MENÜ

Yabancı düşmanlığı!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Geçenlerde kanallar arasında gezerken ntvspor’da Sergen Yalçın’a rastladım. Öfkeli ifadesiyle yabancı hocaların yararsızlığından, dünyanın parasını aldıklarından, Türk hocalara haksızlık yapıldığından dem vuruyordu. Artık kendisinin buna izin vermeyeceğini söyleyince, “Daha neler” diyerek kanalı değiştirdim. Yakın zamanda Ertuğrul Sağlam’dan önceleri de Yılmaz Vural’dan, türlü çeşitli hocalardan, televizyon yorumcularından duyduğum bu ‘sinik yabancı düşmanlığı’na dayanamadım çünkü.
Biliyorum ki, bilimin, bilginin vatanı, milliyeti, ırkı olmaz. Aspirini yutarken, Ferrari’ye binerken, x-ray’den geçerken, MR’a girerken kimse “Bu gavur icadı” demez.
Artık unutuldu, geçmişte ‘beyin göçü’ diye bir tartışma vardı. Biz “Bilimin vatanı olmaz” tezini savunanlar, sorunun bilim için yurt dışına gitmekte değil, egemenlerin elinde toplanan bilginin insanlığa yayılmıyor oluşunda, buna izin vermeyen dünya sisteminde olduğunu söylerdik. Hala aynı şeyi düşünüyorum.
Bu ‘yabancı hoca’ mızmızlanması, mızmızlananlar farkında olmasalar bile ‘yabancı düşmanlığı’nın yapı taşlarındandır. Kim bu ülkede oynanan futbola Brian Birch’ün, Jupp Derwall’in, Gordon Milne’in katkılarını inkar edebilir?
Ya, bu ülke kimliğini taşıyan hocaların büyük bölümünün kendini geliştiremiyor, futbola yenilik getiremiyor oluşuna kim itiraz edebilir. Bilimsel gelişmeler, tıp biliminin yeni olanakları ışığında yeni antrenman programları uygulayan kaç hocası var bu ülkenin? Yeni ve farklı maç stratejileri geliştiren kaç ‘yerli hocası’?
Bu cehalet dolu bakış yüzünden, “Hoca değil” diyerek neredeyse arkalarına teneke bağlanıp gönderilen ‘yabancı hoca’ları hangi önemli takımların başında gördüğümüzü bir hatırlayın bakalım..
Bütün bunları Sergen Yalçın gibi bir ‘idman kaçkını’nın ağzından duymak daha da komik kaçıyor. Lucescu’yu ‘yabancı’ saymıyor olsa gerek, ondan övgüyle söz ediyor Yalçın. Müthiş yeteneğini futbolculuk kariyeri boyunca yarım sezonu geçmeyecek maç sayısıyla sınırlı tutan, futbolcuyken gazeteci ve yorumculara ‘sallama’ konusunda en az oyunculuğu kadar maharetli olan Yalçın’ın şimdilerde masanın öte yanından söyledikleri de ayrıca ibret verici...
Bu ‘yabancı hoca’ alerjisi taşıyanlar nedendir bilinmez ‘yerlilerin’ ateşi attığı takımları küme düşmekten kurtaran Saffet Susiç, Gigi Multescu, Milorad Mitroviç gibi hocalardan da hiç bahsetmezler öte yandan.
‘Yabancı’ya itiraz edeceğim derken çoğunlukla ağızdan çıkanı kulak duymaz. Milliyetçi söylemin insanı götüreceği yerleri tahmin edebilmek için insanlık tarihinin en dramatik, en dehşet verici zamanlarını hatırlamak gerek. Tarih bu dilin ön ayak olduğu acılarla doludur. Faşizm, nasyonal sosyalizm, ırkçılık hep ‘öteki düşmanlığı’ üzerinden şekillenmedi mi?

YORUM YAZ