MENÜ

Formsuz hayat formsuz futbol

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Ben siyaset, dış politika, ekonomi diyeyim siz aklınıza gelen alanları devamına ekleyin... Ülke hemen hemen her alanda bu denli formsuz olunca bu ister istemez futbola da yansıyor. Kaldı ki futbol bu formsuzluğun epeydir en göründüğü alandı. Ne var ki her alandaki propaganda üstünlüğü gibi buradaki de ‘gerçeklerin görünmesini’ uzun süre perdeledi. Ama o kıymetli sözdeki gibi; “Gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi kötü (iyi) bir huyu vardır.”

Fatih Terim’in maç öncesi basın üzerinden yaratmaya çalıştığı atmosfer de gidip ‘gerçeğin duvarı’na çarptı. Şöyle ki; memleketimizde pek sevilen bir veridir ‘takım değeri.’ Oradan başlarsak, 70 milyon Euro’luk Çek Cumhuriyeti ile 151 milyon Euro’luk Türkiye arasındaki farkı belirleyecek faktörün ‘düzen’ ve ‘oyuncu kalitesi’ olması gerekirdi. Ancak maça rengini veren, tempo ve ritmi belirleyen ‘yarı değerdeki’ Çek takımı olunca ‘sessiz tribün’ de yön değiştirdi; “Yeter Yıldırım Demirören yeter...”

Bu ülkede milli takımın performansını ülkede oynanan futbolun ortalamasından ayrı düşünmek gibi garip bir huy vardır. Gerek Fatih Terim’in ‘kurtarıcı’ gibi algılanması gerekse şu ne olduğunu bir türlü kavrayamadığım ‘kaos futbolu teorisi’nin zorunlu sonucu olarak ‘vasat futbol ülkesi’ her daim mucize ararken, futbolu doğru oynayanlar ilerliyor. Kulakları çınlasın Fatih Terim’in eski yardımcısı Hasan Şaş, ‘’İzlanda bizim kaleye topu 3 kere eliyle getiremez’’ yollu bir şeyler buyurmuştu! O İzlanda 2’de 2 yaparken biz ‘Grupta kaçıncı oluruz’ hesabındayız... Acaba bu mahkum oyun, Hakan Çalhanoğlu’nun babası üzerinden medyanın bir komplosu olabilir mi? İnanın bu teoriye inananlar az değildir. Neyse ki, gerçeklerin ortaya çıkma huyları var!...

Sahi, bu hayal kırıklığına rağmen protestoların sadece Demirören’le sınırlı kalması size de tuhaf gelmedi mi?

YORUM YAZ