MENÜ

Ev hapsi sona erdi

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Yorumcular bağnaz. Ağırlıklı olarak. Bunu hem taktik hem durum analizi için söylüyorum. Seçtikleri modele ve kişiye öyle sıkı sarılıyorlar ki, yeniliklere ve değişimlere anlam veremiyorlar. Farkettiklerinde zaten ortada somut başarı oluyor.
Bir dönem seri başarılar yüzünden Gordon Milne tarzı tek doğruydu. Futbol yeni çağını açtıktan sonra da Fatih Terim ve Lucescu. Yorumcular bölündü. Taparcasına Fatih Terim’in her hareketini kitaplaştıranlar ve anti-tez gibi Lucescu’ya sarılanlar. Sonra Lucescu felsefesi öne çıktı. Avrupa Kupaları’nda ancak o sistemle ayakta kalınırdı ki, hakkını vermek gerek Galatasaray ile kulüpler tarihinin en büyük 2. başarısını elde etti, Beşiktaş’la UEFA’da çeyrek finali gördü. Neyse, Hakan Şükür’den başka ideal forvet, Lucescu’dan başka modern futbol oynatabilecek kimse olamazdı! Skor için hemen defansif anlayışa dönülmeliydi. Rakibinizin ismi büyükse ilk çözüm orta sahaya ekstra adam koymaktı. Sertlikti. Futbolun sinsi yönlerinden faydalanmaktı. Bunu ezberletmeye çalıştılar. Tıpkı pivot santrfor takıntısı gibi.
Türkiye Ligi putlara mahkum oldu. Eğreti taklitlere. Tek tip ve yaratıcılıktan uzak, yeni şeyler denemeye cesaret edemeyen, korkularını futbolcularına aşılayan, maç seçen, futbol oynamayı geri plana iten zihniyetler çoğaldı.
İstenildiği kadar reddedilsin. Yorumcular ve başlıklar, Türk teknik direktörleri feci derecede yönetiyor, yönlendiriyor. Zira samimiler, dertleşiyorlar. Yorumcular akıl hocası kesiliyorlar. Tanımasalar bile yazdıkları bir köşeye çörekleniyor. Bu, eleştiriden pay çıkarmak değil, çizilen kıyafete uymaya itilmektir.
Zico ve Fenerbahçe’yi bağnaz ortam ne kadar sağlıklı değerlendirebilir? Ya da diğerlerini, öncekileri... Yorumcular teknik adam olsalar Fenerbahçe’nin geçen yazki kadrosunun başına geçmeye cesaret edemezlerdi. Geçseler hemen Lucescu taktiklerine sığınırlardı. Hayal etmeyenlerin, yapılabileceğine inanmadıkları şeyler üzerine uğraşanları anlaması zordur.
Zico bu kadroyla, iki üç günde bir takımın kurgusunu değiştirse nisan ayına Avrupa’yı taşıyamazdı. Real Madrid, Barcelona her maça aynı oyun anlayışıyla çıkıyor. Arsenal tamamen yedekleri sürse de tertip değişmiyor. Pas akışları, hücum setleri, savunma paylaşımı... Fenerbahçe haddini aşıyor. Ama iyi ki aşıyor. Bu ülkenin biraz farklı şeyleri görmeye ihtiyacı var. Paslarını temizlemeye.
Lippi “takımın kimliği ve oyun organizasyonu olmalı” diyor. Çok temiz, basitçe. Fenerbahçe şimdilik bu en güç aşamayı geçiyor. Sahada yaptıkları rastlantı değil. Devamlılığını bozmazsa, saha içi esnekliğini bir iki yıl içinde sağlayacaktır.

YORUM YAZ