MENÜ

İyidir, iyi!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Peşin peşin söyleyelim, Avusturyalı hakem adam olsa ya da Avusturyalı olmasa, ilk yarıyı 11 kişi tamamlayamazdı Dinamo. Hadi Vukocevic’i es geçelim, kasap El Kaddouri’nin onca bilinçli faülden sonra, o sahada hâlâ işi ne! Bir de Kazım var tabii. Aragones yokluktan katlanıyor. Ancak, ya hakemler! Bakalım hangi aklı başında ve futbolu bilen bir hakem atacak sahadan, İngiltere’de bile alt yapısını oluşturamamış, şu futbol garibini...
Sonra maça geçelim ve Edu’nun ilk 10 dakikadaki çabalarının, kalemizde gol olarak sonuçlanmamasını, onun için yeni bir başlangıç olarak gördüğümüzü ve buna çok sevindiğimizi belirtelim. Volkan’ı da hemen Brezilyalı’nın ardına ekleyelim. “Futbol öyle bir oyundur ki..” diyelim, bazen bir taraflarını yırtarsın ancak, yine de takımının ‘fol yok, yumurta yok’ken gol yemesini sağlayamazsın!..
Çocuğa sallayıp duruyorlar. Şilili’ye, Maldonado’ya yani. Oysa, bir kez daha, takımının en iyisiydi. İşini, verilen görevi terinin son damlasına kadar hakkıyla yapıyor adam. Bir de azar işitiyor, iki metre yanından geçen topa ayak uzatamayan, önündeki 20-30 metrelik kulvarları kullanmaktan korkan, olumlu tek bir orta bile yapamayan Gökhan’dan...
Sağdan, soldan bindirme yok, nasılsa sürekli koşuyor diye Güiza’ya şişirme çok. Selçuk topla bir dargın bir barışık, yanlış pas vermeye ezelden beri alışık! Taraftar da pek verimli değil, kafalar karışık. Alex tek çare, üretkenlik adına. O da hayalet sahada...
Hayalet, mayalet. Bitik hali bile, bir umut demek. Alex, çıkıp Burak girdi ya, “maç bitti” demek. Sonra de Emre’nin yerine Uğur girdi. Yine de, bu etkisiz oyuna bir puan iyi...

YORUM YAZ