MENÜ

Panik odası

Gazetemizin yazarı Cem Şengül, Fenerbahçe-Galatasaray derbisini yorumladı...

Panik odası

İlk 11'lere şöyle bir göz atıldığında düşünceler açıktı. İtalyan zekası, ülke geleneğiyle hareket ediyor ve önce skorda garantiyi planlıyordu. Orta saha kalabalık. Drogba tek forvet. Rakibin en verimli kanadı sol tarafa Eboue'nin önünde Bruma ve hemen yanında Melo ile önlem. Ceyhun ile Selçuk ise çift ön libero gibiydi.

Fenerbahçe de tek forvetti. Ama Webo yalnız değildi. Sow destek veriyor, Gökhan Gönül'le Kuyt Galatasaray'ın zayıf karnı Dany kanadına yükleniyordu.

İlk 10 dakika orta saha kalabalığı ve top çevirme ile yoklama şeklinde geçti. Galatasaray'ın pek atak niyeti yoktu. Fenerbahçe'de de Cristian ile Emre'nin ne isabetli pas ne de defans ile forvet bağlantısı kuracak aksiyonları vardı. Zaten bu ikili tercihi, bu riski de içeriyordu kuşkusuz...

Maç tam sıkıcı pozisyona girerken, Ersun Yanal'dan aldığı talimatla 15 dakika orta sahayı bile geçmeyen Caner, Galatasaray'ın sağ kanadını zorlamaya başladı. İşte böyle zorlamalardan birinde Chedju müthiş bir ikramda bulundu Fenerbahçe'ye... Çünkü yerden gelen o ortaya müdahale şekli penaltıya davetin ta kendisiydi. Kafayla topu engellemeye çalışırken - ki, ayak tercihini kullanmaması acayipti- koluyla yaptığı müdahale Emre'nin penaltı golüyle son buldu.

Galatasaray'ın beraberlik için ayaklanması beklendi. Ama onlar da organize olamadılar. Zira Selçuk ile Ceyhun sık sık yan yana oynamadıkları için zorlandılar. Fenerbahçe ise golün heyecanını uzun süre üzerinden atamadı. Oyunu paslarla soğutacakları yerde orta sahayı adeta "panik odasına" çevirdiler. Alves-Egemen ikilisi ayakta kalmasa, rakip golü şaşırtıcı olmayacaktı...

İlk yarının özeti bu... İkinci 45 elbette Galatasaray gol peşinde olacaktı. Ve de defansif tedbirler riske atılacakdı. Bu klasik, maçı 3 ihtimalli geceye çevirebilirdi.

Bu öngörümüz ikinci 45'in başında sahne aldı. Galatasaray hücum gücünü ve düşüncesini arttırdı. Emre ile Cristian'ın fiziki düşüşleriyle Fenerbahçe defansif role soyundu. Mehmet Topal ilk karşılayıcı olarak hiç oyundan düşmedi. Defans dörtlüsü de soğukkanlılığını korudu. Caner, "derbi şaşkını" Bruma karşısında zorlanmadı. Alves-Egemen ikilisi Drogba'ya nefes aldırmadı. Bu ikiliye maçın kahramanları da diyebiliriz.

Gökhan Gönül maç eksiğini çabuk atlatınca Burak sol kanatta vasatı hiç aşamadı. Yine de daha baskılı gibi görünen Galatasaray Ceyhun-Engin Baytar değişikliği ile vites büyütmek istedi. Ama Selçuk'un çaresiz çırpınışları, Melo'nun hiç olmadığı kadar verimsiz görüntüsü ve ardından gelen 2. gol (Bu vuruşun da sahanın hayaleti Cristian'dan ayağından olması futbolun cilvesi olsa gerek) gecenin kaderini çizdi. Melo'nun kaçırdığı penaltıdaki garip vuruş da malumun ilanıydı sanki...

Salih-Emre değişikliği Ersun Yanal'ın doğrusuydu. Çünkü Emre'nin kıpırdayacak hali kalmamıştı. Ceyhun-Engin Baytar, Bruma-Umut, Semih-Aydın değişimleri Mancini'nin elini güçlendirmedi. Zira alternatifler zayıftı.

Sonuçta Fenerbahçe'nin, en tehlikeli rakibinden 9 puan uzağa düşmesi futbolun kalitesinden daha önemli. Elbette bu fark şampiyonunun adını koymaz, ancak Galatasaray cephesinde büyük sarsıntı yaratacağı bir gerçek.

Haberin Devamı
YORUM YAZ