MENÜ

En büyük şans Şenol Güneş

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İki sezondur kıyısına kadar gelinen şampiyonluğun ardından bakakalan Beşiktaşlılar için Kayseri karşısındaki gösterişli oyun ve farklı skor takımın her katmanında ‘elle tutulur’ bir sevince yol açtı. Bugünlerde “Beşiktaşlıyım” diyen herkesin yüzünde açan güller çıplak gözle görülecek kadar net.

Ligin kendinden en emin takımı değilse bile hücum alanında yapabileceklerine inancı en güçlü takımı şüphesiz ki Beşiktaş. En yakın rakipleri ‘savunma oyunu’ ile tepedeyken onlar izlenir, gösterişli, eğlenceli ve golcü tarzlarıyla hem zirvede kalıp hem ülke kamuoyunun ağırlıklı takdirine mazhar olmuş durumdalar.

Bu kadar iyi durumda görünmelerine rağmen üç maçlık son viraja girerken çok net görünen defansif zaafları ise en büyük tedirginlikleri. Takım içinden sızan kavga gürültü haberleri ya da kalecileri Tolga’nın taraftarın bir bölümüyle sık sık yaşadığı tartışmalar da ‘defansif zaaflar’ kadar önemli.

Quaresma ortalığı yıkıyor!

Ancak Beşiktaş güçlü genetiğiyle bu sorunların altından kalkabilecek bir takım. Bunun için yapılması gereken ilk şeyler, zaafları doğru tespit edip, onarmaya çalışırken sakin kalmayı da becerebilmekte. Örneğin taraftarları... Bundan sonraki üç maçın son saniyeye kadar oynanacağını akıldan çıkarmaksızın hem kendilerinin hem takımın ayakta kalmasının zorunlu olduğunun bilincine varmaları gerekiyor. Bazı oyuncular üzerinden üretilecek ‘suni itiş kakışlar’ın takıma zarar vermesini engellemek en büyük zaruriyet... Ayrıca yine bazı oyuncular üzerindeki ‘sempati efekti’ne de özen gösterilmeli. Quaresma ne yaparsa yapsın ortalığı yıkarken takım katkısına bakmaksızın bazı oyuncuların sürekli örselenmesi hem Beşiktaş kültürüne yakışmıyor hem takım bütünlüğüne zarar veriyor.

En büyük sorun...

Beşiktaş, Atiba’dan başlayarak öne doğru güçlü, yaratıcı, eğlenceli ve gösterişli bir takım. Şampiyonluk yolundaki en büyük gücü de burada. Şenol Güneş gibi Trabzon ve Bursa’da oynattığı oyunu Beşiktaş’ta türevleyen bir hoca ise en büyük şansları.

Takım açısından en büyük sorun, savunmaya sarkacak toplar. Bu toplar gol olmasa bile öyle bir tedirginlik yaratıyor ki, kaygı eşiği yükseldikçe takımın tüm düzeni bozuluyor. Hal böyle olunca da Atiba, Sosa, Oğuzhan arasındaki koordinasyona tesir eden bu durum oyunun son bölümünde sıkıntıya neden oluyor. Rakiplerin bu üçlüye yapacağı baskı işin düğümlendiği yer. Bu durumu savuşturmak ancak topu olabildiğince elde tutmaktan geçiyor. Bizim ülkede topu elde tutan takımı bekleyen en büyük tehlike de, taraftarın acelecilikle onları öne itmeye çalışması. Sakin kalmak her iki anlamda da, gerek takım gerek taraftar açısından, en elzem durum görünüyor. ‘Sürekli hücum’ kuşkusuz ki önemli. Ancak savunma kaygıları bu kadar belirginken ‘güvenli hücum’un daha önemli olması gerektiği de bir gerçek.

YORUM YAZ