. Başakşehir ve Kasımpaşa sınavlarındaki maççevirme ya da skoru tutma paniği yoktu, soğukkanlı oyuncuların sayısı artmıştı.

Bunlar sağlandığındaişlerlik kazanan kağıt üzerindeki iyi kadro, halen önemli eksikleri olmasına gerçek bir favori gibi oynadı, ite kaka değil, çok net bir galibiyet aldı. Kötü yoktu, vasat ve dolayları fazlaydı ama Soner ile Mehmet başta olmak üzere vasatın üzerine geçenler de vardı. Tabi bir de duran top organizasyonlarının ilk kez net şekilde sonuç vermesi, Cardozo'nun klas golü gibi gelecek haftalara taşınabilecek artı değerler de...

Rezaletin son perdesi

Aslında Trabzonspor'un az önceki favori olma, iyi kadroya sahip olma gibi avantajlarına ev sahibi olma durumunu da eklemek gerekir ama mümkün değil. Çünkü amacı futbola, futbolsevere, gerçek sportmene hizmet olmayan, derdini, kendini anlatmaktan uzak, iletişim gerçeklerinden habersiz, düzeni tamamen 'deli ve manyaklar' üzerine kuran kafaların deli saçması uygulamaları sonunda derbileri bile boş oynatma noktasına getirdi. İnsan her ne sebeple, istediği kadar iyi niyetle yola çıkmış olsa bile şu gelinen noktadan bir ders alır, nerede hata yaptık diye sorar, sorgular. Doğru, taraftar olmayınca olaylar azalır, küfür azalır, risk azalır! Ya da öyle sanılır. O kurduğunuzu sandığınız sistem gün gelir sizi de sistemin çoook dışında bırakır.

YORUM YAZ