‘’Erciyes ezilmemeli‘’
Kayseri, İç Anadolu’nun en güçlü şehirlerinden biri. İşsizliğin yok denecek kadar az olduğu, sanayisi güçlü zengin bir şehir. Maddi açıdan bir sorun olmaz. Ama taraftar desteği için, kesinlikle başarı gerekir. Yeni sezon için çok iyi planlama yapılmalı. Kentin iki takımının da onursal başkanı olan Mehmet Özhaseki, dengeyi sağlar. Futbolun yarışmacı kimliği, gizliden de olsa yönetimler arasında çekişmeler yaratır. Bu nedenle, iki takımdan iyi bir takım çıkarmak yerine, iki iyi takım yaratılmalı.Bir kere Erciyes’in, geçen yıl Kayseri’nin düştüğü hataya düşmemesi gerekir. Transferde izlenen yalnış politika, trilyonlarca liraya mal oldu. Şimdi, iş hayatında başarılı olan Kayserililer, bu birlikteliği etik kuralları çiğnemeden hayata olumlu bir şekilde geçirebilirler. Ama bunu beceremezlerse, iki kulüp de zarar görebilir.‘Erciyes, Süper Lig’de ne yapar?’ sorusuna gelince... Zaten İkinci Lig’de ekonomik zorluklar yaşamayan ekibin, bir de naklen yayın geliri olacak. Ancak Sivasspor gibi, Erciyes’in de kadrosunda önemli ölçüde revizyona gitmesi gerek. Kayseri’de oynayamayacak denilen oyuncuları biz alalım, mantığıyla hareket ederlerse büyük yanlışa düşerler. Bu hareket hem takıma fayda sağlamaz, hem de geçen yıl bu takımı başarıya taşıyan oyunculara haksızlık olur. Yabancı seçiminde de dikkatli olunmalı.Takım Mustafa Uğur’a emanet edildi. Verilen bu görev lütuf olarak görülmemeli. “Sen bizim çocuğumuzsun” anlayışıyla, şimdilik takımı sezon sonuna kadar hazırlasın, işler iyi gitmezse değiştiririz mantığı hiç şık olmaz.Erciyesspor’da tesis yönünden fazla bir sorun yok. Bugün Süper Lig’de her futbolcunun gitmek istediği bir şehir Kayseri. Erciyes’in sezon başı hazırlık kampında oyuncu deneme gibi bir yanılgıya düşmemesi lazım. Çünkü Süper Lig’de böyle davranırsa, yapılanmada çok geç kalır. Kamplarda oyuncu deneme rezaletinin en yakın tanıklarındanım. Ülkemizde birçok oyuncunun anlamsız bir şekilde hazırlık maçlarında oynatıldığını ve bundan da genelde hiçbir sonuç çıkmadığını biliyorum.Bu nedenle, Erciyesspor, takım gibi takım kurmak için sezon içinde yaptığı taramalardan yerli seçimlerini iyi kullanmalı. Eğer kendi oynadıkları ligi iyi değerlendirirlerse, Süper Lig’de oynayacak iyi futbolcuları kadrosuna katabilirler. Yabancı konusunda bence tercihleri, Afrika’dan çok, Avrupa olmalı. Hatta bu Avrupalılar, kıtanın kuzeyinden seçilirse daha da isabetli olur gibi geliyor bana.Sonuç olarak görünen manzara Kayseri’de önümüzdeki sezon iki takımın performansı tamamen yönetimsel kararlara bağlı olacak. Çünkü Kayseri’de iki takıma yetecek kadar un ve şeker var. Yalnız biraz helva yapmada sorunlar oldu şimdiye kadar! Ancak bu sezonki tecrübeden sonra iki takıma da yetecek iyi bir helva yapılır.
‘’Tren kaçtı‘’
Dünyada sol kanadına sol ayaklı adam bulamayan tek ülke herhalde Türkiye’dir. Benim bildiğim iki takım var, biri Fenerbahçe diğeri de milli takım. Bu Ümit Özat’ın sağ ayağının dışında ne kerameti varsa Daum da, Ersun Yanal da vazgeçemiyor. Sonuçta ayıp olmasın diye sol ayakla yapılan Ümit Özat ortaları malum. Peki sol kanat böyle de, sağ kanat çok mu iyiydi? Hamit Altıntop gibi müthiş yetenekleri olan bir oyuncu da ancak böyle öldürülür. Zaten iki önlibero Koray ve Hüseyin kötü gününde olunca saman gibi kötü bir ilk yarı izledik. Gol kralımız neredeydi, ben dahil kimse göremedi. Anlaşılan Fatih Tekke Türkiye Ligi ile birlikte kepenkleri indirmiş. Golcümüz, Yunan savunmasında kayboldu gitti. Bizim adımıza ilk yarıda göze batan Rüştü, İbrahim Toraman ve Tolga’ydı. İkinci yarıya Koray’ın yerine Tuncay’ı alarak başladık. Bence doğru bir değişiklikti. Çünkü galip gelmek istiyorsak, markajdaki Fatih’in yanına yırtıcı bir forvet sokmalıydık. Çünkü ilk yarıda Yunan savunması tek bir pozisyon hatası bile yapmadı. Sebebi, hiç baskı görmemeleriydi. Daha sonra Tuncay yetmedi, dökülen Gökdeniz’in yerine oyuna sokan Ersun Yanal, gol adına bütün silahlarını sahaya sürdü. Beraberliğin, yenilgiyle eşdeğerde olduğu bir maçta ikinci yarı rakibi sahasına hapsettik. Aslında ilk yarıda böyle bir kadro ve anlayışla sahaya çıksaydık daha akılcı olurdu. Evindesin, ve 2006 için üç puandan başka çaren yok. Açıkçası dün gece herşey denendi, özellikle Yunanistan’ın sol kanadını delik deşik ettik ama Yanal’ın unuttuğu sanırım bu takım Avrupa Şampiyonu olurken de bütün rakiplerine karşı mahkum oynamasaydı. Ama bir özelliği de bu kadar baskıya rağmen çok az hata yapmasıydı. Bu az hatayı da Fatih değerlendiremeyince gece kabusa dönüştü.
‘’Teşekkürler‘’
Bir tarafta bu kuruluşun kulüplere azımsanmayacak maddi katkılar sağladığı gerçeği konuşulurken, diğer taraftan da etik değerler tartışıldı. Büyük rakamların döndüğü bu oyunda kulüplerin ve futbolcuların imkansızlıklar sonucu kötü yollara sapma olasılığının yüksek olduğu hep gündeme geldi. İşte biz de FANATİK Gazetesi olarak şubat ayında bu konuya parmak bastık. Konumuz 2. Lig B Kategorisi’ydi. Niye derseniz, Süper Lig ve A Kategorisi’nde 18 takımlı tek grup olması nedeniyle daha gerçekçi bir mücadele sergileniyordu. Oysa B Kategorisi’nde 3 gruptan oluşan sistemde grup birincileri bir üst lige çıkıyor, en alt sıradaki iki takım da küme düşüyordu. Özellikle Uşakspor’un B Kategorisi A Grubu’nda haftalar evvel birinciliği garantilemesi gruptaki diğer takımlar için ligi bir angarya yapmıştı. Amaçsız kalan takımların ne yapacağı herkes için soru işareti olmuştu. Bu nedenle bir çok kulüp aldıkları her sürpriz sonuçta töhmet altında kalıyordu. FANATİK Gazetesi olarak bizler de bu durumdan yola çıkarak Futbol Federasyonu’na daha önceki yıllarda uygulanan Play-Off sistemine dönülmesini önerdik. Özellikle bu tür planlamanın zaman alacağını düşünerek şubat ayında federasyonumuzu uyardık.Bugün gelinen noktada ise çorbada tuzumuz olmanın verdiği gururla çok mutluyuz. Önümüzdeki sezon Futbol Federasyonu B Kategorisi’nde Play-Off uygulamasına geçtiğini açıkladı. Bu ne demek; bu şu demek. Önümüzdeki sezon 5 grupta oynanacak B Kategorisi’nde lig sonuna kadar heyecan devam edecek. Klasman gurubundaki takımın bile mayıs ayında bir üst kategoriye çıkma şansı olacak. Bir değil, belki bir çok takım onurlu bir mücadele içinde bir şaibeye maruz kalmayacak. Zaten güzel olan da beklediğimiz de bu değil mi?Sözü fazla uzatmayalım, doğru olan, Türk futbolunun yararına olan her şeyin arkasındayız. Bu kararı alanları kutluyor ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.
‘’Mutlu son‘’
İşte böyle bir atmosferde başlayan karşılaşmada Diyarbakır’ın istediği gibi bir Samsunspor vardı sahada. Ev sahibi ekip, bir hafta önce Trabzon’da uğradığı kıyımdan sonra etkisiz bir 11 ile mücadele etti. Üç cezalı ve 5 de sakat oyuncu, Karadeniz ekibinin belini bir hayli bükmüştü. Bir puanın çare olmayacağını düşünen konuk takım, ilk dakikalardan itibaren rakip kalede baskı kurdu. Üç net pozisyonu değerlendiremeyen Kırmızı - Yeşilliler, soyunma odasına 0-0’lık neticeyle girdi. İkinci 45 dakikaya hızlı başlayan yine Diyarbakırspor’du. Malatya’dan gelen Sakarya’nın geriğe düştüğü haberi Güneydoğu temsilcisini daha da hırslandırdı. 54. dakikada sağ taraftan Göksel’in ortasına genç Eser’in kafa vuruşu, Diyarbakır’ın ligde kalışını müjdeliyordu. Konuk ekip ligde kaldı ama bu sezondan çok dersler çıkarmalı. Bu dersin içinde, teknik - taktik ve idari herşey var. İlk yarı 19 puan toplayan bir takımın, fikstür dezavantajını bile bile kendisini ateşe atması anlaşılır gibi değil. Üstüne basarak söylüyorum; bu krizi teknik kadro ve futbolculara fatura etmek haksızlık olur. Eğer emeklerinin karşılığı zamanında ödenseydi Diyarbakırspor’un performansı daha üste çıkabilirdi. Açıkcası herşey göründüğü gibi değil. Kamuoyu bunları da bilmeli.Günün özeti; ligin son maçında alınan ilk deplasman galibiyeti ve mutlu son...Maçın hakemi Orhan Erdemir ile yardımcıları, oyuna ve skora etki eden bir hata yapmadı.
‘’Bursa nereye‘’
Hikmet Şahin başkanlığındaki yönetim, takımı teknik anlamda Nejat Biyediç’e teslim etti. Kötü giden işler sonrası önce teknik kadro değişti. Daha sonra da Şahin yönetimi, Hüseyin Kalpar’ı göreve getirmesine rağmen istifa etti. Şahin’den sonra, Erkan Körüstan görevi devraldı. Kalpar’la ayağa kalkan ve yarışa ortak olan Bursaspor, Kayseri’deki Erciyes yenilgisiyle tecrübeli hocayla da yollarını ayırdı. Bu defa içlerinden birine, Yalçın Gündüz’e teslim edildi Yeşil - Beyazlı ekip. Ve bir süre daha kovalanan yarışta, mutlu sona ulaşılamadı. Bütün bunları biraz hatırlatma olarak özetledim. Şimdi Bursaspor yine kongre kararı aldı. 6 ayda bir kongre kararı almak, Bursaspor’a ne verdi bu sorunun cevabını aslında en iyi Bursalılar bilir. Ancak benim dışarıdan gözlemime gelince; manzaranın Bursaspor açısından pek de iç açıcı olmadığı.Niye derseniz? Bir kere Bursaspor Süper Lig’den düşerken ne sorun yaşadıysa, aynısını bu sezon da yaşadı. Ama görünen o ki, aynı sorunlara bu sene de gebe gibi. Çünkü kongre öncesi aynı bölünmüşlük, basından, taraftar guruplarına kadar uzanıyor. Şimdiki başkan Erkan Körüstan göreve yine talip. Maddi manevi takıma destek verme açısından bir sorunu yok. Bu göreve bir başka aday ise Levent Kızıl. Bildiğim kadarıyla Körüstan, Kızıl’a da yönetimine katılmasını teklif etti ve cevabını bekliyor. Benim bildiğim kadarıyla da Kızıl, başkanlık istiyor ve de tek aday olarak. Çünkü Levent Kızıl. Futbol Federasyonu’nda uzun süre görev alması nedeniyle, Türkiye çapında tanınan bir isim ve lobisine güveniyor. Ve bu lobi gücünün Bursaspor’u tekrar Süper Lig’e çıkartmakta büyük bir silah olacağına inanıyor. Maddi yönden de Bursa’ya Kızıl’ın önemli katkıları olacağı biliniyor. Bu başkanlık çekişmesinin bir yüzü. Beni endişelendiren diğer bir yüzü ise, kongrenin 4 Haziran’da yapılacak olması. Hatta muhtemelen bu kongrenin bir hafta sonraya ertelenmesi. Düşünün 11 Haziran’dan sonra kimle görüşüp, kiminle anlaşacaksınız. Çünkü bu tarihe kadar kesinleşmemiş bir yönetimle, hangi teknik direktör, hangi futbolcu el sıkışır. Çünkü bulunduğunuz durum itibarıyla kimseye söz veremezsiniz. Söz verdiniz, ama seçilemediniz mi ne olacak? Çözüm ne derseniz; Öncelikle bölünmüşlük ortadan kalkmalı ve tek adayla kongreye gidilmeli. Bursaspor’un önümüzdeki sezon başarılı olması için kongre öncesi riskler alınmalı. Başkan Körüstan, seçilse de seçilmese de Bursa’nın menfaatlerini düşünerek 4 Haziran’ı beklememeli. Ya da bu riski almıyorsa ‘Kan değişikliğinde yarar var’ deyip kongreyi Levent Kızıl’a tek aday olarak bırakıp, “Top sende, haydi bakalım” demeli. Ama herşeyden önemlisi, başta da söylediğim gibi Bursaspor’un menfaatleri, kişisel egoların kurbanı olmamalı. Bu son cümlemin içinde sadece başkan adayları değil, yerel basın ve taraftar gruplarının da yer aldığının altını çiziyorum.
‘’Yine Gökhan‘’
Konuk Sakaryaspor az ama etkili ataklar yaptı. Kayserispor 4-2-3-1 düzeninde oynarken, Sakaryaspor klasik 4-4-2 taktik anlayışla sahada mücadele etti. Ev sahibinde tek forvet Balili’nin arkasındaki Cem Karaca - Bülent-Mehmet Topuz destek hattı etkisizdi. İlk yarıya damgasını vuran olay iki kalecinin gereksiz yere gördüğü sarı kartlardı.İkinci 45 dakikanın güzel geçeceğini bekliyorduk. Çünkü ilk yarı birbirlerini tartan iki takım, üç puanı hedeflemişti. Birinden biri sahadan mutlu ayrılmak istiyordu. Hikmet Karaman 52. dakikada kurtarıcısı Gökhan’ı oyuna soktu. Genç futbolcu yine hocasını mahcup etmedi ve kafa vuruşuyla takımını zafere taşıyan isim oldu. Bu golden sonra sahada futbol değil ama heyecan en üst seviyedeydi. Yine de ikinci yarıda Sakaryaspor beklenen baskıyı kuramadı. Yeşil - Siyahlılar orta alandaki mutlak üstünlüğünü bir türlü forvete yansıtamadı ve çok çok önemli bir deplasmanda sahadan puansız ayrıldı.Kayseri dün gerçekten çifte bayram yaptı. Sarı - Kırmızılılar Süper Lig’de kalma yolunda rahatlarken, son iki haftaya da büyük umutlarla girdi. Mücadelenin hakemi İsmet Arzuman ise vasat bir yönetim gösterdi.
‘’Zor dostum zor‘’
Kayserispor cephesinden baktığımızda son 8 haftasını 6 beraberlik ve üst üste alınan 2 galibiyetle kapattılar. Sadece geride kalan 8 haftayı değerlendirdiğimizde yenilmediler ama futbol olarak bir türlü istenileni veremediler. Bunun sebebi, kadrodan çok şey beklenen oyuncuların alt düzeyde performans göstermeleri olabilir. Ayrıca İstanbulspor dışında düşme hattındaki takımlarla oynamadılar. Bu maçta Pesir ve Michalik forma giyemeyecek. Bence bu bir eksik değil. Özellikle forvette Gökhan Ünal ve Balili ikilisinin daha çok iş yapma şansı var. Kayserispor’un ikinci yarıda takviye yapılan kadrosunun en büyük zaafı takım oyununu becerememesi. 90 dakika içinde bireysel çabalarla sonuca giden Kayserispor, Sakarya gibi tempolu futbol oynayan bir rakiple dişe diş bir maça çıkacak. Saha - seyirci avantajı ve de bir puanlık fark önemli.Sakaryaspor’a gelince; Emre Toraman’ın cezalı olması önemli bir eksik. Çünkü Emre takımın en isabetli topa vuran oyunucusu ve Burak’la birlikte en çok gol atan ismi (7 gol). Üstelik böyle zorlu bir deplasmanda ona fazlasıyla ihtiyacı vardı Sakaryaspor’un. Ama şimdi Yeşil - Siyahlılar’ın mazerete sığınacak vakti yok. Takım oyununu becerebilen Sakaryaspor, ‘nasıl İstanbulpor bizi sahamızda yendiyse, biz de Kayserispor’u kendi sahasında yenebiliriz’ mantığıyla maça hazırlanıyor.Özet olarak bu maçta iki takım da gergin ve ürkek olacak. Sinirine hakim olan taraf bir adım öne geçer. İki takım da oyuncu yapısı itibarıyla oldukça centilmen. Kayserispor forvette ve serbest atışlarda rakibine göre biraz daha üstün. Sakaryaspor ise temposu ve takım olma adına Kayserispor’dan bir gömlek üstün. İşte bu faktörlerden maç günü hangisi ağır basarsa o taraf kazanır diyorum.
‘’Kupa Mondi'nin!‘’
İlk yarıda Galatasaray çok kontrollü oynadı. Orta alanda beklenmeyen bir üstünlük kuran Sarı - Kırmızılı ekip bu sayede çok rahatladı. Özellikle Ayhan’ın top kapmalardaki başarısı ve topu oyuna etkili sokuşu Galatasaray’a pozitif etki yaptı. Üstelik hücum yapan rakiplere karşı istediği alanları bulan Ribery’ye Necati’nin ‘al da at’ dercesine verdiği pasla gelen erken gol Fenerbahçe’yi bir anda şoka soktu. Ardından bu defa Ribery, Necati’ye borcunu ödedi. Üst üste gelen gollerle şaşkına dönen Fenerbahçe savunması bir gol de Deniz’le kendi kalesine atınca Galatasaray 38. dakikada muhteşem bir skora ulaştı. Fenerbahçe’nin az ama etkili geldiği pozisyonları ise Mondragon inanılmaz kurtarışlarla önledi. İkinci yarıda Daum, Selçuk’u oyundan alarak resmen orta sahasını Galatasaray’a teslim etti. Skor altından kalkmak isteyen Sarı - Lacivertliler’in karşısında yine destan yazan Mondragon vardı. Üç oyuncu değişikliğini erken yapan Hagi, skoru korumak ve Fenerbahçe’yi oynatmamayı planlamıştı. Bu plan patlayabilirdi, ama dua etsin kalede Mondragon vardı. Oyun disiplininden kopan Fenerbahçe, savunmayı iyice bırakınca Hakan Şükür attığı iki golle tarihi skoru getiren isim oldu.