MENÜ

Bölünme korkusuyla kandırılmak!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

“Bölüneceğiz”, “parçalanacağız” diye diye korkutuyorlar bizi. Korkutarak yönetiyorlar. Korkutarak almaya çalışıyorlar elimizden bize ait olanları. Dünyanın bütün değerlerini yaratan emekçileri sokaklarda gaz bombaları, biber gazlarıyla kovalayan muktedirlerin gözüne perde inmiş. İstanbul’u cadde cadde, sokak sokak 1 Mayıs alanına çevirdiklerini de görmüyorlar. Sürekli bağırıyorlar kulağımızın dibinde “Bizi bölmeye çalışıyorlar” diye. Oysa tek istekleri var, Taksim’de “Yaşasın 1 Mayıs” demek. Bu yıl olmadı, sonraki yıl, olmadı daha sonraki yıl mutlaka haykırılacak ‘emeğin meydanında’, “Yaşasın 1 Mayıs” diye...
“Bölünme” korkusu sadece siyasal dilde korku salmak için kullanılmaz. Futbolda da yaygındır kullanımı. Son örnek Ertuğrul Sağlam. “Beşiktaş’taki görevim kesinlikle uzun sürecek” diyerek en azından beni gerçekten korkuttuktan sonra şöyle devam ediyor; “Camia çok bölünmüş durumda.” Belli ki başkan Yıldırım Demirören’den bir garanti almış. Gerçekten merak ediyorum, ne yaptı da Ertuğrul Sağlam bu güveni hak etti? Doğru transfer mi yaptı? Takımı doğru mu oynattı?
Bütün lig boyunca iki üç maç dışında eni konu top oynamayan, tarihinin en ağır Avrupa yenilgisini alan, “Hedefimiz” dediği hiçbir şeyi tutturamayan Beşiktaş’ın hocasından duymak istediklerimiz, her şeyin güllük gülistanlık olduğu değil, kendi yanlışlarını içeren ciddi bir özeleştiridir.
Henüz bu sezonun eleştirisi yapılmamışken taraftarı gelecek sezon hayallerine sokmaya çalışan Demirören de aynı şeyi tersten söylemiş; “Tek yumruk olalım.” Bu yumruklu futbol benzetmelerinden hiç hoşlanmam savaşı, kavgayı çağrıştırdığı için. Eğer, Demirören’in ya da Sağlam’ın dediği gibi ‘tek yumruk olur’ ya da ‘bölünmezsek’ farklı düşünemeyiz, birbirimizi eleştiremeyiz. o zaman da gelişemeyiz. Hiçbir eleştiriyi ciddiye almayan Beşiktaş yönetiminin ‘birlik beraberlik çağrıları’nın arkasında, koltuk korkusu ve vakit kazanma çabası yok mu sizce?
Bir örnek olay... Bir kulüp düşünün, bir çok Avrupa takımının peşinde olduğu Bobo’nun satış haklarını bir menajerlik şirketine devrediyor. Niyeyse.. Bobo’ya onca alıcı adayı varken, neden bu yöntemin izlendiğini biri anlatabilir mi bize acaba?

YORUM YAZ