MENÜ

İlk görev: Yıkıma dönüşmesini engelleme

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Şampiyonlar Ligi seviyesinde ‘kötü takım’ yok sadece farkı yaratan ‘çok iyi takım’lar var. Güçlü bir tarihe sahip olan Dinamo Kiev de o, kötü olmayan takımlardan sadece biri. Ne
yazık ki bunu gösterdi... Yönetimi, teknik adamı, yazarı çizeri, taraftarınca ‘tarihi’ olarak nitelenen bir maça çıkan Beşiktaş’ta, oyuncuların bu ruh halinin baskısı altında kalmış olmaları ihtimal dahili. Yine de maçın ilk 30 dakikasında topu kullanma konusunda gayretli, üstün ve estetik olan tartışmasız olarak Beşiktaş’tı. Hem de bu seviyede yenmemesi gereken o ilk golü yemiş olmalarına rağmen. Ancak hangi kitaba sığdığı belli olmayan ‘penaltı/kırmızı kart/gol’ün ardından film tamamen koptu ve devamı bir teferruta dönüştü.

Sorunlar var!

Napoli ve Benfica maçlarında onca pozisyon verilmiş olmasına rağmen Kiev’e büyük umutlarla giden Beşiktaş’ın farklı mağlubiyetinden sonra “Bu seviye zor seviyedir” demek işe yaramaz. Artık Beşiktaş için ufukta bambaşka sorunlar var. Öncelikle, problemler cesurca tespit edilip yapıcı bir strateji oluşturulmalı. Bu skorun uzun sürecek bir yıkıma dönüşmesini engellemek birincil görevdir. Ancak en büyük ve zorlu görev ‘tribünde kimlik değiştirmeye zorlanan’ taraftara düşüyor. Onlar ‘suçlu ya da suçlular aramak’ yerine takımın her üyesini ayakta tutacak bir dayanışma dili bulmak zorundalar ki, bu, Beşiktaş semtinin ve tribününün genetiğine kazınmıştır.

Çok çekti...

Ukrayna’daki planlı faşizan saldırılar ise futbola yuvalanmış gerici, yıkıcı, hayata ve oyuna, insana ve eğlenceye kast eden belalı düşüncelerin başta Avrupa tüm dünyada
kol gezmek için fırsat kolladığını bir kez daha gösterdi. Dünya ırkçı düşünceden çok çekti ama büyük bir kalabalığın tüm acıları unutup, zulmü tekrarlamak için pusuya
yattığı da bir gerçek.

YORUM YAZ