Tünel!

Olaylı başlayıp; motivasyonun dağıldığı ilk kampın aksine, ikinci etapta büyük değişim var. Yine gözlerimiz takıma yeni katılan isimleri pür dikkat izledi. Yabancılardan başlayalım... Sivok, geldiği gündeki gibi aynı tas, aynı hamam! Oyunda kaldığı ilk yarı içinde varlık gösteremedi. Sürekli aksadı. Öyle ki, aynı dakika içinde gol kaçıran Holosko, dönen topta rakibin yakaladığı kontratakta, Sivok’un bölgesine kadar inip topu kornere attı. Zapotocny fizik gücünü iyi kullanıyor. Enine değil de, dikine oyunu sevdiği içini arkadan direkt paslar çıkardı. İleri çıktığında da kafayla ön direkte golünü atıp, akıllardaki soru işaretlerini silmeye başladı. İkinci yarı oyuna dahil olan Seriç henüz hazır değil. Yerli transferlerden Uğur İnceman, Cisse ile birlikte çift ön libero görevini üstlendi. Oyunda sırıtmadı. Ancak yaratıcılıktan da uzaktı. Maça sonradan dahil olan Tuna ise Baki’nin kopyası. Ekrem de iyi niyetine rağmen vasatı aşamadı.
Schalke, Alman liginin dişli takımlarından biri. Çok koşan, mücadele eden, iyi top saklayan bir ekip. Bir ara 5-6 dakika top göstermediler. Bununla birlikte aynı süre içinde o kadar pas yapıp topu saklamalarına rağmen, pozisyona giremediler. Zira, Beşiktaş çok iyi kademe anlayışı ve alan savunması yapmaya da başladı. Bu pres karşısında şaşıran Almanlar, daha fazla hücuma yönelince arkada açık verdiler. Bunu iyi değerlendiren Kartal goller buldu.
Sonuçta hazırlık maçı olsa da, birçok bilgiyi beraberinde getiriyor. Toptan değiştirilen savunmanın aynı şekilde amatörce gol yeme hastalığı sürüyor. Takımı takviyeler değil, eskiler taşıyor. Bütün handikaplara rağmen, Kartal’ı bir tünelin içinde düşünün. Ortam karanlık. Herkes önüne bakıyor. İlerde pek de uzak olmayan çıkışta güneş parlıyor sanki. Oraya; ışığa doğru koşuyorlar. Kendi aralarında tökezleyip kalmazlarsa, başka engel tanımazlar!