MENÜ

Arıboğan'a kumpas!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bu ülkenin kalkınmasının önündeki en büyük engellerden biri de, hiç kuşkusuz liyakatın dikkate alınmamasıdır. Özellikle devlet yönetiminde politik tercihlerin büyük rol oynaması sonucu, iyi eğitimli, iş bilen kalifiye elemanlar saf dışı bırakılır ve sistem arızaya uğratılır. Bu öylesine sari bir hastalıktır ki, zaman içinde toplumun her kesimine nüfuz eder. Elbette futbolumuzun da bundan payını alması kaçınılmazdır. Başta kulüplerin antrenör seçiminde karşımıza çıkan grifit ilişkiler yumağı, öylesine etkin bir hâl almıştır ki, futbolun en tepe örgütlenmesi olan Futbol Federasyonu’nun yönetim kadrosunu da belirlemektedir. Hasan Doğan’ın ani vefatından sonra gelişen olaylar silsilesi, bu ilişki ağının ne derece genişlediğinin en açık göstergesi.
Merhum Doğan’ın naaşı henüz musalla taşındayken cami avlusunda başlayan çirkin pazarlıkların sonucunu hep beraber gördük. Haluk Ulusoy federasonundaki genel sekreterlik görevinde gösterdiği üstün başarı sonucu Hasan Doğan federasyonuna yönetici ve başkan vekili olarak giren Lütfi Arıboğan, adı etrafında çıkarılan şayiaların sonucu bir anda kendisini sürecin dışında buluverdi! Sebebi ise gayet basit: Federasyonun başına mutlaka Fenerbahçeli bir başkanı getirmeyi kafasına koymuş olan Aziz Yıldırım’ın, sırf Galatasaraylı olması hasebiyle kendisini istememesi. Galatasaraylı Haluk Ulusoy’u yıkmak için yıllardır elinden gelen her şeyi yapan ve sonunda muradına eren Aziz Bey, bu konuda öylesine kararlı ki, değil Galatasaraylı bir başkan, Sarı-Kırmızılı camiaya mensup bir başkan vekilini dahi hazmedemiyor. Kendine biat eden bazı federasyon yöneticilerini de kullanarak Lütfi Arıboğan’a baskı yapan ve görevinden feragat etmesine neden olan Aziz Yıldırım, şimdilik amacına ulaştı. Üstelik bunu, UEFA’da da etkin görevleri bulunan ve ülkemizi başarıyla temsil eden Lütfi Arıboğan gibi bir değeri yitirmek pahasına yaptı. İstenmediğini hissedince her onurlu insan gibi haklarından feragat eden ve geri çekilen Arıboğan’ın bundan sonra görev talep edeceğini sanmıyorum. Zaten bunu kendisi de deklere etti. Yazık oldu. Hem Lütfi Arıboğan’a, hem de Türk Futbolu’na... Bu gelişmeler, Hasan Doğan’ın ardından yine eski günlere döneceğimizin güçlü işaretleridir. 21. Yüzyıl Türkiyesi’nde bir federasyonun başına geçecek kişide aranacak özellik, sadece ‘Fenerbahçelilik’ mi olmalıdır?
Bu kafa, sağlıklı bir kafa değil!..

YORUM YAZ