MENÜ

Bizi istiyor

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Burada bu maç için Balkan maçı da dediler, ev sahiplerinin maçı da. TC vatandaşı olup da Avusturya’da çalışma izni olan kişi sayısı bakımından Hırvatları ikiye katlamışız. Yan taraf Almanya ile İsviçre, ama Hırvatlar bu eve bizden daha fazla sahip çıkmışlar gibiydi maçtan önce. Hem Viyana’nın meydanları onlara teslim oldu, hem de Ernst Hapel Stadı.
Avrupa’nın göbeğinde bu kadar Türk’ün yaşadığı bir coğrafyada beklemedik bir şeydi bu benim için.

İş gruptan çıkınca knock-out’a dönünce her şey değişiyor takımlar için. Hatanın telafisi olmayınca, doğal olarak daha ürkek oluyor takımlar. Dün, en az bizim kadar ürkekti Hırvatlar da sahada. Böyle olunca da ilk yarı yoklama yumrukları ile geçti. Hırvatlar bir kere direkte kaldı, biz uzaktan bir iki kere yokladık. Zaten oyun düzenimizde uzaktan atılacak şutlar dışında alternatifimiz de yoktu, bunu değiştirecek oyuncumuz da.
İkinci yarıya, iki maç sonra geri dönmek zorunda olmadan başlamamız bir handikap mıydı, yoksa avantaj mı; bunu değerlendirmek gerçekten zor.
Her geriden geldiği maçın ikinci yarılarında daha pozitif futbol oynayan takım, ikinci yarıya ileri gitme niyeti pek de olmadan başladı ve bitirdi.
İşin garibi ne biliyor musunuz? Hırvatların hiç mi hiç kazanmaya niyeti yoktu ya da yok gibi oynadı uzatma boyunca. Sanki onlar da “ne olacaksa penaltıda olsun” der gibiydiler ve istedikleri de oldu.
Yine, “gittik” derken, geri döndük.
İnanılmaz, gerçekten inanılmaz.
İster inançlı olun, ister inançsız. İnandığınız şey her ne ise, emin olun o şey bizi istiyor.
Fatih hocamız, bir dörtlük yazıp, sonra okumaktan vazgeçmişti, arkadaşlarının ısrarı ile! Biz Hayyam’dan bir dörtlükle bitirelim yazımızı:
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
Bir ışık daha var, ışıklardan başka.
Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye.
Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka.

YORUM YAZ