MENÜ

Aşağılık provokasyon

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Medyanın kerameti kendinden menkul fularlı şeyhi, işini gücünü bırakmış, yalan ve dolanlarıyla Fenerbahçe’yi hedef göstermenin peşinde yine. Onun devşirdiği mürit kalemşörler de etrafında pervane, el birliğiyle aşağılık senaryolar üretiyorlar. Ulusoy’un gidişinden bu yana, arkasından ağıt üstüne ağıt yakıyorlar.
Bu yeni bir durum değil, şaşırtıcı hiç değil. Bıçakcı döneminde de yaşanmıştı aynı senaryo. Bıçakcı’nın Galatasaraylılığı yetmemişti onlara, çünkü dürüsttü. Bütün korkuları Fenerbahçe’nin başarısı ve bunu engelleyebileceğine bel bağladıkları şer odaklarının tasfiye edilmesiydi. Şimdi bu uğurda dünyanın en efendi adamlarından Kemal Dinçer’i bile ateşe atmaktan, ismini bulandırmaktan çekinmiyorlar.
Aynı kişiler Fenerbahçe’nin yendiği her takım ve hocasını, yine bazı ithamlarla töhmet altında bırakıyorlar. O maçları yöneten her hakemi de yerden vere vuruyorlar. Ancak hakem Fenerbahçe’yi ya da Beşiktaş’ı katletmişse baştacı. Kendi meftunu oldukları takımın lehine yapılan bariz hakem hatalarından, 3-5 metre ofsayttan atılan gollerden bahseden bile yok. Can derdine düşmüş Kasımpaşa’ya bile saha içinde ricada bulunanlar(!) kimin futbolcularıydı? Şu ligde lehte ve aleyhte yapılan hakem hatalarını düşüp ekleyin bakalım, ligin zirvesi nasıl şekilleniyor?
Bu ülkede temiz futbol oynanacaksa, bataklık kurutulacaksa, önce şu 10-15 senenin açtığı yaralar deşilip, irini ortalığa dökülmeli. Herkesin kendi arasında bilgiç bilgiç konuşup, ekranda kelamını bile edemediği karanlık dönem. Ama nerede?
Bu yaptırımsız dünyada ne yaparsan, ne söylersen yanına kâr kalıyor işte. Ancak bizim gibi çıkıntılar, sadece “Milli Takım’ın alt kadroları neden hep Galatasaraylı ve Trabzonsporlu futbolculardan oluşuyor?” diye bile sorunca, anında tazminat davası açmaktan geri kalmıyorlar.
Türk Futbolu’na kin ve öfke pompalamak, bir takımı ve başkanını hedef göstermek dışında yaptıkları hiçbir şey yok bugüne kadar. Buna Genelkurmay Başkanı ile Başbakan’ı da dahil ederek hem de... Neymiş, ikisi de Fenerbahçeli’ymiş. İyi de, o başbakan döneminde tarihin en büyük kıyağı yapılmadı mı Galatasaray’a? Seyrantepe kimin icraatı? İşin bürokratik kısmını çözen, Canaydın’la sürekli Ankara’ya gidip gelip mekik dokuyan Hasan Doğan değil miydi? Peki ya Vakıfbank’ın sildiği onca faiz borcu hangi kulübe aitti? Bir de takım mı değiştirmeleri gerekiyor güzel hatrınız için? Bu şahısların Mehmet Ağar’lara, Mesut Yılmaz’lara bir itirazını duyan oldu mu hiç? Bu utanmazlıktan gına gelmedi mi artık, yeter be!

YORUM YAZ