MENÜ

Göster farkını Daum

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Daum, elmalı kek kıvamındaki Türkiye Ligi'nde üst üste 13. maçını kazanıp taraftarını istatistiksel anlamda bir kez daha mutlu ederek, durumu idare edecekti. Olmadı... Çünkü kazandığı 12 karşılaşmanın 8'ini tek farkla kazanan, son 8 dakikada attığı gollerle puantaja ekstra 11 puan yazdıran Fenerbahçe bir yerde takılacaktı ve karşısında da Szymkowiak'la hücum karakterini tekrar kazanan Trabzonspor vardı. Fenerbahçe yine yürüyerek kazanmaya çalışırken, Trabzonspor çağdaş futbolla karşısındaydı. Halilhodziç 19'luk Ufukhan'ı cesurca Alex, Anelka, Nobre'li forvetin önüne atarken, Fenerbahçe'yi, maçın 10. dakikasında net bir pozisyonu ofsaytla kesen ve skor 2-1'ken net bir penaltıyı vermeyen hakemlerle, (Brezilyalı olmadığı için olsa gerek) kulübeye hapsedilmiş Semih kurtarıyordu. Hakemler sonuca etki eden hatalarını sürekli Fenerbahçe lehine yapmasa Daum şimdi ne anlatacaktı merak ediyorum. Diliyoruz ki, Daum'un takıma yaptığı katkı Avrupa Kupası maçında ortaya çıksın. Yoksa bu kadro, bu yönetim ve taraftar gücüyle senede 2 milyon Euro’ya vasat bir Türk antrenörle de bu istatistikleri gerçekleştirebilirdi... Tomas’ın terbiyesizliği... Evinde Lider’e yenilen Galatasaray yaptığı onca transfere rağmen yalnızca 2 maç kazanan Ankaraspor karşısındaydı. Yine sezon başından beri olduğu gibi hakem şanssızlığı da yaşadı. Ümitli olduğumuz Fırat Aydınus, Mondragon'a yanlış bir sarı kart çıkartmasının ardından, Jaba'nın kendini atmasına da penaltıyı yapıştırınca Galatasaraylı futbolcular çileden çıktı. Hakeme karşı biten güven ve duyulan öfke, Ersen Martin'in yaptığı faule ‘devam’ demesiyle patladı. Tomas yaptığı terbiyesizlik ve hakemin en doğru kararıyla takımını en az 3 maç yalnız bıraktı. Karan tüm medyanın Gerets'e yaptığı eleştirideki haklılığını ortaya çıkardı. Ve en önemlisi Ayhan hiç bir eksiği kalmamış şekilde sahadaydı... Tigana ile bir başka Zenit karşısında sezonun en iyi futbolunu ortaya koyan Beşiktaş ligde başaltını yakalayacak performansa nihayet kavuştu. Futboldaki tempo artışı, kanatların iyi kullanılışı, kulüplerin yabancı tercihini Fransız ekolünden yana kullanması gerektiğini düşündürdü. Daum'un statik futbolundansa, Tigana'nın tempolu ve nispeten riskli futbolunu tercih ederim. Kayseri-Sivas maçı Anadolu'da haftanın karşılaşmasıydı. Gerilimi bu kadar yüksek bir maçta zihinlerde Balili'nin yaptığı çirkinlik ve Lorant'ın yaptığı terbiyesizlik kaldı. Lorant bir lider olarak haklı bile olsa haksız duruma düştü, takımına yaptığı olağanüstü katkıya da gölge düşürdü. Tek haklı olduğu şey Petkoviç'in kırmızı kartına yaptığı yorumdu: "Petkoviç'in yaptığı aptallık." Rize’nin rakibi tribünde Rizespor-Erciyes maçı konuk takımın deplasmanlardaki başarısının rastlantı olmadığını gösterirken, iki gerçeği de gözler önüne serdi: 1-Rizespor'un en büyük rakibi taraftarı. Teknik adamından futbolcusuna herkesi şaşkına çeviriyorlar. Hiçbir şeyi beğenmiyorlar. Gölge etmesinler yeter. 2-Aytekin Durmaz bu kadar tekme tokat ve terbiyesizliğe bir kırmızı çıkartmıyorsa, hakemliği tartışılmalıdır. Kuddusi Müftüoğlu'nun yardımcısına uyarak verdiği penaltıda gösterdiği kırmızı kart doğruydu, ama 5 Sivaslı'nın ceza sahasına girmesine rağmen penaltıyı tekrarlatmaması büyük hataydı. Kendisine 8.3 veren gözlemcisine minnettar olmalı!

YORUM YAZ