MENÜ

Yetti artık!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Önümüzdeki Galatasaray maçını Beşiktaş aldığı takdirde dengelerin tamamen değişeceğini bildiklerinden, akıl almaz bir tutum ve davranış sergilemeye başladılar. Her ne kadar ‘Malına sahip ol, hırsızın başını belaya sokma’ atasözü çok yerinde bir tespitse de, pazar gecesi İnönü Stadı’ndaki hiç de hakkı olmadığı halde birilerinin felaket tellallığı yapması hoş değildi. Aksine ‘LÜTFEN’ diye yapılan feryatlarla da çok ters düşmekte. Hadlerini bilmeleri gerekir. LÜTFEN Kampanyası sadece sahadaki futbolcuya, yöneticiye, tribündeki taraftara değil. LÜTFEN’den asıl ders alması gereken ve onu kendine ilke edinmesi gereken televizyon ekranlarındaki yorumculardır. Pehlivan kılığıyla oturup müsabakaları yorumlarken, kişileri hedef alarak, insanları zan altında bırakmaları hiç de hoş değil. Hani Şiddeti Önleme Yasası, hani Fair Play? Ağzı olan konuşacak mı? Sakarya maçının bilhassa ikinci yarısını çıplak gözle, televizyon kameralarının topu gösterdiği alanlarda, kale arkasında ısınan Sakaryalı futbolcuların ve Sakarya kalecisi ‘DAMGALI’ Şenol’un tahrikleri, ortamı germeleri, ne kadar yanlışsa, haklısınız, güvenlik elemanının da o şekilde davranması yanlış. Ancak, güvenlik elemanının yanında Beşiktaş’ı hedef alarak, futbolcuları hedef alarak, 45 dakika devamlı küfür, edebe aykırı hareketler yapan Sakarya’nın yedek oyuncuları ve kalecisine güvenlik güçlerinin müdahalesi, sanki bu onların bir hakkıymış gibi kale arkasındaki Sakarya yedeklerinin saldırmaları çok çirkindi. Ama bir yere kadar. İnsanın suratına ana avrat küfür edersen, o da biraz kişilik sahibiyse karşılıksız bırakmaz. Hani dedik ya, ‘Malına sahip ol, hırsızın başını belaya sokma.’ O güvenlik elemanının da bir dayanma gücü, bir sabrı vardır. Ha sahaya atlayan psikopatı mı diyorsunuz. O ayrı bir klinik vaka. Görüntülerde de göreceksiniz, onun hiçbir eylemi yok. Ama ruh hastası mıdır, nedir, onun Beşiktaş A takımı, B takımı, C takımı, hangisi oynuyorsa oynasın, federasyondan açıklanan maç programları saatlerinde gidip Beşiktaş karakolunda müsabakalar bitene kadar nezarette tutulması lazım. Yapılmalı ki, bir daha değil sahaya atlamak, ne Eminönü’nden, ne Maçka’dan, ne Taksim’den, ne de Beşiktaş’tan cesaret edip İnönü Stadı’nın hudutları içine bile girebilir. Bir lafım da Beşiktaş Kapalı Tribün taraftarlarına. Yetti artık ya! Yani bu küfür nereye kadar gidecek? Tribüne girerken ödüyorsunuz toplam 10 milyar diyelim, ama kulübe ödettiriyorsunuz her hafta 25 milyar. Olmaz olsun böyle taraftarlık. Allah aşkına bir de küfür etmeden maç seyredin? 50 kişi bir araya gelince, kendinizi Malkoçoğlu, James Bond zannediyor, bağırıp saldırıyorsunuz. Geçen sezon ve bu sezon Beşiktaş Kulübü’ne her konuda çok büyük zararınız var. Vebaliniz büyük, bunun özrü de affı da elinizde. Silkelenin arkadaşlar. Beşiktaşlı kimliğiniz lütfen ön plana çıksın.

YORUM YAZ