MENÜ

Karşılığı bu mudur?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Garip ama gerçek.. Muhabbette buluşmak yerine öfke nedeniyle bir araya geliyoruz. Oysa her maçın buna yakın dolu olması gerekmez mi? Hele de takımın adı Trabzonspor olunca. Belki de takımdan önce oyunu sevebilmeyi başarabilsek her konuda işleri hep birlikte daha kolay yoluna koyardık sanırım..

İki takım da gereğinden fazla 'onarım'la sahadaydı.

Yeni aldığı beki Novak'ın sakatlığı 'nüksettiği' (!) için bir sağ bek olan Kamil Ahmet'i sol bek yapmak zorunda kalmış Çalımbay. Hubocan yerine de marifetli ama 'gergin' Uğur Demirok. Bu tür yüksek tansiyonlu maçları oynama tecrübesi olan Olcay bir başka şaşırtıcı tercih. Fenerbahçe'de ise Alper anlaşılır ancak şaşkınlık İsmail ile Hasan Ali Kaldırım'ın aynı anda sahada olmasına odaklı! Ozan artık olmadığı için çözüm, Mehmet Topal stopere Kaldırım onun yerine!.. Değişik bir 'takım mühendisliği'!.. Ezcümle biraz da zorunluluktan bir 'teknik adamlar maçı' biçimde başladı karşılaşma.

Yüksek baskı nedeniyle sürekli top kayıplarıyla geçen ilk 25 dakika 'heyecanlı bir acemiler mangası' mücadelesi niteliğindeydi. 30'a doğru gerginlik yerini sükunete bırakınca tempo düştü ve maça 'dinlenme hali' hakim oldu.

İkinci devre ise işler tamamen değişti!... Devreye çıkarken, Rıza Çalımbay sonrası 'görünürlük kaybeden' Yusuf Yazıcı yerine Sosa sahaya gönderilerek tribüne ve takıma 'maçı istiyoruz' mesajı verildi!.. Ancak buna rağmen ilk ciddi gol pozisyon da 49'da Fenerbahçe'den geldi ve kaleci Onur skoru korudu!. Oyunun rengini ve şeklini değiştiren 'Sosa aklı' sonrası Abdülkadir daha özgür konuma geçince ikinci denemede Burak'a golü attırmayı başardı. Lakin burada gözden kaçmaması gereken şey, milli takımdan bu yana sürekli stopere itilerek ısrarla seviye düşürülen Topal'ın çaresizliğiydi!.. Bir diğer çaresiz de Aykut Kocaman'dı. Çünkü hem bireysel hatadan şikayet edecekti hem de kulübeden sahaya atıp oyuna yön verecek tek adamı vardı ve o da 'sorunluydu; Valbuena. Onunla birlikte sahaya mecburen 'belirsiz' Elif Elmas' sürüldü. Çünkü duran top harici bir türlü ileri gidilemiyordu. Ve beraberlik de duran toptan geldi.

Sonuçta... İkinci yarısı hareketli ve mücadeleci ama oyun aklı ile beceri açısından düşük kalibrede bir maç izledik. İki takım da öndeki oyuncuları besleme konusunda yeteri değildi. Ancak özellikle Fenerbahçe'den söz edersek ''Harcanan onca paranın, yapılan onca idmanın karşılığı bu mudur?'' sorusu hala orta yerde duruyor. Çözüm çoğunlukla olduğu gibi yine duran top!..

YORUM YAZ