MENÜ

Hicran ve hüsran

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Aslında Galatasaray maçları için "Kes, yapıştır, kopyala" yapsak yeridir. Temposu olmayan, oyunu hızlandıramayan, kapanan takımlara karşı çare üretemeyen, adeta kör dalaşı yapıp kalabalığın içerisinde kaybolan, sonlandırılmamış atak sayısı neredeyse rekor sayıya ulaşan, topla çıkışı ve pas zamanlamasında sürekli yanlış tercihler yapan, ısrarla Sneijder'in de içinde olduğu kurguyu oturtmak için orta sahayı efektif olmayan kalabalığını taşımak zorunda kalıyor ligin en az faul yapan takımı Galatasaray. Melo'nun hiç olmazsa savaşçı ruhuyla yengilgiye isyanı var diyorduk. Daha ligin 3. maçında bu kadar ne yaptığını bilmez, çaresiz görüntü vermek ve bunun için oyuna geri dönüşü sağlayacak hırsı ve isteği göremediğimiz takım bizi hayrete düşürüyor. Enteresan bir konuda takımda 1-2 futbolcu kötü olursa o onların kişisel performanslarının sorgulanmasına sebebiyet verir. Ancak bütün takım birden bu kadar düşmüşse, bunda yönetenlerin ve
teknik heyetin payı büyüktür. İlk yarı 201 isabetli pas yapan Galatasaray, 83 isabetli pas yapan Balıkesir'den kaleye 4 defa gelmelerine rağmen 2 gol yiyorsa, 'bal yapmayan arı' örneği orta sahasını gözden geçirmelidir. Dzemaili ne için alındı, ne iş yapar anlayamadık! Yekta, Sneijder ve Selçuk ise yakına top atıp, tekrar alarak hızlandırmaları gereken oyunu tam da rakibin istediği gibi yavaşlattılar. Bruma, bilinçsiz de olsa en çok hareketli forvet oyuncusuyken, hoca takımda bulamadığı solak futbolcu boşluğunu onu çıkarıp Emre Çolak'ı sokarak bir hata daha yaptı. Çünkü Çolak da topla çok oynuyor. Ve ileri çıkmayan, kapalı bir takıma karşı ilk yarıda 5 kere ofsayta düşen santrfordan da gol arıyorsunuz?!

YORUM YAZ