MENÜ

“Güneş”in üslubu

Abone Ol Google News

“Bizim Çocukların” peş peşe gelen zaferleri sonrası önyargılarını bir türlü kıramayan bazı spor yazarları dışında Şenol Güneş ve öğrencilerine büyük övgüler geliyor, Süper Lig’de sadece ve sürekli hakem hatalarını gözümüze sokmaya çalışan yoru(m)cularımız dahi teknik, taktik analizleri ile donatıyor yazılarını..

Haberin Devamı

Son 4-5 günde bunun gibi onlarca yazıyı okuduk.

Ben konuyu Şenol Hoca’ya getirmek istiyorum. Çünkü her şey önderin nefesi kadardır ve bu takımın lideri de Şenol Güneş’tir.

Maçların teknik ve taktik analizlerinden daha çok orkestra şefi gibi takımını yöneten ve demeçlerinde ve yaklaşımlarında yıllardır gösterdiği “öğretmen” tarzının yanına “diplomasi”yi de kattığını görüyorum. Çünkü diplomasi; ideali değil mümkün olanı elde etme sanatıdır. Eksik olan hiç bir oyuncusunun mazeretine sığınmadan ve her maça özgü kadro mühendisliği ve oyun anlayışı.. oluşturduğu strateji ile sahadaki uygulamayı iç içe geçirmeyi başaran ve gergin bir ip üzerinde beceri ve incelikle yürümeyi bilen birisidir Şenol Hoca..

Haberin Devamı

Norveç maçından sonra ısrarla gelen sorulara en az 3-4 kez “maçın tekniğine ve taktiğine girmek istemiyorum” diye cevap verdi.. Sanki başka şeyler konuşmak ya da başka sorular duymak ister gibiydi.

Belki futbolun felsefesini, belki de kendisinin futbol felsefesini konuşmak istiyordu..

Ben de Şenol Hoca’yı geçmişte ve bugün nasıl gördüğümü anlatmak istiyorum..

Daha kariyerine lig şampiyonluğu apoleti takmadığı ve Trabzonspor’u şampiyonluk potasına soktuğu 2010 yılında “Güneş’in Üslubu” yazımdan bir bölümü buraya taşımak istiyorum:

“Ankara Üniversitesi Gazetecilik bölümüne başlayan öğrencileri Türkçe derslerinde bekleyen bir öğretmen vardı: Emin Özdemir.

Ben de bu öğrencilerden biriydim ve O’nun derslerini çok önemsiyordum. Emin Hoca’nın ders konularından biri de üsluptu.

Üslup; tarz, yol, biçim, anlatım yolu demek.

Emin Hoca, sözcüklerin seçiliş ve bunların cümleleştiriliş biçimine bakarak üslubu türlendiren Falih Rıfkı Atay’ın bir yazısından da bahsederdi:

“Bizim idadinin edebiyat kitabında üslup üç türlüydü: Üslub-u sadeüslub-u müzeyyen, üslub-u âli. Sadesi belli: Ben senden vazgeçemem. Müzeyyeni: Gül bülbülsüz, bülbül nağmesiz olur, gönlüm sensiz olamaz... Alisine gelince: Zamin çâk, asuman çakçâk olsa, tufan içinde tekne-i Nuh belirip onu bırak da sen yalnız gel dense, gitmem.

Muallim Naci sadesine, Recaizade müzeyyenine, Abdülhak Hâmid de âlisine meraklıydı.”

Tabii üslup sadece edebiyatta değil diğer birçok alanda da çok önemlidir.

Özellikle spor yöneticiliğinde…

Bunlardan en önemlisi de teknik direktörlerin yönetim ve demeç üslubudur.

Milli Takımımızın tarihindeki en büyük başarıya imza atan, 4 yıllık Seul macerasının ardından şimdi de Trabzonspor’u çalıştıran Şenol Güneş’in duruşu, tarzı ve özellikle demeçlerinin altını çizmek istiyorum.

2002 yılında Kore’de yapılan Dünya Futbol Şampiyonası’nda bir mağlubiyet ve beraberlik sonrası dönemin Spordan Sorumlu Bakanı Rahmetli Fikret Ünlü ve içlerinde Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Murat Başesgioğlu , Edip Safder Gaydalı’nın da bulunduğu 19 milletvekili ile birlikte gruptaki hayati Çin maçına çıkacak milli takımın kampını ziyaret etmiştik. Stresin tam hâkim olduğu ortamda Şenol hoca çok güzel ve sakin bir konuşma yapmış, kendisine yapılan eleştirilerin altından kalktığını göstermişti. Öte yandan her biri basına manşet olacak çalışmalara da imza atmaya çalışmaktan durmuyor.

Haberin Devamı

....bir yandan yenilik ve değişiklikleri takip ederken diğer yandan da mütevazı söylemleri ile galibiyetlerin şaşaalı görüntülerinden uzak duruyor.

Kazanılan maçta kendi rolünü ön plana çıkartmadan, başarıları abartmadan ve hâlâ hatalardan ders almayı amaçlayan söylemi de dikkat çekici.

Şenol Güneş’in teknik adamlığını edebiyatın Muallim Naci’sine benzetiyorum.

Hani sevgisini göstermek için “ben senden vazgeçemem” diyen edebiyatçı sadeliğine.”

Geçen 11 yılda Hoca’nın üslubu değişmiş mi aynı mı kalmış yorumu da size bırakıyorum.

Bu zaferlerin ardından yazımı Emile Zola’nın tarihe geçmiş ‘gerçek yürüyor, onu hiç bir şey durduramayacak’ sözünden ilham alarak bitirmek istiyorum..

“ Bizim Çocuklar yürüyor, onu hiç bir şey durduramayacak”

YORUM YAZ