MENÜ

Top artık Aslan'da

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Fransa’da zafere kaçış değil zafere çıkış maçıydı. Ligde kötü günler geçiren Galatasaray Avrupa Kupaları’nda Türkiye’yi tek başına temsil ederken bir anlamda küllerinden doğmayı hedefliyordu. Skibbe, sahaya Antalya maçı sonrası verdiği demeci doğrularcasına hem değişik bir sistem hem de değişik bir kadro sürdü. Ancak maç öncesi kafamızda soru işaretleri de oluşmadı değil. Acaba bu taktik Bordeaux gibi bir deplasmanda geçerli olur muydu? Bunu Ali Sami Yen’e bıraksak iyi olmaz mıydı? Bordeaux cephesinde maç öncesi Fransız ekibinin, ‘önce lig sonra UEFA’ demesi bize biraz avantaj gibiydi. Şampiyonlar Ligi’nden iyi para kazanan Bordeaux’nun kendi liginde yine bu şansı yakalaması ve bu yolda UEFA’nın bir köstek olacağı düşüncesi maç öncesi konuşulanlardı.

Kısacası Kadıköy’e giden yol Bordeaux’dan geçiyordu. Ama dereyi görmeden paçayı sıvamak olmazdı. 2000’deki UEFA kupası nasıl gelmişti... Tek tek engelleri aşarak ve bileğinin hakkıyla Danimarka’da zafere ulaşmıştık. Bence önemli olan dün gece o ruhu yakalamaktı. İlk yarıda Skibbe’nin 3-5-2 taktiği tuttu. Rakip ilk 15 dakikada kanatları iyi kullandı ama, sonrasında oyunu dengeledik. Bana göre bu kadroda Barış’ın yerine Sabri tercihi daha doğru olurdu. Alman hoca da ikinci yarıda Sabri’yi aldı zaten. Savunmadaki 3’lü görevini iyi yaptı ama aynı agresifliği forvette göremedik. Kewell kendine yakışmayacak bir gol kaçırırken, henüz tam hazır olmadığı belliydi. Lincoln zaman zaman parladı ama genel olarak etkisiz kaldı. Sanctis ise Galatasaray için ne kadar önemli olduğunu kanıtladı. Hem önemli kurtarışlar yaptı hem de savunmayı organize etti.
Sonuçta iki ayaklı bir maçtı, Galatasaray ezilmeden avantajlı bir sonuç aldı. Yıldızları daha gününde bir Cim Bom, bu turu İstanbul’da çok zorlanmadan geçer.

YORUM YAZ