MENÜ

Türkiye için futbol vakti!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bizim ülkede oynanan futbol hepimizi yanıltıyor ve bu oyunu yanlış anlamamıza neden olduğu gibi çoğumuzu oyundan da uzaklaştırıyor. Yapılması gereken bu denli basit; oynayacaksın... Yenersin, yenilirsin o ayrı. Beşiktaş dahil Avrupa’ya çıkan tüm takımlar yener/yenilir her maçta çok kıymetli işler yapıyorlar. Avrupa’ya çıkınca gözle görülür biçimde bir düzen tutturulmasının nedeni kendi oynama biçimleri olduğu kadar rakibin oynama düzeni ve arzusu. Böylece ortaya bizim buralarda hasret olduğumuz izlenir bir ‘futbol karşılaşması’ çıkıyor.

Dün akşam ilk yarı boyunca tıpkı Arsenal maçlarında olduğu gibi gol olacak fazlaca pozisyon üreten ancak atamayan bir Beşiktaş vardı. Ve karşısında neredeyse tek pozisyonla golü bulan Tottenham. Gel de ülkenin sabah akşam Theofanis Gekas konuşmasına şaşma!..

Doğru müdafaa oynayan bir takım olan Beşiktaş, iki sezondur gol sorununu çözemiyor. Dün akşam da görüldü, çıkamayan iki bekle gol sayısını artırabilmek çok güç. Nasıl ki müdafaanın ilk yüklenicileri Atiba/Veli oluyor, hücumda da iş ağırlıklı olarak Töre/Olcay’a kalıyor ki, bu da ‘hücum çeşitliliği’ni sakatlıyor.

Gerçi dün akşam bir takım hücumda ne yapması gerekiyorsa Beşiktaş hepsini yaptı ancak olmadı. Maç boyunca aradı durdu, bir deplasman takımı olarak rakibini bunaltıp son dakikalarda da Ba’nın penaltı golüyle alması gerekenin azına razı oldu. Bu arada penaltı olmasa gol de kesin değildi, onu da atlamayalım!..

Beri yandan bu tempolu ve zevkli maç için hakem Manuel Grafe ve Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi taraftarı tribüne özendiren İngiltere Futbol Federasyonu’na da teşekkürü bir borç biliriz...

Arsenal eşleşmesinden bu yana aynı şeyleri söylüyorum. İngiltere’deki oynama alışkanlığı, rakip kurguyu çözmek ve uygulanabilir planlama için en ideal ortamı sağlıyor.

Bu nedenle bu maç esasen bir gün önce Galatasaray’ın da nasıl oynaması gerektiğine dair önemli dersler içeriyordu. Üçlü müdafaayla macera aramak yerine tıpkı Beşiktaş’ın hem bu maç hem de Arsenal maçlarında uyguladığı gibi, arkada sağlam dörtlü ve önlerinde ise Melo/Yekta (Atiba/Veli) düzeniyle oynansa maç en azından son bölüme taşınabilir ve ‘puan ihtimal oranı’ artırılabilirdi.

YORUM YAZ