Mehmet Ali Aydınlar: O kupayı kim verdi

Başkan adaylarından Mehmet Ali Aydınlar, seçim ofisinde kongre üyelerine hitaben yaptığı konuşmada sert ifadeler kullandı. Fenerbahçe’nin çok kötü yönetildiğini ileri sürerek, bunu düzeltmek için göreve talip olduğunu kaydeden Aydınlar, “Aziz Yıldırım bir kitap hazırlatmış. İsim vermeden beni karalayan ifadelerle dolu. Bir tanesi şöyle; O kupayı Trabzonspor’a verecek misin diyor.
O kupayı Fenerbahçe’ye kim verdi bundan bile haberi yok. Şampiyonluk kupasını Fenerbahçe’ye ben verdim.

Bunu bile başka taraflara çekerek malzeme yapıyorlar. Ben asla onların seviyesine inmeyeceğim. Ama bazı konularda da cevap vermem gerekiyor. Beni sanal hain ilan ettiler. Bu, bilerek yapılıyor. 3 Temmuz sürecinde Fenerbahçe’yi korumaktan başka bir şey yapmadım. Benim suçum bu. Şike sürecinin üç suçlusu var. 1- Bu işe girişenler, 2- Süreci yöneten Fenerbahçe idarecileri, 3- Yalanlarıyla ortalığı karıştıran Rıdvan Dilmen. Bunu ilk kez söylüyorum. İbrahim Akın olayını Rıdvan Dilmen uydurmuştur. Ayrıca her tarafa aslı olmayan farklı konuşmalar yaparak ortalığı karıştırmıştır. Böyle bir şerefsizlik olmaz. Ben Fenerbahçe’yi korumak için elimden geleni yaptım. İddia ediyorum ben olmasaydım Fenerbahçe 8, milli takım da 3 ile 5 yıl arası ceza alırdı. Bunları yapan Mehmet Ali Aydınlar hain ilan edildi. Bu kadar insafsızlık olmaz” diye konuştu.

Çiftlik gibi kullanıyor

“FBTV, Aziz Yıldırım’ın özel kanalı olmuş. Benim ve diğer adayların ismi bile kullanılmıyor. Resmi site de farklı değil. Ama kendisi çiftlik gibi kullanıyor. Aziz Yıldırım’la kulüp televizyonu ya da ulusal kanallardan birinde karşılıklı tartışmaya varım. Benim korkacak bir şeyim yok. Kongreyi kazanan taraf ben olacağım. İletişimdeki bu eksikliği de ortadan kaldıracağız.”

Sahte çürük raporu aldı

“Benim iflas ettiğimi, Malezya’lılara şirketi satarak kurtulduğumu falan yazmışlar. İflas eden şirketi kim alır? Ben, hâlâ işimin başındayım. Karalamak için ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Bu yalanları söyleyen kişi sahte çürük raporu alarak askerliğini yapmamış, 60 yaşından sonra da bedelli askerlik parası yatırmıştır.”

Delikanlıysa sözünde dursun

“Fenerbahçe’nin paralı yöneticilere ihtiyacı yok diyor. Peki kendisi nasıl ve kimin parasıyla geldi? Dayısının parasıyla gelmedi mi? Asıl amaç beni karalamak. Ama ben her şeye hazırlıklıyım. Yalan yanlış saldırıların karşılığını verecek birikim ve donanımdayım. Kulübün 1 milyar liranın üzerinde borcu olduğu söyleniyor. Biz 1998’de yönetimi 5 milyon liranın biraz üzerinde borçla bıraktık. O zaman ‘aldığım borçla bırakırım’ sözü verdi. Delikanlıysa sözünde dursun. Ben ve arkadaşlarım göreve geldiğimizde Fenerbahçe’nin borç sorununu kökten çözeceğiz. Bunun çalışmaları hazır. Fenerbahçe’nin TÜSİAD’ı gibi bir yönetim kadrosu oluşturdum. Gruplardan kimse yok. Hepsi Türkiye’nin en seçkin işadamları.“

Beni asla yıldıramaz

“Voleybol şubesinde neler yaptığımı herkes biliyor. Onlardan çok kulübe maddi katkım oldu. Benim dönemimde Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı ülkeye ilk Dünya Şampiyonluğu keyfini yaşattı. Dünya çapında oyuncuları aldığımda bana ‘paranı fazla harcama’ diyordu. Çok önemli bir şey daha söyleyeceğim. Bu adam bana 3 kez başkanlık teklif etti. İlki 2001 yılında. Daha sonra 2006’da ‘istifa ediyorum, gel Fenerbahçe’nin başına geç’ dedi. Son olarak da 2009 yılında başkan olmamı istedi. Şimdi de beni karalamak, kötü göstermek için her türlü yola başvuruyor. Ama beni yıldıramaz ve asla korkutamaz. Ben Allah’tan
başka kimseden korkmam. Fenerbahçe’de herkes sinmiş. Ağzını açan ya tepki görüyor, ya da kulüpten ihraç ediliyor. Ben, bu korku imparatorluğunu yıkmak için buradayım. Kongreyi kazanıp korku imparatorluğuna son vereceğim.”

Gülen’den randevu istemedi mi?

“Bir başka yalan da cemaat yakıştırması. Ben, müslüman biriyim. Bu konuda elimden geleni yapıyorum. Herkesin inancı kendini bağlar. Ancak kesinlikle hiçbir cemaatle işim olmaz. Böyle bir bağım yok. Gazetelerde ilanları gördünüz. Benim adım var mıydı. Ama yönetime yakın isimleri o ilanda herkes gördü. Aziz Yıldırım da telefonla Fetullah Gülen’den randevu istemedi mi. Bu medyaya da yansıdı.”

Yalçın Türk