MENÜ

Daha ne desin!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

3 Temmuz komplosunu yapanların isimlerini açık açık zikretmemesi muhtemelen dava açılmasının önüne geçmek için gard almaktan ibaret. Çünkü karşınızda varlığıyla soyut ama sonuçlarıyla somut vahim bir yapı var. Ve tabii bu güne kadar onlara yıllarca göz yumanlar.

Bu bir dört koldan saldıran bir algı operasyonuydu. Fenerbahçe buna karşı algı yönetimi yapamadı; burası çok net. Yaşananlar yaşandıktan sonra harekete geçildi. Bütün eksikliklere rağmen, kim ne derse desin bu ülkede ÖYM’lerdeki hukuksuzluğu ve paralel yapıyı açıktan ilk ifşa eden bu direniştir. Başbuğ’un teröristbaşı olmakla suçlanması ve buna isyanı bile kargaşa arasında boğuldu gitti.

Paralel yapı hala yargı ve emniyette yoğun biçimde varken, daha çeyreği bile temizlenememişken, oranın buranın imamları ortaya saçılmışken, dosyalar Pensilvanya’ya taşınırken ve onu temizleyecek irade de belliyken Aziz Yıldırım en fazla bu kadar açık konuşabilirdi. Yargıtay 5. Dairesi üyelerinin tamamının 12 Eylül referandumu ile geldiğini ve Başkanı’nın da iki buçuk ay önce atandığını da vurgulamaları gerekirdi. Başbakan Erdoğan’ın “HSYK’da paralel yapı var” tespiti ile “bu ikinci İstiklal mücadelesi” sözlerini de ortaya dökmeleri lazımdı.

Ahmet Hakan çok titizce hazırladığı can alıcı soruları cesurca yöneltti. Gürültüye, dağınıklığına boğuntuya gelmesine asla izin vermedi. Gerçekten kutlamak lazım.

Son bir not: Eğer camia direnmeyip Aziz Yıldırım’ın kellesini verseydi, kimse “biz yapmadık kedi yaptı” diye mesaj verme kuyruğuna girmezdi. Çünkü Fenerbahçe’yi kimse tehdit edemez. Çünkü Fenerbahçe camiası oy potansiyeliyle en ağır siyasi bedeli ödetebilir. Bunu da herkes biliyor. Zaten ele geçirme opreasyonunun temelinde de bu var.

YORUM YAZ