MENÜ

Ada gerçekleri

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Galatasaray Adası 2006 yılından bu yana, zamanla artarak kronikleşen bir problem Galatasaraylılar için. İşletmeci ısrarla çıkmıyor, belediye Boğaz’daki onbinlerce imara aykırı yapılaşmanın içinde yıkmak için Galatasaraylılar’ın mülkünü seçiyor. Tabii ki dış etkenlerin yanı sıra camianın içindeki isimlerin ve bu süreçteki yönetimlerin de olumsuzluklarda payları var. Detaylı bir araştırmayla öğrendiklerimi aktarmak istiyorum. En azından neler olduğunu ve olabileceğini doğrularıyla görelim.

İşletmecinin Ada’yı Tahliye etmesi beklenen tarih 30 Kasım 2015 idi. 2006’da işletmeciliğe başlayan arkasında Memet Koçarslan’ın bulunduğu Mels Ltd. ile kontrat 2009’da yenilenmiş. Galatasaray’ın 2010 Mali Genel Kurul’unda ise üyeler tarafından oy çokluğu ile kontratın iptali kararı alınmış. Bu tarihten itibaren de dananın kuyruğu kopmuş. Galatasaray tarafından açılan davalar yönetimlerin ciddiyetsiz tavırları ve hukuk sistemimizdeki boşluklarla bugüne kadar uzamış. Bir de yıkım ile karşılaşmış olan mevcut yönetim işi ciddiye alarak problemi çözmeye çalışıyor.

3 ayrı dava var

Bir kere Memet Koçarslan’ın kontrolündeki Mels Ltd. işletmeci değil kiracı. Neden mi? Galatasaray bir spor kulübü ve mal sahibi olarak içkili bir mekan açamıyor, işletmecilik yapamıyor. Ancak kiracı olarak tayin ettiği şahıs ya da firma içkili lokanta işletebiliyor. Hukukun Galatasaray aleyhine olan en önemli boşluğu bu. Yazılanlarla işleyiş farklı. Koçarslan işletmeci olarak işin başına getirilebilseydi, kontratı sonunda kolayca çıkartılabilecekti. Buraya kadar olanlara yapacak birşey yok. İsterseniz bundan sonra neler olabilir, ona bir göz atalım.

Yürüyen 3 davadan ikisini mevcut yönetim açmış. Bir tanesi aşamalı bir dava; ilk gerekçesi Ada’daki açık alanın kapalı alandan fazla olması. Kiralanan tesisin açık alanı daha fazla olduğunda kontrat, süresi sonunda yeniden imzalanmalı. Malsahibi olarak kontratı yenilemezsen kiracın da çıkmak zorunda. Yargıtay’ın da bu yönde emsal kararları var. Eğer bundan bir sonuç çıkmazsa aşamalı davanın ikinci gerekçesi ise Genel Kurulu’un aldığı karar doğrultusunda sosyal bir tesise ihtiyacı olması durumu devreye girecek. Bu davanın en büyük sıkıntısı ise işletmecinin avukatlarının hakimin reddi yoluna gitmiş olmaları. Yani anlayacağımız şu anda bu dava işletmeci lehine uzuyor da uzuyor. Galatasaray’ın hukukçuları da biran önce bu davanın esasına girilimesini bekliyorlar. 18 Ocak 2018’de bu davanın seyri bir açıdan netleşebilir. Yine aynı tarihte başka bir dava daha var. İşletmeci Galatasaray Kulüp üyelerinden havuz girişi için ücret almaya başlamış ve ihtarlara yazılı olarak “Para almaya devam edeceğim” diye cevap vermiş. Bu durum yapılan anlaşmaya aykırı ve kulüp avukatları bu aykırılık nedeniyle sözleşmenin sona erdirilmesini istemişler.

Kaçak yapı davası

Bu dava ise Duygun Yarsuvat’ın başkanlığı döneminde açılmış. İşletmecinin Ada’da imara aykırı inşaat yapmış olması, bunun da sözleşmeye aykırı olması gerekçesi ile Galatasaray’ın kontratı tek taraflı fesih etme hakkı var. İşletmeci ise, “Ada 2 ile 4’üncü parsel devlete ait. Biz devletin işgalcisiyiz, Galatasaray bu bölümlerde bize karışamaz” dese de Milli Emlak’ın bu parsellerde de muhatap olarak evrimisili ödeyen Galatasaray’ı görmesi Sarı Kırmızılılar’ı umutlandırıyor. Bu davanın da duruşması 9 Kasım 2017’de görülecek. Bu bilgilerden sonra Galatasaraylılar yılan hikayesine dönen Ada meselesinde mutlu sona çok yakın görünüyorlar. Tek sorun ise zaman.

YORUM YAZ