MENÜ

Salih ve Caner'le gelenle zafer

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bu kez durum farklıydı. İlk maçta Volkan’ın Selçuk’a verdiği pasa baskı yaparak kaptıkları topta direğe takılmalarıyla uyandılar belki. Belki sadece ilk maçın skoru onları bu stratejiye itti. Ya da bu kez iyi bir Fenerbahçe analizi yaptılar.

Ve dün akşam ‘çifte 6’ olarak nitelendirilebilecek 4-4-1-1’leriyle Fenerbahçe libero ve ön stoperlerine baskı yaptılar. Topal ve Selçuk topu çıkarmakta zorlandı. Çıkarabildiklerinde ise rakip hemen 20 metre gerileyip pozisyon aldı. Baştan bu yana söylediğim o birbirine yakın sıkı takım böylece ortaya çıktı.
Oyun sıkışınca Kuyt, Caner ve Cristian’ın Sow’la bağlantısı koptu. Top almak için açıldılar ve kaleye uzak kaldılar. Üretim zayıfladı ve işler kötü gitmeye başladı. Plzen’in ilk 22 dakikada 4 kez kez gole yaklaştığını herhalde söylemek mümkün.

Değişiklik ve dinamizm

Salih’in oyuna girmesiyle Fenerbahçe oradan topu rahat çıkarmaya başladı. Rakibin yerleşmesine çok şans tanımadan. Bir çeşit 4-3-3’e döndüler istedikleri gibi. Selçuk ön stoper oldu. Salih de Baroni’yi de işleten akıl. Genç adamın iki yönlü başarılı oyunu özellikle emekli pehlivan fizikli Horvath’ı yordu. Goldeki sahne aslında oyunun temel durumunu anlatıyordu...

40’ta başından itibaren sürüklediği akında Sow’a net gollük bir pas verdi. 44’deyse çoğu orta sahanın sonra nasıl geri dönerim diye gitmeyeceği bir yere gidip, kapıp attı golü. Oyunu değiştirdi. Büyük bir kaliteyle...

İkinci yarıda skor avantajıyla Salih’in geri çekilmesi ve Selçuk’un savunmanın arasına girmesi olabilecek bir şey. Rakip her şartta baskı kuracaktı. Ama baskıyı kırdıktan sonra sıklıkla Salih’in geride kalıp Selçuk’un çıkmasını anlamadım. Doğal sonuç bol top kaybı oldu. Rahatça ele geçirdiğimiz oyunu ellerimizle teslim ettik... Kabul edelim biraz Kuyt ama aslında Cener’in olağanüstü gücü olmasa iş çok daha zor olurdu.

Webo, Semih kontratak


Golden sonra Webo’nun yokluğu daha fazla hissedildi tabii. İleride hiç top tutamadı Fenerbahçe. Plzen akın sürekliliği yakaladı. 56’da Caner’in kaptığı bir topla gelen dışında kontratak yapılamadı. Aykut Kocaman Salih’le yaptığına benzer bir nokta değişiklik yerine orta sahayı kuvvetlendirme çabasında girişti ve Topuz’u Sow’un yerine oyuna aldı. Ve kaleci Kozacik bile net pozisyona girdi.

Salih Platinium


Salih’in özel bir potansiyeli olduğunu daha ilk kez bütün bir maçını seyrettiğinizde anlıyorsunuz. 360 dereceyi görebilen, oyunu okuyabilen, iki hamle sonra ne olacağına dair sezgileri kuvvetli bir oyuncu. Nereye hareketlenmesi gerektiğini biliyor. Doğa ona çok iyi davranmış. Elindekilerle gidebileceği yerin sınırı yok. Açık söyleyeyim Almanya’da doğmuş olsa, şu anda bizim takımlarımız için ulaşılmaz olurdu. Mesut gibi.
Bu özel oyuncunun Topal’ın yerine girişi Fenerbahçe için bir kapıyı açtı. Ama sonrası öğreneceği daha çok şey olduğunu gösteriyor. Salih yapabilir.

Baroni ve Volkan


Özellikle Emre yoksa Baroni ve her şartta Volkan önemli... Bu iki oyuncu yüksek standartta oynamazsa bütün takım etkileniyor. Limbersky tehdidi ve sakatlıktan çıkması sebebiyle biraz geride kalan Gökhan’ın yokluğunda Baroni’nin Salih’le ilk yarının sonundaki hareketlenmesi dışındaki sıradanlığı çok zorladı Fenerbahçe’yi. 56’da kaçırdığı olacak iş değil. Dokunsa maç bitecek. Denediği şutlar da bilinen seviyesinin çok altındaydı. 75’ten sonraki acayip top kayıpları ise çıldırtıcıydı. Ve Volkan... Bir Türk takımı Avrupa’da başarılı olacaksa kalecisi uçmalı. Her ne kadar top iğne deliğinden geçse de, Volkan yürüyerek gidip ayağıyla alacağı topta gol yerse böyle iş çok zor oluyor.

YORUM YAZ