MENÜ

'Akıp giden günlerimiz'

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bu memleketin farklı yaşlardaki iki gayretlisi geçenlerde bizi terk edip, sonu belli hikayemizin kendileri ait bölümünü tamamladı. Biri yaşıtım... Gazeteciliğe Sabah Gazetesi’nde aynı dönemde başladığımız 53 yaşındaki Aydın Şentürk... Arı misali, yaşadığı sürece çalışmayı yüksünmeksizin görev belleyen biri. Tanımış olmaktan, birlikte çalışmaktan insanı ziyadesiyle mutlu eden, kimi zaman gün ışıyana kadar yazı işlerine getireceği haberi beklediğim, kimi zaman gece yarıları işe, Mecidiyeköy’ün arka sokaklarında işkembe çorbası molaları verdiğimiz Aydın. Ak düşmüş saçlarıyla efendiliğin, kalenderliğin, şimdilerde bizi git gide terk eden en önemli meziyet ‘saygılı olma’nın insan bedeninde vücut bulmuş hali... Zarafetini o güzel gülüşüne oturtmayı beceren, gazetecilik işinin kelimenin gerçek anlamdaki emekçisi.

Şarkı sözü yazmak...

Diğeri, aynı topraklarda doğduğumuz 80 yaşındaki ‘Samsunlu’ Cemal Safi... Duygularla, onların sözcüğe dökülmesiyle ilgili biri. ‘Şair’ deniyor böylesine. Edebiyat konusunda bir durumu tanımlayabilecek kadar donanımlı değilim ama Cemal Safi için ‘saf şarkı sözü yazarı’ derim ve bu tanımın her koşulda herhangi bir yanı boş kalmaz. Şarkı sözü yazmak müşkül iştir. Hele ki besteci değilseniz. O ulaşamadığınız, esasen başkasının, bestakarın içinde gezinen melodiyi söcüklerinizde hissetmek, bulmak ve kurmak... Cemal Safi de bu ‘derin mesele’nin Ali Mamaraşlı, Ali Tekintüre, Hamza Dekeli, Abdürrahim Karakoç ve adları sayılamayacak kadar çok olan diğerleri gibi altından suhuletle kalkanlardandı.

Çoğunlukla güvenmem

Aralarında yine aynı topraklarda doğduğumuz Orhan Gencebay’ın da bulunduğu onlarca bestecinin şarkı sözlerinden kitlesel eserler ürettiği Safi de artık yazamayacak, lakin bıraktıkları hepimize yeter de artar!.. Söz rahmetli Cemal Safi hocadan açılınca bir büyük sevdalıyı, aşığı anmadan da olmuyor... O da bir ‘söz yazarı’, Nadide Gülpınar. Hani şu “Okyanus mu iki şehrin arası? Kaç saatlik yol ki şunun şurası?” diyen, aşkına karşılık bulamamış aşık! İnternette yazılanlara çoğunlukla güvenmem. Genellikle sorgusuz, sualsiz kes/kopyala/yapıştır yöntemiyle çoğaltılır. Ancak Suat Yener’in kaleme aldığı “Şarkıların Gözyaşları” kitabı Gülpınar’ın, Cemal Safi’ye duyduğu ve karşılıksız kalan sevdasının hikayesine inancımı sağlamladı. Yaşananları özetlemeyeyim, merak ediyorsanız bulun okuyun.

Tekrar tekrar dinledim

Bu yazıyı yazarken hem arkadaşım Aydın hem Cemal Safi hem de Nadide Hanım için sözlerini Nadide Gülpınar’ın yazıp Talat Er’in bestlediği şarkıyı, Er’in eski eşi Ayfer Er’in o billur sesinden tekrar tekrar dinledim... Yazı tamamlandı ve bir başkasına geçtim. Yağmur Atsız sözlerinden Livaneli’nin içine düşen besteye; “Bir kitaba başlar gibi / Koşarken yavaşlar gibi / Ölen arkadaşlar gibi / Sessiz sitemsiz..

YORUM YAZ