MENÜ

Firar

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Fiyaskodan fiyakaya geçiş yapmaya çalışan bir takım. Seyircisinin çokça terk ettiği ama taraftarının asla yalnız bırakmadığı bir forma.
Tribünleri mayınlanmış, sevgi ve destek yerine gerginlik, hayalkırıklığı, korku, tehdit ve infaz havası altında ayakları dolanan bir kulüp... Bu sezon taraftarlarından çok rakiplerine umut veren, onları güldüren futbolcu topluluğu...
Asgari ücretli gibi kazandığı topu, mirasyedi rahatlığıyla harcayan, durduk yerde kendi ayağına dolanan, kendini inkâr eden, kendini unutturan, futbolun temel alfabesi hafızasından silinmiş bir Fenerbahçe...
Pozisyonlar vermesine kimsenin diyeceği bir şey yok da, evinde baskı yemek ve zaman zaman mahkum oynamak tahammül limitlerinin çok çok üstünde... Duran top ve orta saha krallığı feshedileli zaten çok olmuş.
Bu sezon forması hariç her şeyi firarda; özgüveni, yeteneği, yardımlaşması, inancı, arkadaşlığı, soğukkanlılığı, olgunluğu, karizması, kariyeri... Yani tekmili birden.
Tıpkı kâbuslarda olduğu gibi, korkunç bir şeyden kaçarken, ayakları geri geri koşan bir hâl. Bir galibiyetten çok daha fazlasıydı. Ancak boş kaleye giden iki topun Uğur Boral ve Roberto Carlos tarafından çıkarıldığı da göz ardı edilmemeli... Biraz kıpırdanma ile bu oluyorsa, arızalar ve aksaklıklar giderildiğinde neler neler değişir! Bunun için de, transferden çok, sadece futbolcuların kendilerine inanmalarına ihtiyaç var. Geçen seneki gururu yaşatan bu çocuklardı çünkü...
Barış Manço, “Gökler ağlıyor dostlar, ben ağlamışım çok mu?” diyordu. Deivid’in golü, sipariş üzerine bu kulübe tabut biçenlere, darağacı kuranlara, infaz ve merasime hazırlananlara armağan olsun!

YORUM YAZ