MENÜ

Kusura bakmasın!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Az yanılmadım hayatta. Ama beni en çok yanıltanlardan biri de Sayın Advocaat’tır. Tamam, kendisinin dışında oluşturulmuş ve zaafları olan bir kadroyla yarışa başladı, kabul. Ancak onun kalitesindeki bir teknik direktör başında bulunduğu kadroda yer alan yaratıcı özelliğe sahip ender futbolculardan biri olan Salih Uçan’ı bu kadar sorumsuzca çöpe atamamalı. Çünkü bir teknik direktör aynı zamanda iyi bir sarraf da demektir. Salih’in eksiği olabilir. Kimin yok ki ayrıca. Ve lakin psikolog ve lider olarak hocanın görevi özellikle de en yetenekli oyuncusunu ikna temelli doğrularla buluşturmasıdır.

Eğri oturup doğru konuşalım. Krasnodar her halde Feyenoord ve Manu’dan daha zayıf bir takım, değil mi? Peki o zaman neden giderek sıradanlaştı bu kadar sarı lacivertli futbolcular, neden nehirleri geçen Fenerbahçe gelip derede boğuldu?

Çünkü, Hollandalı teknik direktör her olumsuz sonuçtan sonra faturayı öğrencilerine çıkarıp, onların özgüvenini yerle bir ederek takım ruhunu sıfırladı her demeciyle. Dolayısıyla, disiplinsiz bir kimliğe büründü ve Sow başta olmak üzere sıradanlaştı Fenerbahçeli futbolcular Sayın Advocaat’ın kendisine yakışmayan ezberiyle.

Sözü uzatmayalım, eksiği var bu kadronun, ama gene de iki aydan fazla bir süredir lig maçı oynamayan bu takımı geçmeliydi iki kat daha pahalı olan bu kadro.

Ve sonuçta Sayın Advocaat’a yakışmadı bu tablo. Ama asıl gerçek şudur; bunca olumsuzluğun yarattığı düş kırıklığının baş mimarı Sayın Aziz Yıldırım’dır. Acı ama gerçek, artık sahneden çekilmesi gerekiyor Aziz Bey’in, kusura bakmasın.

YORUM YAZ