‘’Geç uyanış!‘’
Galatasaray UEFA Kupası’nı kazanmış, Süper Kupa’yı almış bir Dünya Kulübü... Kulübü de, olan bitene bakar mısınız Allah Aşkına... Acaba kaç kulüp benzer transfer çıkmazlarında debelenmektedir şu günlerde? Hele hele aynı statüde! Canaydın ve yönetimi iş başına vakitsiz gelmiş olsa, tamam... Tamam ama öyle bir engel yok ki... Yıllardır iktidar onlarda. O halde iktidarın iktidarsızlığı demek yanlış mı? Daha geçtiğimiz sezon, hatta ondan önceki sezon Galatasaray’ın olmazsa olmazları belli değil miydi? Belliydi! Öyleyse bu ne hal? Sezonun üçüncü maçı oynanmış, bugün dördüncüsü var, akıl almaz bir transfer karmaşası da var!Sarı-Kırmızılı kulüp, teknik direktörüyle anlaştığı dönemin hemen sonrası, transfer işini bitiremez miydi? Birileri devamlı yurt dışına gidiyor, geliyor... Haim Fresko, Fransa üzerinden iniyor, fakat işler bir türlü bitmiyor... Galatasaray düzeyindeki bir kulüpte şu zaafiyet olmaz. Belirsizliğin diz boyu gittiği ortamda, huzur olur mu? Başvurulan her yerden buram buram güvensizlik mesajları gönderilirken, yeni kapılar bulunuyor ve aynı hüsranlarla tekrar karşılaşılıyor.Böylesine rencide olmayı kabullenebilmek, Canaydın ve yönetimine yakışmaz... Hele hele Galatasaray’a hiç yakışmaz.Ne yapılmalı? Kolay... Seçim telaşına değil, kulübün sağlıklı geleceğinin peşine düşer ve açıklama yaparsınız... “Galatasaray bu şartlarda yabancı transferi yapamaz. Elimizdeki, avcumuzdaki geçmiş dönemlerin sağlıksız transferleri nedeniyle gitti. Zaten alınan onca adamdan da hayır gelmedi. Alırken dünyanın parasını verdik, gönderirken aldıklarına yakın dolarları yine verdik. Yani? Alırken de, gönderirken de işin içine ettik! Şu gerçeği görelim... Galatasaray’ın mükemmel bir kadrosu var. Biz, bize en büyük zaferleri kazandıran öz evlatlarımızın kıymetini bilemedik... Onlar vasıtasısıyla kazanılan herşeyi, har vurup harman savurduk. Hiç olmazsa şu zor günlerde o çocuklara yine sarılalım ve başarı kazanacaklarına inanalım. Bize gereken transfer değil, elimizdeki değerlerin kıymetini bilebilme hasletidir...” Evet! İşte bu... Şu yürekliliği gösterin, mevcutların hakettiğini doğru dürüst verin, kulübün haklarını başkalarına yedirmeyin! Kendi kaderinizi kendiniz çizmeyi becerin yeter.Gaziantepspor iyi bir ekip. Ama Galatasaray’dan iyi değil. Eğer orta alan aksiyonları, hücumdaki başarısını savunma hünerleriyle süslerse, üç puan kazanılır. Gerets ve ekibinin bu hafta geçmiş zaman hatalarını yapmayacağını ve savunmadaki sporcuların kaderiyle başbaşa bırakılması yanlışını gidereceğini umuyorum.
‘’Ört üstünü!‘’
İki saat sonra, sürücü ve koca, villaya giriyor. Sonra yatak odasının kapısı ve ikisi birden içeri. Adam çarşafı çekince, kadın ve yanında büzüşmüş biri! “Ulan bu ne hal!” diye bağırıyor. Kadın sakin “Bir dakika kocacığım. Hani bu villa var ya!” “Evet“ “Kim aldı sanıyorsun?” “Kim?” “Yanımdaki... Peki, hani şu Bodrum”daki yalı... Onu kim aldı sanıyorsun?” “Kim?” “Yanımdaki... Sonra çocuklar Amerika’da yıllardır üniversitede, masrafları kim karşılıyor sanıyorsun?” “Kim?” “Yanımdaki... Hani en son aldığımız fabrika var ya! Kim aldı?” “Kim?” “Yanımdaki... Hani geçenlerde yeni spor otomobil ve büyük yelkenli tekne gelmişti ya! Kim gönderdi?” “Kim?” “Yanımdaki gönderdi” Koca şaşkın ve kızgın soruyor taksiciye, “Ben bu adamı ne yapayım lan şimdi?” Sürücü düşünmeden cevap veriyor: “Ört üstünü ağabey... Üşümesin!”Son dönemde yaşanan şike ve teşvik rezilliklerine, TFF’nin tepkisi de, ‘Ört üstünü üşümesin’ kolaycılığından farklı değildir.Levent Bıçakcı ve Hasan Doğan ikilisi hem büyük lokma yutmuş, hem de büyük laf etmiş, bu nedenle de tıkanmışlardır. Büyük lokma nedir? TFF yönetimine soyunmak. Yaşamı boyunca futbolla ilgili realitenin kenarından köşesinden geçmemiş ikili için futbol çoook ama çoook büyük lokmaydı. Zar zor yuttular... Sonra? Büyük laflar! Hani şike sizin olduğunuz yerin semtine bile uğrayamazdı? Uğradı! Hem de öyle bir uğradı ki, şahit olduğunuz olaylara çıtınızı çıkaramadınız. Yani? Yaptığınız, sürücünün çözümünden farklı değildi! ‘Ört üstünü üşümesin!’ ‘Büyük lokma yut! Büyük laf etme!’ diye atasözü olduğu halde, beyler, hem yuttu, hem etti!Samsun-Diyarbakır ve Sebat-Kayseri maçlarıyla ilgili, neredeyse 9 yaşındaki çocuklar bile bilgi sahibi. Ya siz? Mesela Samsunlu Ergin meselesi. Sonra çamlıklı bir yerde birilerine 750 bin dolar verilmesi, üstelik alışverişin garantiye alınması için, garantili biri tarafından videoya çekilmesi. Hiç mi merak etmiyorsunuz? Arsa mı alındı? Yoksa bir şehir mi satıldı?İddialı söylemlerle icraatın başına gelen, hayır, getirilenler, işini doğru ve dürüst yapmak zorundadır. Beş şoför, 10 sekreteri ekmeğinden edip, ballı paralara eş dost istihdam etmek mi dürüstlük ve erdem?Bıçakcı ve Doğan’dan açıklama bekliyorum. Ulusoy dönemi sonrası personel gideri nedir, daha önce neydi? TFF yönetiminde ortaklıkları aracılığıyla hukuk işleri yapan, kulüplerin avukatlığını üstlenen var mıdır? Şike iddialarının oluştuğu dönemde, TFF gerekeni yapmış mıdır? Yoksa birkaç oyuncuyu kurban edip sıyrılmayı mı seçmiştir? Düşenler düşmeyi, kalanlar kalmayı haketmiş midir? Kayseri’nin üç saatte tertemiz olduğunu hangi kanıtlar ispat etmiştir? Bunları niye açıklamıyor, Kayseri’yi zan altında bırakıyorsunuz?Yoksa mesele gerçekten ‘Ört üstünü üşümesin!’ meselesi mi?
‘’Birbirinden güzel...‘’
Peki ya savunma hataları? Aslında yanlış oldu. Yenilen gollerde tek tarafı, yani arka mahalledekileri, suçlamamak gerek. Neden? Çünkü golü takımın tamamı yer. Özellikle Galatasaray’ın yedikleri... Ne Tomas’a bakacak, ne de ‘Saidou nerede yahu’ diye söylenmeyeceksiniz. İstanbul’lu Sarı-Kırmızılılar’ın savunma ve orta alan koordinasyonlarında önemli eksikler var. Dün gece Mondi’yi mat eden vuruşların, faturasından da belli değil mi zaten!Eğer hücum aksiyonları sonrası dönen topları karşılayamadığınız gibi, kendi savunmanızdan çıkan topları da kazanamıyorsanız, problem var demektir. Galatasaray dün gece bu işleri beceremedi. Bütünlük önemli meziyet. Bu etkinliği kim sağlayacak? Elbette muavin hattı. Bu hat iş yapamadı. Bırakınız Saidou’yu bu bölgenin tillahı gelse, yanlız kalırsa bocalar. 10 dönüm bostan arsası gibi yer tek adama bırakılır mı? Orada iki sorumlu bulunacak. Dün gecenin melhemi Ergün olmuştur.Malatyaspor çabuk, iyi niyetli ve özverili sporculardan oluşmuş. Ne olursa olsun, centilmenlik ve mücadeleden ödün vermiyorlar. Her yapılan iyi işin sonu güzel bitmeyebilir. İki haftadır yaşadıklarının tarifi bu olmalı. Bilal Kısa, uzun futbol hünerlerinin üreticisiydi. Ya Mustafa Özkan? Mükemmel bir gol attı. Pırpır gibi gözüken, fakat beceri dolu işler yapan Toledo’ya dikkat. Bu arkadaşın, beş on ismi daha var, münceratımın çokluğundan yazamadım.Galatasaray’lı çok kolay pozisyon bulan forvetine hele hele Ümit ve Altan’ın şahane kafa vuruşları sonrası attığı, Hasan Şaş’ın da Fevzi’yi bile şaşırtan gollerine kanmasın. Yanılır. Modifiye şart. Doğru seçimler ve yönlendirmeler Galatasaray’a 7x3=21 gibi, mükemmel bir avantaj sağlayabilir. Sanırım değerlendirecektir Gerets ve ekibi.
‘’17 Ağustos 1999‘’
Bu tarihi unutmak mümkün mü? Yüz yılın felaketi. Evet Adapazarı’nda, 17 Ağustos depremini bir kez daha andık. Açık söylemeliyim, bazı sivil toplum örgütlerinin, mesela ROTARY’nin ne yaptıklarını pek bilmezdim. Yaşanan acıların henüz ilk gününden itibaren öğrendim. Bu kurumlar, ülkenin olmazsa olmazları, çok önemlileri. Bu doğruyu öğretip, belgedikleri için Atilla Yaman, Levent Sakallıoğlu ve özellikle Ömer Tezcan’a şükran ve saygılarımı göndermek isterim.Şehrin yerle bir olduğunun ilk günleriydi. Allah nur içinde yatırsın Mazhar amca ve oğlu Kemal Zorlu aradı. ‘Ne yapabiliriz’ diye... Çadır kentler oluşturuluyor, fakat tuvalet ve duş olanağı yok. Rica ettim. Birkaç gün içinde iki TIR dolusu seyyar tuvalet ve duş Adapazarı’ndaydı. Önce belediyeye gittim, Aziz Duran’la konuştum. O sorumlu mühendise, mühendis bir başka birine ve arkadaş bana Sakarya nehri kenarındaki beton santralını tarif etti. O an benim sigortalar attı, adeta delirdim. Bırakın suyu, millet ağaç dibi bile bulamıyor. Sezonun en sıcak günleri, salgın hastalık kapıda... Doğru Vali Yener Rakıcıoğlu’nun makamına... Derdimi anlatır, söylenirken Atilla Yaman, “Aman Oğuz, şunları bizim çadır kente gönderiver” dedi. Vali bey onayladı ve kamyonlar Erenler mevkiine gitti. Bu arada İstikbal Mobilya’nın gönderdiği yüzlerce yatak indiriliyor ve Türkiye’nin dört yanındaki Rotary Kulüp katkılarıyla ortaya muhteşem bir çadır kent çıkıyor. Sosyal tesisleri, ana okulu, psikolojik destek verecek gönüllü eğitmenleri ve müthiş aşeviyle. O üzüntü harmanında bir gurur abidesidir yapılanlar.Hem üzüntüyü hem de geçmişi yaşadığım bir gündü... Nasıl unuturum... Ali Şen, Adnan, Metin Şen, Can Uyguç, Necil Ülgen, Taylan Uygur, İsmet Badem ve ben, hemen iki kamyon oluşturmuş depremin ertesi günü felaket bölgesine gitmiştik. Fanatik Gazetesi’nin değerli ekibi, elinde avucunda ne varsa göndermişti. O zor günlerde ellerinden geleni esirgemeyen Mazhar - Kemal Zorlu, İdris - Tevfik - Müşfik Yamantürk, İhsan Kalkavan, Osman Şenher ve diğer dostları unutmak, onları minnet duygularıyla anmamak mümkün mü? Zonguldaklı kahramanlar, Adana’dan dünyanın en güzel kazıklarını gönderen ve kendi ustaları aracılığıyla sosyal tesis inşa ettiren Rotaryenler... O kazıklar bugün, engelli çocuklarımızı rehabilite edecek bir bina olarak yine hizmette. Bugün Sivasspor Başkanı olan Mecnun Odyakmaz, Sakarya’nın değerli evladı Bülent Uygun ve hemşehrim Sedat Peker aylarca onbinlerce insanımıza sıcak aş sundu. Büyük emekler, özveriyle... O günlerde sokaklarda çöp toplayan genç üniversitelilerden, bir yudum su getiren herkese saygılarımı sunuyor, tekrar tekrar Rabbim hepinizden razı olsun diye dua ediyorum.Çok önemli bir noktaya, acıları bir daha yaşamama adına da dikkat çekmek istiyorum... Adapazarı’nda özellikle üniversiteli gençlerimize kiraya verilen 2 bin 500 hasarlı yani en ufak sallantıda çökecek bina vardır. Vali Okutan’ın bu cinayete ‘DUR’ deme adına da büyük gayretleri vardır. Genç valimize herkes yardımcı olsun... LÜTFEN!
‘’Vur garibana!‘’
Orhan, Hamza, Serdal, Ogün, Alişen, Metin Aktaş karşılaşan iki kulübün sporcuları. Gökdeniz ve eşi telefonla karışıyor! En sonunda, Güvenç Kurtar da işin içine atılıyor. Ne yazmıştım aylar önce? “TFF ve ekipleri, bu işleri evirir, çevirir ve birkaç garibanın üzerine bindirir!” İşte buyrun. Türkiye’de her türlü kötü işlere bulaşanlar ortada, üstelik aslanlar gibi şişine şişine dolanmakta! Bir kaç gariban mı? Dehşet içinde olan bitene bakmakta, üstüne üstlük de suçlanmakta. Yazıklar olsun. Güvenç Kurtar ve sporcuları acaba aptal mıdır da, kendi kendilerini ihbar edip, yaksın? Bakın, bu insanların hele hele Kurtar’ın başarısızlıklarından söz edebilir, yetenek ve bilgisini tartışmaya açabilirsiniz ama sportif namus ve dürüstlüğünü başkalarının haltlarına meze yapamazsınız. Allah çarpar adamı.TFF Başkanı Levent Bıçakcı Kayserilidir. Eşşeği boyayıp, babasına satan hünerlerin sahibi olmakla övünenlerin hemşehrisi, şikeyi boyayıp, ülke sporuna ömür vermiş emekçilere satamaz. Eğer Sakarya aynı şartlarda kümede kalsaydı, bir Sakaryalı olarak, ben bunu sindiremezdim. Beyefendi, Kayserispor’un ligde kalış şeklini içine sindirdi mi? Dipten aldığı takımı, yukarılara taşıyan Hikmet Karaman, neden gönderildi? Başarısı sonrası, maaşa zam, işe son neden? Sezon bitmeden Ertuğrul Sağlam’ı sağlama almak etik mi?Birkaç futbolcuyu karalayıp, futbolu aklama ucuzluğunu bırakın da, belediye başkanlarının öncesinde el sıkışıp, beraberliğe bağladıkları maçı araştırın yüreğiniz yetiyorsa. Siyaset futbola bulaşır da, bu kadar da olur mu be birader!Türkiye liginin ‘Süper’ denilen bölümünde, süper çirkinlik ve iğrençlikler olmuştur. Geçtiğimiz sezonun kirliliği akıl almaz boyutlardadır. Ne düşen hak edip düşmüş, ne kalan hakettiği için kalmıştır. Zirve de aynen öyle. Bakmayın Canaydın’ın sessizliğine. Galatasaray hem şampiyonluk, hem de Şampiyonlar Ligi’nden alaşağı edildi. Bay vizyon önderliğinde, ‘Lale Devri’ yaşayıp, soğanın cücüğüne razı olmak zorunda kalan kimliğin vizyona giren son dramıdır, geçen sezonun sonu. Har vurup, harman savurduktan sonra mecburiyetten, beklenti peşinde koşanlar, elinde avucunda ne varsa onu da kaptırır ve ortada bırakılırlar. Şampiyonluğu kaçıran futbol takımı değil, yönetim zafiyetidir. Neden? Canaydın, sesi çıkıp, hak arayacak olanları da susturdu ve şampiyonluk Aslan’ın ağzından alındı.Diyeceksiniz ki, Galatasaraylılar sustu da, Sakaryalılar’a ne oldu? Bir şehir düşününüz ki, ne milletvekilleri, ne yönetenleri arasında Sakaryalı bulunsun. Bu vaziyetteki şehir iflah eder mi?Hadi Sakarya’da Sakaryalı bulunamıyor, Galatasaray’da da, Galatasaraylı mı yok? Yoksa çıkar ve ikbal beklentisi tüm değerlere galebe mi çalıyor!
‘’İyilik yap, denize at!‘’
Şifa bulan hasta, kendisi için onca yatırım ve masraf yapanı, daha ilk karşılaşmalarında vurmuş! Hayırsever ölmemiş ama ağır yaralı. Ya kan veren? O’da sanırım halsiz düştüğünden, evindeki ilk operasyonda yer ile yeksan! Hımmm... Demek ki ‘Hiçbir iyilik karşılıksız kalmaz’ sözü doğru.Neyse biz birazda futboldan söz edelim... Galatasaray geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi’nden bir takım hayırsever (!) girişimleriyle men edilmiştir demiştim. Canaydın ve ekibinden çıt yok. Yönetimi gönderme işine soyunan tribünlerden de zaten çıt çıkmamıştı. Hagi’nin gitmesi ve Gerets etkinliği, daha da dişli bir ekibi izletmekte bizlere. Ama şunu açıklıkla söylemeliyim... Konyaspor ve Ankaragücü maçlarında yaşanabilecek olası puan kayıplarından, sadece iyi futbol değil yüce Rabbimizin el tutması da kurtarmıştır Sarı- Kırmızılılar’ı. Evet hakemler yine büyük hatalar yapıyor ve eninde sonunda bu yüzden birileri çarpılıyor. Faturası mı? Çok pahalı çıkıyor, Çok.Galatasaray Kulübü aynı sessiz tavrını sürdürür, tokadı yedikçe öbür yanağını da uzatmaya devam ederse, bu sezonun sonu da, geçen senekinden farklı olmaz. Bekleyin... Görün. Etkisizlik ve suskunluk olur da bu kadar olur mu? Hiç kimsenin elli gram bile hakkına tenezzül etmeyin, fakat kendi helâl emeğinizi de elaleme yedirmeyin. Teknik adamın, yardımcılarının, futbolcuların ve gerçek taraftarların emeklerine yazık değil mi? Kim ödeyecek o günahsızların vebalini?Turgay Şeren ve Mustafa Sarıgül, Metin Oktay adına bir gençler turnuvası organize etti. Feriköy Sahası’nda düzenlenen bu etkinliğin açılış törenine kimler mi katıldı?Çocukluk gençlik idollerimiz futbol yıldızları... Candemir Berkman, Yılmaz Gökdel, Mustafa Yürür, Ali Beratlıgil. Yılların futbol duayeni Günay Kayarlar... Büyük Fenerbahçeli Ogün Altıparmak ve adını burada sayamadığım değerli büyüklerim, spor camiasının gerçek emekçileri. Kimler yoktu peki? Galatasaray Yönetimi’nden bir Allah’ın kulu yoktu. Başka? Hani sadece Galatasaraylı olduğunu iddia eden UltrAslanlar... Aslan’ın tarihini yazan bir kimlik adına düzenlenen turnuvada, niçin bulunmazlar? Hımmm... Kimbilir? Belki de işleri çok yoğun! Malumunuz... Yönetimi göndermeye soyundular.Bir Gonzalez aşkıdır gitmekte. İlle de alınacak. Oysa alternatifi vardı, fırsat kaçtı... Speedy Gonzalez... Kim mi? Hani şu Trını Lopez şarkısındaki Speedy Gonzalez!Baloya Mirelle yerine Trını Lopez davet edilir. Eski usta önce Cu Cu Rru Cu Cu Paloma’yı söyler hemen arkasından da Speedy Gonzalez’i yönetim eşliğinde dinletirdi. Son olarak da Faruk Süren ve arkadaşları gelir, beraberce ‘Shame And Scandal In The Family’ adlı Trını parçasını eda eder... Böylece hem geçmiş anılır, esas Gonzalez, olmasa da bir başka Gonzalezle vaziyet idare edilirdi!
‘’İçine etti!‘’
Oyunun başında, Galatasaray kornerinde, elle dışarı gönderilen top... Görmedi! Sonra Necati’nin biçilmesi... Hayır, hastanelik edilmesi... Görmedi! Be birader on dakika içinde iki penaltıyı süzemeyene ‘Oyunun içine etti’ denmez de ne denir?Yan hakemce, 60 metreden golü iptal edilenler, burnu dibindeki pozisyonun, ne olduğunu anlamayan, prototip kurbanıdır şimdi de!Geçtiğimiz hafta söylemiştim. ‘Hakem dansları topluluğu’ gösterileri, bu sezon erkenden başladı. Hayırlı olsun! Ultraslan da, şöyle bir pankart koysun ‘Som meselesi, Seyrantepe meselesi, Yıldız meselesi... Bizi pek ilgilendirmez! ama bir de HAKEM MESELESİ!’Galatasaray iyi futbol oynuyor. Oynuyor da bir kısım ulema Cihan ve Orhan Ak’tan ne istiyor? Daha ne yapsın bu çocuklar. Savunmada var. Hücumda var. İliklerinde, kemiklerinde ne varsa sahada bırakan futbolcuya, dil uzatmak neyin nesi? Ötekiler kuş konduruyor da ben mi görmüyorum?Evet iki penaltıyı Dereli yedi. İliç’te mutlak dört pozisyonu gole çeviremedi ve doğal olarak stres geldi. Şu yaşanan vaziyet İstanbuldan Kars’a doğru yola çıkan adamın Erzurum’da, evinin kapısını, bacasını açık unuttuğunu hatırlayıp geri dönmesinden farksız. Onca uğraş bedava! Hayır berhava.Ankaragücü dengeli, deneyimle gençliği harman etmiş iyi bir takım. Haddini biliyor ve ona göre oynuyor. Öyle harman döver gibi, çatır çatır üzerinden geçmek mümkün değil yani. Ehhh hücuma da mükemmel çıkıyorlar. Demek ki, Galatasaraylılar’ın da işi zor yani. Zoru kolaya, Mondi’nin yüreği, Ümit Karan’ın becerisi çevirdi.
‘’Metin Oktay‘’
Mustafa Sarıgül’e Seyrantepe arazisiyle ilgili bir haksız yorumum nedeniyle özür borcum vardı, bugünkü hizmetiyle de şükran borcum da oldu. Başkana önce özür beyan ediyor, sonra 13 Eylül 1991’i 2005’te anmak üzere, Metin OKTAY Gençler Turnuvası’nı düzenlemesi nedeniyle de şükranlarımı sunuyorum.Bu oluşumdaki Turgay Şeren katkısını ve emeğini de asla gözardı edemem. Sağol Büyük Kaptan. Evet bugün Metin Oktay adına düzenlenen turnuvanın başlangıç anonsu nedeniyle saat 10.00’da Feriköy Futbol Sahası’nda buluşacağız. Kral’ı ve futbolu sevenlerin aynı havayı soluyacağı, geçmişle, günümüzü paylaşacağı bir spor şenliğine katılmak istemez misiniz?Galatasaray’a hizmet eden tüm değerlerin korunması, en azından saygılı davranılması şart. Geçmişte öylesine özen gösterilirdi ki bu realiteye... Ya şimdi? Çürümüşlük, kokuşmuşluk alabildiğince... Bu çirkinliği camiaya yapıştırıp üreten bir numaralı sorumlu Faruk Süren’dir. Adeta böyle bir misyonu yerine getirmek üzere kulübe geldi ve becerdi. Katkısı olanlara da mübarek olsun! Aklım almıyor! Yapılan tahribatın bu denli belirgin olduğu yerde, yine de Süren adı telaffuz edilmekte. Bay Vizyon yaşamı boyunca neyi batırmadı? Babasının servetini mi? Galatasaray’ı mı? O geçtikten sonra ayakta kalabilen tek müessesenin adını verin. Hangi aymazlık, hangi düşmanlık, aynı kimliklerin peşine tekrar düşer!Canaydın’ı uyarmaktan bıktım artık. Bu gidişle kendinide batıracak. Sonra ne olacak? Başkanı sadece yanlış yönlendirmiyor, uçuruma da itiyorlar. Özelliklede en yakınındakiler... Sözde profesyoneller! Maaşlı biri, on yıllık kazancı sonunda edineceği nemayı her yıl buluyor ve yatırım yapıyor. Bu vaziyeti başkan ve yönetici konumundakiler de görmüyorsa ya ortaklar, ya da paçayı başka açıkları nedeniyle kaptırmış, kurtulamıyorlar demektir. Ehhh, camia da gereken tepkiyi örneklemiyorsa, olabilecekleri hakediyor demektir.Aylardır futbol oynanmayan sahada çimler daha ilk maçta kalktı. Az daha takım yanacaktı... Sonra baktım çimlerin altından da pislik çıkacak mı? Koku var! Varsa gerçekte çıkar nasılsa. Bu yaşıma geldim, hiçbir yamukluğun örtülü kaldığını görmedim.Kazım Kanat ‘Ultraslanlar doğru yaptı, haklı’ demiş. En büyük Galatasaray dostlarından(!) birinin, böylesine desteği de Ultraslanlar’a yeter, belki de artar! Konyaspor maçının pankart hazırlatan sosyetik zenginleri şimdi de ‘Kazım ağbi izindeyiz’ diye yazdırsın ve taşeronları marifetiyle tribünlere astırsın. Yakışır.Parola ‘VURUN GALATASARAY’A...’