MENÜ

İtirazım var

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Odaklanmamız gereken, yabancı sınırlaması değil, yerli üretimi. Yerli kavramıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kavramı birbirinden ayrılmalı. 4 ülke altyapılı, 2 kulüp altyapılı, 1 Türk kaleci zorunluluğu işi çözmez. Yabancı sınırlaması da toptan kalkmalı

2 yıla yakın süredir bu konuda yazıyorum. Mevzunun yabancı sınırlaması olmadığını, yerli kotası olduğunu savunuyorum.

Sağolsunlar karar vericiler, başlıkları, kavramların bir kısmını almışlar. Ancak temelde bir yanlışlık var.

Yerli kavramı yine yanlış ele alınıyor. Yerli oyuncu kullanan takımların finansal olarak ödüllendirilmesi iyi bir başlangıç. Ancak altyapıdan 28’de 6 yerli (Türkiye altyapılı) oyuncu olması yetersiz. İki katı olmalı. Ama ben şahsen 10 rakamına da razıyım. Eğer 28 olacaksa 14 doğru. Ama yerli kavramını doğru oturtmak lazım. Zaten sorun da burada.

Bir de temel bir yanlış var. Ozan Tufan dün 5 milyon Euro ediyordu. Bugün 1 eder ancak.

Ya da diyelim bir kulüp Mesut Özil’le önümüzdeki sezon için anlaştı. Birden yabancı statüsüne giriyor.

Beşiktaş, 1 yıldır yerliler üzerine plan yapıyor fakat birden ofsayta düştüler. Bu tip devrimsel değişiklikler 5 ay sonra birden devreye girmez. Zamana yayılır. Ama her şey birden baştan aşağı değişiyor. Bursaspor’un, Beşiktaş’ın zararını kim tazmin edecek?

Yerli ne demek?

İşin temeline dönelim.

Yabancı sınırlamasına pazar günü oynanan derbi örneğiyle bakalım...

Beşiktaş’ın ilk 11’inde sadece 4 yabancı oyuncu var. Peki geri kalan TC vatandaşları yerli mi? Hayır! Bunların sadece 2’si Türkiye altyapısından. Galatasaray’ın ise ilk 11’deki 6 TC vatandaşı oyuncusunun tamamı Türkiye altyapılı (yerli).

Öte yandan Galatasaray’ın yedeklerindeki oyuncular arasında TC vatandaşı 5 oyuncu olmasına rağmen bunlardan sadece 1’i yerli...

Sonuç: Koridordan çıkan 36’dan Türkiye altyapısında yetişmiş oyuncu sayısı 14. Yani %38... İlk 11’ler içinse bu oran %36...

Bu aslında ülke genelinde de farklı değil.

Türkiye’de forma giyen oyuncuların %25.3’ü yurtdışında yetişmiş. 77 milyon Süper Lig için 3 oyuncu yetiştiriyorsa, Avrupa’daki 4 milyon Türkiye’de 1 oyuncu satıyor. Artanları ve kariyerinin sonundakileri.

Tam 72 gurbetçi oyuncu Süper Lig’de forma giyiyor.

SONUÇ: Süper Lig’de forma giyen oyuncuların sadece %49’u Türkiye altyapılı. Almanya’da ise bu oran % 56.7. Sınırlama yok. Kota var. Ve başarı da... Hem milli takımda hem kulüplerde Hem de 55 oyuncuyu da bize satıyorlar.

İşte bakmamız gereken budur. Odaklanmamız gereken bu yabancı sınırlaması değil. Yerli üretimi...

Buna yönelik getirilen 4 ülke altyapılı, 2 kulüp altyapılı ve 1 Türk kaleci zorunluluğu işi çözmez. Göstermeliktir.

Unutmayın. Şu bir gerçek ki doğru oyuncu yetiştirmeyi sistemleştirmeyen bir piyasa, ekol (okul) oluşturamaz. Doğru oyuncu yetiştiremeyenlerin doğru yabancı oyuncu tercihi yapma ehliyetleri de şüphelidir. Ülkedeki yabancı sirkülasyonuna bakarak bunu görmek zaten mümkün.

Şimdi gelelim metoda:

1 - 14 yabancı sınırlaması gereksiz. Toptan kalkmalı. Bu ancak Almanya’dan Türkiye’ye oyuncu satan menacerleri korur. Sorun bu değildir.

2 - Yerli oyuncu kavramıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kavramı birbirinden ayrılmalı. 25 yaşına kadar Almanya’da yetişmiş bir oyuncu Türktür, milli takımda oynamalıdır, kardeşimdir. Ama yerli değildir.

3 - Yerli olmak 17 yaşına kadar Türkiye altyapılarında en az 3 yıl oynamak anlamına gelir. Pasaportun ABD, Gana, Almanya ya da Türkiye’ye ait olmasının önemi yoktur. Bu oyunculardan minimum 10’unu kadroda tutmak şarttır. Toplam 28 alıyorsanız, 14 Türkiye altyapılı olması şarttır.

4 - Bunu yumuşak geçişle yapabilirsiniz. Altyapı hemen üretmez. Misal, 2016/17 sezonundan itibaren ilk 2 yıl için en az 6, ikinci 2 yıl için 8, 2021’den itibaren 10 ya da 14 yerli oyuncuyu kadroda olmalı.

Sonra işin içine kısıtlama değil, teşvik girer ki bu konuda da bir çalışma yapılmış. Bu yazı yazılırken hala oranlar ve şekil belli değildi. 10 yerli oyuncu, 15’e kadar yabancı oyuncu hakkı demektir. Ya da belirlendiği gibi dediği gibi 14’e 14 olsun.

1- Her takımın 6 yabancı hakkı sabit ve ücretsizdir.
2- 6’dan fazla yabancı kullanmak isteyenler belli oranlarda altyapı fonuna harç ödemek zorundadır. (Kuşkusuz aşağıda vereceğim oranlar afakidir tartışılır ama fazla da düşürülüp ayarı kaçırılmamalıdır)
3- Ekstra iki oyuncu için (7. ve 8. oyuncular) maaşlarının %10’u*
4- 9. ve 10. oyuncular için %15*
5- 11. ve 12. oyuncular için %20*
9- 13. ve 14 oyuncular için %25*
10- 15. oyuncu için %50’si*

*Sıra hilesine karşı herbir oyuncunun maaşının ayrı ayrı hesaplanmasındansa yüzdeler ortalama maaş üzerinden de yapılabilir. Bu oranlar yabancı altyapılardan yetişmiş TC pasaportlu oyuncular için %50 oranında indirilir.

11- Altyapı fonunda toplanan para 6 yabancı barajına sadık kalan kulüpler arasında bölüşülür. Ya da 6-8 veya 6/10 yabancı kullanan takımlar arasında belli oranlarla paylaşılır.

Yani misalen Fenerbahçe ve Galatasaray 15 yabancı alacaksa bundan 6 yabancı kullanan misalen Gençlerbirliği ve Akhisar ödülünü alır. Sorun böyle çözülür.

Tabii ülkedeki Prolisans sahibi altyapı hocalarını artırarak ve altyapıda bulundurma sorumluluğunu artırarak.

Borcu olan kulüplere yabancı oyuncu alma yasağı koymak yanlıştır. Toptan yabancı transfer yasağı konulmalıdır.

Aydınlar döneminde dağıtılan UÇK yeniden kurulmalıdır. Oyuncular paralarını TFF’den daha para kulübe gitmeden tahsil edebilmeli. Ödemeyen kulüpler yeni transfer yapmamalıdır.

Kısacası UEFA Finans kriterleri acımasızca uygulanmalıdır.

Ve son olarak yabancı kısıtlaması yerli oyuncuların ücretlerinin aşırı artmasına neden olmaktadır kuşkusuz. Misal Selçuk, Galatasaray’dan aldığı parayı Avrupa’da bulamayabilir. Bu doğrudur ve artık bu sorun çözüldü. Ama unutulmamalı ki Melo da aldığının yarısını dahi bulamaz herhangi bir büyük ligde. Sorun sadece yerli oyuncularınınkinde değil, genel ücret politikalarındaki, denetimsizlik ve plansızlıktır. Almanya da sınırlama yok ama %56.5 yerli kullanıyor, biz ise bu yıl %49.5 kullandık. Unutmayın...

YORUM YAZ