MENÜ

Galatasaraylılık

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Galatasaray ile diğer takımların farkını arkadaşlarıma ve merak edenlere yıllarca şu şekilde anlattım, “Hangi kulübün herhangi bir genel kurulunu gördüyseniz bir de Galatasaray’ınkini görün. Farkı hemen anlayacaksınız”. Altı boş bir söz değil. Üyelerin birbirlerine saygısı, yükselmeyen sesler, nikaha gider gibi giyinen insanlardan oluşurdu genel kurullar. Maalesef son 10 senedir Galatasaray da Türkiye’nin yozlaşan ‘Sesi gür çıkan haklıdır’ modasına uydu. Halbuki Galatasaray’ın en büyük gücü sakinliği ve karşısındakine olan saygısıydı. En kritik seçimlerde bile sandıkta rakip olanlar sonrasında Pasaj’da kadeh tokuştururlardı. Seçim Galatasaray’da bayramdı, dostların ismi konmamış randevusuydu.

Büyüklere saygı

Son divan kurulu toplantısında eski başkanlardan Selahattin Beyazıt birkaç saniyeliğine de olsa kendisine oturacak yer aradı. Galatasaray toplantılarında ön sıralar çok önemlidir. Yazılı olmayan bir protokolü vardır ön sıraların. Orada oturmaya birkaç kere kürsüye çıkıp konuşmakla layık olamazsınız. Kimse size kalk demez, oturma demez. Sadece bir aynaya bakıp, “Acaba ben ilk sıraya oturabilecek deme ulaştım mı?” diye kendinize sorsanız yeterli olacaktır.

“Konuşma” denmez

Galatasaray’da hiçbir üye başka bir üyeye, “Ya böyle yap ya da bir daha konuşma” diyemezdi. Bu nedenle saygınlığıyla tanıdığımız eski yöneticilerden ve değerli büyüğüm Prof. Dr. Ahmet Özdoğan’ın kulüp eski başkanlarından ve Galatasaray’ın tüm birimlerinde de başkanlık yapmış hukuk profesörü Duygun Yarsuvat’a, “Yarsuvat hocamız, Dursun Özbek’e kefil oldu ve durum ortada. Eğer bu seçimde aday olmazsa, bu saatten sonra Galatasaray konuşamaz” demesine hem çok şaşırdım hem de çok üzüldüm. Değil Yarsuvat gibi 70 yıllık bir üyeye, kulübe dün üye olan bir Galatasaraylı’nın gelecekte söyleyeceklerine sınır koyamazsınız. Umarım seçim günlerinin heyecanıyla ağızdan kaçmış bir ifadedir. Sevgili Ahmet Ağabey’imin bu yanlış anlaşılmalara yol açacak ifadesini kendi yumuşak tarzıyla daha Galatasaraylı hale getireceğinden en ufak bir kuşkum yok.

Beyaz sayfa şart

Adnan Polat’ın ibra edilmediği genel kuruldan bu yana bağırış çağırış kulüp işlerinden eksik olmadı. Şu ana kadar kim ne yaptıysa, kim ne çektiyse unutmak, affetmek; artık adını ne koyarsanız koyun ‘Geride bırakmak’ büyük barışın ilk adımı olacaktır. Aksi durumda; kürsüdeki birkaç dakikalık pehlivanlara, kavgadan beslenenlere, hayatlarını liselilisesiz tartışmalarıyla kazananlara, küskünlere ve dışarıdaki düşmanlara çöreklenecek alan açılır. Galatasaraylılar’ın aklı Galatasaraylılığın ne olduğunu hatırlamaya yeter.

YORUM YAZ