"Ronaldo beni unutmaz"

Rodrigo Tello... Beşiktaş’ta tanıdık hepimiz onu. Sonra Eskişehir’in yolunu tuttu. Profesyonellikten ödün vermeyen, tecrübesiyle gittiği her yere katkı sağlayan Şilili, Elazığ’da lige veda edince Şanlıurfaspor’un teklifini kabul etti. “Küme düşmeye oynamaktansa Urfa’da şampiyonluğa koşmak daha heyecanlı olacak” diyor 35 yaşındaki futbolcu ve ekliyor: “Cihat Arslan beni geçen sezon da
istemişti, şimdi beraberiz. Umarım hedefe ulaşırız.” Bolu kampında ziyaret ettiğimiz Tello’yla keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

‘Ligi sabırsızlıkla bekliyorum’
“PTT 1. Lig’i heyecanla bekliyorum. Başka bir hava olacak. Yıllarca Süper Lig’deydim. Burası farklı olacak. Belki bu durum benim de performansımı artırır. 1. Lig’de şampiyonluğa oynamak daha güzel ve zevkli olabilir. Süper Lig’de Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray şampiyonluğa oynuyor. Diğerleri ise düşmemeye... Urfa’da yönetim ve halk buna hasret. Gelir gelmez beni kaptan yaptılar. Genç bir takımız. Zorlu bir lig olacak ama şu ana kadar gördüğüm ortama bakılırsa biz sezon boyunca şampiyonluk yarışı içinde yer alacağız. Şanlıurfa’nın bunu hak ettiğine inanıyorum.”

Eskişehir’den neden gönderildin?
Yönetim ve Başkan Mesut Hoşcan ile ilgili bir problemim yoktu. Her zaman da yanımda oldular. Fakat Ertuğrul Sağlam istemedi beni. Ersun Yanal geldiğinde bana gereken şansı vermişti. Takım da iyi gidiyordu. Oyuncular mutluydu. Ertuğrul Sağlam’ın gelişiyle forma şansım azaldı. Zor günlerdi benim için. Sonra zaten Elazığ’a gittim ve kendimi bir kez daha ispatladım.”

‘Ronaldo çok iyi çocuk’
-Ronaldo’ya ayakkabılarını taşıttığın konuşulur hep. Doğru mu bu?
“Sporting Lisbon’da oynadığımda 24- 25 yaşlarındaydım. Ronaldo ise 18 falan. Çok saygılı ve iyi bir karaktere sahip. Quaresma da takımda oynuyordu o dönemde. İkisi de aynı tip oyuncular. Ama medya için Ronaldo daha önemli oldu, kendisini daha iyi geliştirdi. İyi çocuk Ronaldo. Bir gün havaalanında uçağımı bekliyordum. Arkamdan biri seslendi, ‘Sizi çağıran bir var’ dedi. Bir baktım Ronaldo banadoğru gülüyor. Sarıldık birbirimize. Sürekli görüşmeyiz ama unutulmamak güzel. Quaresma’yı taraftar çok seviyordu. Quaresma da onları. Biraz karakter olarak zor bir insan. Herkese uyum sağlayamıyor. Yaramızlık yapma gibi bir alışkanlığı da var.”

‘Beşiktaş unutulmaz’
“Beşiktaş’ın benim için yeri çok farklı. Orada yaşadıklarımız unutlmaz. Taraftarların da bana karşı saygısı vardı benim de onlara. Beşiktaş’ta tek bir şeyi unutamadım o da taraftarı. Kapalı tribününü, Çarşı’yı, tezahüratlardaki o yüksek sesi. En önemlisi ise Şampiyonlar Ligi maçlarını. Liverpool maçı bir harikaydı. Zaten rekor da kırdılar o maçta. Tabii rövanş öyle değil, 8-0’lık facia... (Gülüyor) Unutamadığım maç ise Manchester United’ı deplasmanda yendiğimiz maçtı. Benim attığım golle yenmiştik. Büyük bir rekor kırmıştık. Uzun zamandır kendi evlerinde yenilmiyordu çünkü onlar.”

‘Dedem Mustafa Denizli’
“Mustafa Denizli ile şampiyonluk yaşadığımız dönem çok iyiydi. Takımda arkadaşlık, kardeşlik duygusu vardı. O bize baba ya da dede gibi davranıyordu. Öğrencileriyle iyi diyalog kurabilen bir insan.

‘Ersun Yanal, Bielsa gibi’
“Ersun Yanal’ı Marsilya’nın başına geçen Marcelo Bielsa’ya benzetiyorum. Aynı taktik düşünceye ve mantaliteye sahip. Her zaman atak her zaman hücum her zaman golü düşünen bir teknik direktör. Ersun Yanal’la hâlâ telefonda konuşuruz. Aramız çok iyidir. Kısacası iyi bir insan.”

Tunç Kayacı / Ömer Necati Albayrak