MENÜ

Dünyanın zirvesi

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Meleklerin kanatlarını ve cinsiyetini tartışmaktan, ülkenin ve dünyanın tartışmasız gerçeklerine geçiş yapamıyoruz bir türlü. İçi boş bayat söylemlere aşık olduğumuzdan, yapılması gereken basit eylemlere yoğunlaşamıyoruz. Hala ‘koçum, aslanım, yiğidim’ hamasetini bir futbol sistemi veya felsefesi zannediyoruz. Medyanın da, bu bin kere tekrar edildiği halde aynı reytinge ulaşan Kemal Sunal filmleri gibi ucuz, ama prim yapan bu eyyam kültürünü pompalamaktan vazgeçmeye niyeti yok.
Dünyanın en pahalı, en yetenekli futbolcularını, en mükemmel teknik direktörünü bir araya getirseniz ve hatta takım olmayı da başarsanız bile her rakibi yenemezsiniz, her yıl şampiyon olamazsınız. Kolay maç da yoktur, küçük rakip de... Futbolun kanıtlanmış doğrularını, olmazsa olmazlarını yerine getirmeyen, ciddiyetini kavrayamayan hüsran yaşamaya mahkumdur. Bunları aşsanız bile ‘şans, sakatlık’ gibi hesaplanamayan faktörlere takılıp tökezleyebilirsiniz. Ancak iyi futbolun, iyi futbolcuyla oynanacağı gerçeğini de inkar edemezsiniz.
Yıllardır sistemlerden konuşmak yerine, sembollerden medet umuyoruz. Doktor yerine üfürükçü peşinde koşan çağdışı kafalar gibi. Çünkü sistem oluşturmak zahmetli; çalışma, emek ve yatırım gerektiriyor. O halde düşman başına!
Kulüplerin durumu futboldan daha vahim. Bir kaçı hariç hepsi dernek statüsünde. Yani kulüplerin kasasını hortumlayanlar, borçla batıranlar genel kurulda ışık hızıyla ‘ibra’ ediliyor. Kalkan ya da kalkmayan o eller ne adamları, ne ayıpları temize çekti bugüne kadar. Bir kere aklandıktan sonra usulsüzlükler tespit edilse bile, yasaların eli kolu bağlı. Yaptırımsız bir dünya. ‘Ele güne rezil olmayalım’ korkusuyla ne yüz kızartıcı olaylar ört bas edildi bugüne kadar.
Dernek yapısındaki kulübü soyup soğana çevirmek çocuk oyuncağı. Kulüpler yasası çağdaş dünyaya uygun olarak değişsin, suçlar cezasız kalmasın diye yırtınan, federasyona baskı yapan da sadece Fenerbahçe. Bu kulübün potansiyelini harekete geçiren devrime karşı, ortaçağ kafalı bir direnç var. ‘Dünyanın en güçlü ve en büyük kulübü olmak’ gibi vizyonlarüstü bir hedefe karşısında ‘küçük olsun, bizim olsun’ ilkelliğiyle kıvranıyorlar. ‘1 milyon üye’ projesi uykularını kaçırıp, sancılara yol açıyor. Yıllık aidat 60 kuruştan 50 YTL’ye yükseltildiğinde mahkeme kapılarını tırmalayan da, giriş aidatı 1 milyar liradan 10 milyar liraya çıkarılıp, halkın takımı ile halk arasında dikenli barikatlar örenler de aynı kafaydı. Yolu yok artık; o duvarlar yıkılacak!

YORUM YAZ