MENÜ

İngiltere neden futbolun beşiğidir?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

1940’lı yıllarda henüz 22 yaşındayken İngiltere Ulusal takımının kaptanlığını yapan Cullis aynı zamanda son derece başarılı bir santrhaftı. Rakipleri onun için “Cullis’ı geçmek için tank gibi delici, timsah gibi hızlı olmanız gerekir” derlerdi. Cullis futbolcu iken tam bir antrenman tutkunuydu ve her defasında “sıkı çalışma gibisi yoktur” derdi. Cullus antrenörlüğe başladığı 1950’li yıllarda Wolves’taki ilk işi takımında bir fitness antrenörüne görev vermek oldu. Bugün Ronaldo’nun kendisi için özel olarak tuttuğu fitness antrenörlüğü de böylece ilk kez İngiltere’de ortaya çıkıyor.

Çok çalışmak ve hızlı olmak futbolun temelini oluşturuyor. Cullis bu konudaki felsefesini de şöyle ortaya koyuyor: “Topa sahip olan her oyuncunun atak başlatmak için hızla hareket etmesinde ısrarcı olduğumuz için, forvetlerimizin yeteneklerini sergilemek için gösteriş yapmalarını istemiyoruz. Çünkü bu, tribünün küçük bir kısmının hoşuna gidebilir ancak hareket verimliliğini düşürür”. Bu düşüncenin altında önemli bir mesaj olsa gerek: Gösterişli oynamak isteyen Brezilya tarihinin en değerli takımı ile kupanın dışında kaldı.

İngilizler futbolu icat ettiklerinden beri oyunun temel ilkelerinden ödün vermemişlerdir. Herkes Latinler gibi topla becerikli olmaya dayalı bir oyuna özenirken onlar hıza ve fiziksel kaliteye önem vermişlerdir. “İyi futbolcu topa doğru, kötü futbolcu ise onun peşinden gider” prensibi çok eski yıllardan beri uygulanan bir İngiliz düşüncesidir. Rusya’daki Dünya Kupası’nda izlediğimiz İngiltere ulusal takımı da topa doğru koşup, topu aldıktan sonra hızlı, delici ve mümkün oldukça yerden oynamaya çalışıyorlar.

Oyun yerden oynanırken top en az süre ayakta tutuluyor, birkaç saniye içinde boş bir alanda beliren futbolcuya top aktarılıyor. Bu çabuk, hızlı ve zamana karşı oynanan oyun sonucunda da top kanatlara taşınıyor. Bütün bunlar yapılırken her oyuncu maksimum hızına ulaştığında topla buluşturuluyor. Üçgenler ve kareler kuruluyor, bu oyun şekliyle kendilerini kopyalamaya çalışan İsveçlilere büyük bir üstünlük sağladılar.

Kanat ortası İngilizlerin hiç vazgeçemedikleri bir uygulamadır. Ancak onların yaptıkları ortalar Quaresma’nınki gibi şişirme değil, sert ve kesiktir ki karşıt savunmalar uzaklaştırmakta çok zorlanırlar, en fazla ceza yayının üzerine kadar gönderebilirler. Bunu bildikleri için orta alan oyuncuları dönen topları alır atağı yinelerler. İngilizler kendi oyun felsefelerinden ödün vermeden ancak daha iyisini oynayarak 28 yıl sonra yarı finale geldiler. Bu aşamadan sonraki sonuç ne olursa olsun bir gün herkes İngilizler gibi oynama fikrinde birleşebilirler…

YORUM YAZ