MENÜ

Küçük bütçe büyük ilçe

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Ülke futbolunun ilk yarıları genel olarak ‘düşük tempo/kontrol oyunu’ formülüne dayalıdır. Bu nedenle stadyuma maçın ikinci yarısında girenler çok şey kaçırmamış olurlar. ‘’Süt Kupası’’ydı, ‘‘Kazandığımız harcadığımızdan çok daha az’’dı diyerek itibarını tamamen yere serdiğimiz Türkiye Kupası finalinde az önceki tespitten nasibini aldı.

Tempo ilk devre düşüktü ancak Akhisar hiç de sanıldığı gibi kontra oynamak için çıkmamıştı sahaya. İkinci devre anlaşılır biçimde Fenerbahçe’nin yüksek yoğunluklu ve daha çok Fernandao’yu arayan yüksek top baskısıyla başladı. Gol de gecikmedi. Ancak yerleşimi doğruya yakın olsa da hatlar arasındaki ‘kopukluk’ nedeniyle rakibi takip edemeyen Fenerbahçe savunması ikinci devrenin ilk Akhisar atağında golü yedi! Üçüncü gole teknik ekibin gözüne giremeyen ‘enerjik ve kurnaz Valbuena’nın kurguladığı atakla yanıt verseler de olmadı. Kupa da büyükşehire değil ilçeye gitti!

Gecenin sorusu

Böylesi özel bir karşılaşmayı tıklım tıklım tibünler önünde oynatamamış olmak nasıl açıklanmalı? Manasız sınırlamalar yerine zarif olan bir ilçenin kupa sevincini sahada taraftarlarıyla yaşaması değil miydi?

Maçın starı

Kıt olanakları maksimum verimle kullanan bir ilçe takımının milyarlarca liralık borç yapma hakkı tanınan majör takımların arasından kupayı almış olması. Okan Buruk başta gayret ve bilgi koyan herkesin emeğine sağlık.

Maçın olayı

Oynadıkça açılan Muğdat Çelik açıldıkça da oynadı. Oyunu takımı için elinden geldiğince önde tutarken her hamlesi Fenerbahçe organizasyonunu tedirgin etti.

Kısa mesaj

Bir maçta rakibin attığı izlenir bir golü (Miguel Lopez) alkışlamayı başarabildiğimizde oyunun sorunlarının önemli bölümünü çözmüş olacağız. Utanmayalım ve göze alalım yeter...

YORUM YAZ