MENÜ

MHK'yi rahat bırakın

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Yaklaşık 20 yıldan bu yana, bu makama gelen başkan ve yönetim kurulu üyeliğini iyi temsil eden, güzel giyinen, her gün traş olan kişileri, podyuma çıkmış bir manken zannettiler, öyle gördüler. Benim ise bu koltukla ilgili çok değişik fikirlerim ve tarifim vardı. Her gün iş, her gün gayret, her gün yaratıcılık, her gün bir öncekini beğenmemek gibi... Yaklaşık 20 yıldan bu yana bu makama gelenler; politikacının, büyük kulüplerin, ‘gizli güçlerin’, mavi boncuk dağıtan dükkanı yaptılar. ‘Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın’ ya da ‘Gelene ağam, gidene paşam’ atasözlerini, bu makamın üstüne serinletici bir ‘klima’ diye astılar. Maalesef, bütün düşündüklerimizin hep tersi oldu. ‘Politikayı ve politikacıyı futbolun içine sokmayın’ dedik... Soktular... ‘Berbat edersiniz gelişmeyi’ dedik... Berbat ettiler... Ve nihayet 2 gün önce yapılan genel kuruldan çıkan netice; futbolun gelecekte direksiyonunu ileriye değil, maalesef siyasetçiler sayesinde geriye çevrilecek imajını verdi. Eğer şu günlerde politikanın futbolun içine girmesini önleyemezsek, bu gizli güçlerin aksiyon alanını daraltıp önünü kesemezsek, ligimizde daha çok konuşuruz, normal ve hatır şikelerini... Seçilen Merkez Hakem Kurulu, yönetimin değil... Ancak, böylesi çok da iyi oldu. Sabri Çelik başkanlığındaki Merkez Hakem Kurulu, her an karışması beklenen hakem camiasına soluk aldırmış, devamlılık getirmiştir. (Siyasetçiler, karıştırıcılar da tokat yemiştir...) Eğer bazı gizli güçler, nüfuslar, hakem müessesesinden önümüzdeki günlerde ellerini çekerlerse, hiçbir zaman ‘kara mizah’ çizilmez, huzur gelir. Futboldaki huzur, bu müesseseye, yani Sabri Çelik başkanlığındaki Merkez Hakem Kurulu’na saygılı olmaktan geçer. Zaten Futbol Federasyonu’nun bu dönemde yapması gereken çok önemli işler var. Kulüpleri çok işlerli bir profesyonellik tarifi içine sokup, bilhassa şu transfer döneminde kendilerinin değil, kulüplerin parasını har vurup harman savuran yönetici zihniyetini amansız bir biçimde denetlemelidirler. 6 artı 2 diyerek Türk gencinin önünü tıkayıp, Milli Takım’ı sabote etmemelidirler. Oy verdi, verdirdi diye bazı kesimlere teslim olmamalı, oy vermeyenin de temsilcisi olmalıdırlar.

YORUM YAZ