MENÜ

Feda değil, şahane bir veda

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Beşiktaş adına bundan daha muhteşem bir derbi vedası olamazdı.
Düşünüp taşınıp bir senaryo yazmak isteseniz herhalde ancak bu kadarını yazabilirsiniz.
Bir şampiyonluk kadar spektaküler bir final oldu. Santrası yapılamayan bir kontratak.
Feda senesinde olabilecek en dramatik final.

İnönü Stadı artık sadece tarihinde yaşanmış onlarca harika maç, kahraman, konser ve organizasyonla hatırlanmayacak.

Sadece Süleyman Seba’nın attığı ilk golle de değil...
Beşiktaş’ın feda/veda senesinde bu statta en çok oynadığı rakibine attığı son golle de akıllara ve tarihe kazınacak.

Quaresma’yla Simao’yla da değil, Olcay Şahan’la yazılacak tarihe...
Beraberlikte Fenerbahçe

Bu olağanüstü hikayenin başına dönelim...
Fenerbahçe’nin aslında beraberlik planı çok iyi işledi.
Öyle ki veda ruhuyla maça başlayan neredeyse Sarı-Lacivertliler gibiydi. 4-3-3’leri harika bir baskıyla rakiplerini şaşırttı.

Beşiktaş’ın savunması ile orta sahasına top yaptırmamak için birbirlerine yakın ve kalabalık durdular. Gökhan’dan ve Meireles’ten destek alan Emre’yle tamamlanan iyi bir baskı takımı oldular.
Fernandes top almak ve çıkartmak için çok geri geldi. Doğal sonuç topun şişirilmesi oldu.
Ama şişirilen oyuncu Niang olunca bu yolla kazanılabilen sadece Egemen’in gördüğü bir sarı kart oldu. Ve bolca ofsaytla kaybedilen de çok şey.

Yani Fenerbahçe’nin temel planı gole kadar çok iyi işledi. Eksik kalan topun kolay kazanılmasına rağmen hızla çevrilmesiydi. Kuyt ve Sow’un kanat özellikli oyuncular olmayışı, akınların sadece sağdan desteklenmesi, Ziegler’in akınlara katkı vermemesi, bu oyunun gerektirdiğinden daha az pozisyona yol açtı.

3 stoperli Beşiktaş

Samet Aybaba İbrahim Toraman’ı tercih etmekte haksız değil. Sivas seviyesiyle oynarken hem bir defansif güvence olarak Veli ve Fernandes’in oyuna katılmasına katkı sağlıyor, hem de bu maçlarda baskı yemediği için teknik seviyesi sorun yaratmıyor. Gerideki pas durağı olabiliyor. Bir pas kaynağı ve seçeneğine dönüşüyor. Oyun kurulumuna katkı yapıyor. Ancak dünkü gibi önde basan kaliteli bir hücum ekibine karşı yetenekleri yetmiyor. Kolay baskı yiyerek oyuna girmesi engel oluyor. Aybaba’yı onu tercih ettiği için eleştirmek doğru değil. Çünkü maçın başındaki bu oyuna yetmedi. Ama tabii rakip çekildiğnde sorun yok... Dün de öyle oldu. Toraman maçın günah keçisi olabilirdi. Kahramanlarından oldu.

Baroni’nin liderliği

0-0’lık oyunda Baroni’nin oluşturduğu hücum merkezi hemen Webo’nun arkasındaydı. Golden sonra Emre’nin önüne çekildi. Bu top çıkarmakta çok zorlanan Toraman’ın işlemesine yol açtı. Fernandes ve Veli oyuna daha rahat girdi. Gökhan ve Sow geri çekildi ve ne kadar üretemese de Beşiktaş rakip alana yerleşti. Akan oyunda pozisyon üretemeseler de duran top olasılığı arttı. Eğer elinizde Fernandes varsa bu çok şey demek. Çünkü golü rakibe bile attırabiliyor. Bunu Kuyt’a yaptırdı.

Kontratak şablonu yok

Fenerbahçe’nin rakip için tehdit oluşturabilecek, dolayısıyla sürekli bir tedbir gerektiren kontratak şablonu yok. Geri çekildiğinde rakibi kesiyor. Ancak kapılan topları gol bölgesine, geniş alana yayılmış tehdit edici bir kalabalıkla taşıyamıyor. Bu Aykut Kocaman’ın kalıcı bir çözüm üretemediği bir problem. Bunun doğal sonucu rakibin rahat çıkması. Çünkü ‘geri yetişemeyiz’ endişesi yok. Dolayısıyla rakip bir akın sürekliliği yakalıyor. Maçı çevirecek kadar ceza sahası çevresinde kalıyor. Beşiktaş bunu yeterli seviyede yaptı.

Sağdan sağdan

Ziegler rakibini hiç itemedi. Ben de Yobo’yu dışarıda bırakıp Holosko-Hilbert ikilisinin karşısına onu dikerdim. Ama İsviçreli hocasına teşekkür edemedi. Kocaman muhtemelen pişman olmuştur...
Beşiktaş sağından iyi geldi. Özellikle Hilbert’le...

Aynı şey Fenerbahçe için de geçerli. Kuyt-Gökhan ikilisi Gökhan’ın üzerine çok iyi oynadı. Ancak Kuyt’ın müthiş çabasına rağmen son pas ve vuruş yetersizliği bu açık alanın iyi değerlendirilmesini engelledi. 2. golün ortası ondan ama net ayağa paslar verebilecek ya da pozisyona son vuruşla girebileceği şansları değerlendiremedi.

Fernandes fenomeni ve 72. dakika


Baroni ve Meireles yorgun duruyordu, bu doğru. Aykut Kocaman’ın onları çıkarmak istemesi de anlaşılabilir. Ancak Aybaba’nın aynı anda Oğuzhan’ı sahaya sürüşü sonrası Fenrbahçe’nin stoper defoları ortaya biraz daha fazla döküldü. Fernandes zaten Fenerbahçe’nin ilk golünden sonra sahanın lideriydi. Oğuzhan’la o da rahatladı. Yani Kocaman’ın kağıt üzerinde eleştirilemeyecek değişiklikleri, orta sahanın iyice yumuşamasına ve Beşiktaş’ın iyice yüreklenmesine yol açtı.

Heyecanlı bir Kalkavan


Çok heyecanlıydı. Yüzünden okumak mümkündü. Beşiktaş’ın ilk golüne yol açan elle oynama kararı doğru görünmedi. Bu da hataysa tek şahsi hatasıydı diyebilirim. Webo’nun ofsayt gerekçesiyle sayılmayan golünde kararı veren yardımcısının kararıyla hareket etti. Güvenmek zorundaydı. Ve eğer gol olsaydı ne değişirdi. Fenrbahçe yine aynı şekilde geri çekilecekseydi eğer. Hiçbir şey.

Niang’ın hazır olmayanı


Fizik olarak hiç hazır değil ve tanınmaz halde. Tamam.

Peki ne yaptı? Fernandes’in kullandığı 3 tehlikeli faulü aldı. Egemen’e bir sarı kart göstertti. Bir gol attı. Ve final pasını verdi.

Webo’nun yapamadığı her şey. Bu hazır olmayan hali. Yılmaz Vural’ın kulakları çınlasın. Elazığ’a almamış ya. Tek rakibi Sow’du. Ama kazanan o oldu.

Emre’nin düşündürdüğü


Maç sonunda başka bir şey söylemek istemiyorumun adresi Aykut Kocaman olabilir mi diye düşünmeden edemiyorum. Bu maçta Emre’nin kızabileceği tek isim o. Belki bir de Bekir. Ama Kocaman’ın aynı demeci de ilk ihtimali kuvvetlendiriyor.

2

YORUM YAZ