MENÜ

Uyanın saat 20.50!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Ancak zafer sarhoşluğu mu, rehavet mi bilemem, Galatasaray cephesi yakın geçmişteki haziran aylarını andıran bir havada, yaprak kıpırdamıyor. Oysa taraftar kombinelere hücum etmiş, sezonluk kartlar yok satılırken özellikle transferde bu kadar kısır bir döngü içinde olunması düşündürücü. Oysa bu takım Şampiyonlar Ligi’nde ön eleme oynayacak ve muhtemel rakibini mutlaka elemesi gerek. Aksi halde Tromsö faciası tekrar debreşir! Herkes şunu çok iyi biliyor: Galatasaray şampiyonluğu kaybetseydi ortada ne Gerets kalırdı, ne de yönetim... Ama ezeli rakibinin altın tepsi içinde sunduğu fırsat pek iyi anlaşılmış gibi gelmiyor bana. Galatasaray’ın 100 yıllık geçmişinde çok kritik bir dönemde kazanılan bu şampiyonluğun kıymeti bilinmeli. Kişisel olarak kazanılan başarının sıradanmış gibi algılandığını düşünüyorum. Niye derseniz? Seyrantepe’ye, borçlara filan girmeyeceğim. Transferdeki durgunluk bile yeterli bu görüşüm için. Bakın bu takım geçen yıl göze hoş gelen futbol oynadı, iyi hücum yaptı ama yine de rakibin hatasıyla ipi göğüsledi. Yani kendi göbeğini kendi kesemedi. Yani kazanıp, rakibinin alacağı sonucu bekledi. Tekrar başarı yakalanmak isteniyorsa, bu coşkuyla çok güzel işler yapılabilir. Sadece 20.45 buluşlarıyla bir yere varamazsınız. Adnan Polat belki bu şampiyonlukta yıldızı parlayan bir isim oldu. Ama ondan artık söz değil icraat bekliyor taraftar. Moda deyimle, ‘adam’ gibi transfer. Çünkü Başkan Canaydın çok yıpratıldı ve yorgun. Polat’ın dinamizmini öne çıkartıp transferde aktif davranması gerek. Saidou’yu gönderdiniz. Ama yerini doldurmazsanız onu da ararsınız. Özellikle orta alanda ve iki kanatta çok önemli oyunculara ihtiyacı var. UEFA zaferinden sonra kullanılamayan fırsattan sonra yakalanmış bu şansı yönetim iyi değerlendirmeye mecbur. Aksi halde ileriki yıllarda Galatasaraylılar bunu yapamayanları asla affetmez...

YORUM YAZ