MENÜ

Susun!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Önümüzde 2 yol var. Ya bu insanları ciddiye alıp, sinir sahibi olacağız. Ya da, “Yahu bu ne güzel ülke? Futbol üzerine ciddi hiçbir fikri olmayanlardan enteresan bir televizyon formatı bulmuşlar. Önde eni konu futbol oynanıyor, fonda bizimkiler radyo tiyatrosu yapıyor” diyeceğiz... İkinci yola dalayım diyorum, ‘sinirim’ el vermiyor. Bitirdiler pilimi.
Daha bizim maçın oynanacağı akşamın gündüzünde, Milliyet Spor’un şefi Cem Şengül’ün odasında oturuyoruz. Ülkemizin hatırı sayılır futbol yorumcularından biri şuna benzer bir şeyler söylüyor: “Portekiz’le berabere kalmak bile düşünülemez. Eğer Scolari Sırp futbolcuyu yumruklayıp 3 maç ceza almasaydı gruptan bile çıkamazlardı.” Ben önce, “Yok artık daha neler” diye sinirle yerimden fırlıyorum, sonra sakinleşip “Affet gitsin aldırma/Büyüklük sen de kalsın sonunda”yı söyle söyleye işimin başına dönüyorum.
Şampiyona başlayınca anlıyorum ki, o yorum haberciymiş.. Gerek atv’deki TRT maç anlatıcıları, gerek Lig TV’dekiler işlerini eni konu iyi yapıyorlar. Ama o yanlarına yorumcu diye oturtulanlar yok mu? Hayır, mizah desen mizah değil, oyuna dair bir ipucu verecek desen, o hiç değil?
Hiç izlememişim demek ki, yıllardır yorumculuk yapan Fenerbahçeli eski bir futbolcu “Şu sağ kanattaki çocuğa dikkat” çekiyor sık sık. Kimseyi tanımıyor, oyunu anlamıyor! Ya da anladığını anlatamıyor. Dersiniz spiker, mahalleden arkadaşı olan yorumcuya, “Baba gel maçı birlikte izleyelim” demiş, oturmuşlar kahveye televizyonun karşısına takılıyorlar, biz de dinliyoruz.
Maç boyu ne dediğini hiç anlamadığım Galatasaray kökenli bir başka yorumcu daha kurnaz! Eski bir ‘Siu numarası’na başvurup oturduğu yerden ısınmaya gönderilen Alman futbolcuları kesip, “Şimdi Kuranyi zamanı” diyor. Eee ama, biz de gördük Kuranyi’nin ısınmaya gönderildiğini o ara. Yemezler hocam!
‘Radyo tiyatrosu’ndan replikler saymakla bitmez. Arkadaşlar Cem Yılmaz gibi, ‘esprili yoruma’ boğuyorlar bizi. Maç bitince de aklımızda hiçbir şey kalmıyor onlardan geri. Bunlarla sınırlı değil asabı bozanlar. Eski Beşiktaşlı bir ‘yıldız futbolcu’ işi, “Ballack bana göre sıradan bir oyuncu” diyecek kadar ileri götürüyor. Pes vallahi! Hatırlamış olacak ki Chelsea’yi, bir iki “ık, mık” ediyor ardından, ancak haliyle direksiyon hakimiyetini kaybettiğinden bariyerlere çarpa çarpa uzaklaşıyor kaza yerinden. Kaporta haşat haliyle. Yanında oturan eski Galatasaraylı futbolcunun ise ne dediğini anlayan biri varsa ve bana tercüme ederse minnettar kalacağım inanın.
Diyeceksiniz ki, “Kardeşim zorun nedir? Dinleme, bas tuşa geç...” Doğru da, öyle olmuyor işte. Gönül bu.. Mehmet Demirkol, Uğur Meleke, Mehmet Özkan, Mert Aydın, Bağış Erten vb. gibi meseleyi yakından takip eden, katılırsınız katılmazsınız futbola bir bakış açısı olanların da bulunduğu ülkemizde, ne dediğini bilmeyenlerin kapladığı alana itiraz etmeden yapamıyor insan.

YORUM YAZ