MENÜ

Kulüben kadar güçlüsün!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Caner’in golü gelene kadar Fenerbahçe tek bir pozisyon bile üretememişti. Oysa 1461 Trabzonspor’un verilmeyen bir penaltısı, direkten dönen topu ve kaleye şutları vardı. Yani maç bir anda konuk takım lehine 2-0 olabilirdi.

İkinci yarıda Serkan Kırıntılı’nın sayısız kurtarışlarını ve Fenerbahçe kalesini sıyıran vuruşları ve direğin dibinden dönen ters kafa vuruşunu da hatırlatalım. O zaman ev sahibin içine düştüğü durum daha iyi anlaşılır. Nitekim bir ara öyle bir ablukaya girdi ki Sarı-Lacivertliler’in kalesi, beraberlik golü bağıra bağıra geldi. Galibiyet golü gelmeseydi o kadar emeğe gerçekten yazık ve ayıp olurdu. Hakem her iki yarıda da iki takım adına çaldığı ve çalmadığı düdüklerle fecaatti. Fenerbahçe adına olumlu tek gelişme, biraz güçlenmiş olan Krasiç’in iştahlı ve sorumluluk üstlenen görüntüsüydü. O da fazla sürmedi. Serkan dışında geri kalan herkes kayıptı zaten!
Mesele yenmek ya da yenilmek değil. Gol yiyip yememek hiç değil. Yedek ya da değil hiç fark etmez; Fenerbahçe takımını oluşturan futbolcuların, alt kümeden bir rakip karşısında bu kadar bocalaması, kendi ceza sahasında bu kadar baskı yemesi, rakibe oyununu kabul ettirememesi kabul edilebilir bir hal değil. Hele hel 60’tan sonra sahadaki güçsüzlük, hastalıklı ve çaresiz görüntü çok yakışıksız.

Dün gecenin herkesin yüzüne bir kez daha acımasızca vurduğu gerçek şu; en fazla yedek kulüben ve oynayan futbolcuların kadar güçlüsün. Ve o kadar takım olabilirsin!

YORUM YAZ