MENÜ

Gümüş değil pırlanta

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Sinan’a dönük ve sevginin temelinde yatan gerekçe attığı goller değil. Geldiği sene ev tutup keyfine bakmak varken Florya’da tesislerde yaşamayı tercih etmesi. Her antrenmanı, her 21 yaşaltı takımı maçını, A takımda bulduğu her dakikayı yüzde yüzle oynaması... Amatör bir takıma karşı A takımda attığı ilk golde gözyaşlarını tutamayacak kadar gururlanması...

Bugüne kadar gördüğümüz kadarıyla o iyi bir profesyonel. Herşeyi samimi. Basit ve faydalı oynuyor. Taraftarlar da, önemli rakam kazanan ağabeyleri “Tafra” ve “Kulis” yaparken yalnızca işini güzel yapmaya konsantre olan Sinan gol attığında bizzat kendisi atmış gibi seviniyor. Karakter olarak değişeceğini sanmıyorum, takım ve kulüp için büyük kazanç...

Futbola yabancı başkan

Her zamanki maçlardan birini seyrettik. Elindeki klas oyuncularla rakibe ceza kesmekte mahir Galatasaray, top rakipteyken de ligimizin en kötülerinden biri olduğunu yine gösterdi. İlk golde Sneijder’in Podolski’ye, ikinci golde Yasin’in, üçüncü golde Podolski’nin Sinan’a verdikleri gol pasları çok güzeldi. Kayserispor ilk devrede Galatasaray’dan daha çok pozisyona girdi. Tabelanın böyle olmasını çoğu zaman olduğu gibi iki kaleci arasındaki klas farkı belirledi. Muslera kurtardı, Abdülaziz kurtaramadı. İkinci devre daha da kolaydı.

Dursun Özbek, Şansal abiye kadro açısında geçen seneyle arada bir fark olmadığını güzel güzel anlattı. En önemli değişiklik futbola yabancı olduğunu düşündüren başkan ve yöneticilerdi. Sonuç, geçen seneden 26 puan az toplamak, ilk 5’e girememek ve UEFA’den gelen cezayı 1 seneye indirmek için Fenerbahçe’yle oynanacak finali beklemek. Bu kadroyu Lucescu bile bu yönetime rağmen takım haline getiremeyebilir!

YORUM YAZ